Hiç böyle ısınmamıştım
Daldaki vişneye,
Vitrindeki aydınlığa,
Salça kokusuna mutfağımın,
Akan dereye, uçan buluta,
Hiç böyle ısınmamıştım yaşamaya.
Edip CanseverKenan uzun zamandır herkesin unuttuğu neşeli yüzüyle karşılamıştı yeni günü. Sabah erken kalkıp oturduğu sitenin etrafında birkaç tur koşmuş fırından taze çıkmış birkaç simit alıp annesine kahvaltıya gidip babasıyla şakalaşmış, dükkanına erkenden gidip temizliğe yardım etmiş ve vitrinlere dizilen takılara ıslık öttüre öttüre yeni bir dizayn yapmıştı. Çalışanları Özkan ve Yelda patronlarındaki bu değişime bakışıp gülüşerek tepki vermişler ama yorum yapmamışlardı.
Öğlene doğru gelen müşterilerden biri keyfini kaçırana dek yeni ürün kataloglarında gezinip, toptancılarıyla görüşüp bolca sipariş verdi. Büyük firmalardan birinden gelen fuar davetiyesiyle ilgili program yaptı.
Kasada oturup hesap yaparken gelen bayan müşteriyi çalışanları her zamanki gibi nezaketle karşıladı. Kadın, Tekirdağ cemiyetinde epey tanınan bir simaydı. Özkan ve Yelda'ya başıyla yarım bir selam verip dükkanın ilerisine doğru yüksek topuklarını vura vura ilerledi. Kenan başını kaldırıp baktı.
"Hoş geldiniz Mine Hanım."
"Hoşbulduk Kenancım naber?" deyip elini uzattı Mine. Kenan ayağa kalkmak zorunda kalıp tokalaştı.
"İyidir, senden?" diye sordu kadının samimi ifadesini bozmamak için. Halbuki senli benli olacak kadar muhabbetleri yoktu. Kadını Deniz'in sosyetik arkadaş grubundan biliyordu, ünlü fabrikatörlerden birinin eski eşi olan havalı kadın hatta bir yardım derneğinde başkan mıydı neydi...
Mine camekanlar ardındaki ışıl ışıl mücevherlere göz attı. "Ya Kenan, kız kardeşime öğretmenler günü için çok özel bişiy almak istiyorum. Sizde yeni şeyler varmış sanırım?"
"Nasıl bir şey?"
Öğretmenler gününe daha nerdeyse üç ay kala üstelik... Nereden baksa tutarsızcaydı.
"Elmas bir yüzük? Ya da bileklik? Üst katta dimi elmasların? Bakalım mı senle?"
Kenan bazı kadın müşterilerin kendisinden özel alaka istemesine alışıktı ve bu tip müşteriler geldiğinde ne yapacakları konusunda elemanlarını pek çok kez tembihlemişti. Hem Deniz, hem Kenan hatta Kadir Kılıç dahi, kadın müşterilerle Kenan'ın özel olarak ilgilenmeyeceğini Özkan'a bildirmişti. Özkan arkadan kibarca araya girdi.
"Aa Mine Hanımcım çok şahane tasarımlarımız geldi buyrun ben..."
Mine, agresif bir tavırla Özkan'ın sözünü kesti.
"Kenan Beyden rica ettim canım, yalnız onun zevkine güvenirim!"Kenan, kasanın arkasından çıkmak zorunda kalıp yol gösterdi.
"Tabi... Buyur Mine bakalım..."Kadını içerideki pırıl pırıl granit merdivenlere yönlendirirken arkasından Yeldaya kaş göz yaptı Kenan. Yelda, kadının azarlamasını göze alarak peşlerinden geldi. Mine ona dönüp ters ters baktıysa da bir şey demedi, kızı küçümseyerek görmezden geldi.
İkinci katta lüks tasarımların, en zenginlere hitap eden pırlanta ve elmasların sergilendiği ayaklı camekan vitrinlerin arasında dolaşıp Kenan tezgaha birkaç model çıkardı. Mine, elmaslardan çok adamı seyretmekle meşguldu. Yeni değildi bu hayran müşteri tavırları ve Kenan alışık olsa da, hala bazen siniri bozuluyordu, alenen taciz edilmekti bu. Erkekler kadınlara yapınca kıyametler kopuyordu ya, kadın erkeğe yapınca erkekler çoğunlukla yanlış anlaşılmamak veya gülünç duruma düşmemek için tepki veremiyordu ve bu haksızlıktı! Haksızlığın kaynağı her durumda kadın ilgisinden hoşnut olan diğer bazı hemcinsleri olsa da... Kenan, hiç hoşlanmadığı ve muhatap olmayacağı tarz bazı kadınların kendisine gözlerini dikip uzun uzun bakmalarından hiç hazzetmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geç Kalınmış - Tamamlandı
RomansaKeşke denen sözcüğü lügattan söküp alsalar, her hecesiyle ve harfiyle Onun, göğüs kafesine ekseler; keşkeden daha büyük bir pişmanlık kelimesi yeşertirdi içinden... #keşke etiketinde 1. ⭐️