13.Ay Karanlık

2.5K 355 88
                                    

Ay karanlık
Maviye
Maviye çalar gözlerin,
Yangın mavisine
Rüzgarda asi,
Körsem,
Senden gayrısına yoksam,
Bozuksam,
Can benim, düş benim,
Ellere nesi?
Hadi gel,
Ay karanlık...

İtten aç,
Yılandan çıplak,
Vurgun ve bela
Gelip durmuşsam kapına
Var mı ki doymazlığım?
İlle de ille
Sevmelerim,
Sevmelerim gibisi?
Oturmuş yazıcılar
Fermanım yazar
N'olur gel,

Ay karanlık...
Dört yanım puşt zulası,
Dost yüzlü,
Dost gülücüklü
Cıgaramdan yanar.
Alnım öperler,
Suskun, hayın, çıyansı.
Dört yanım puşt zulası,
Dönerim dönerim çıkmaz.
En leylim gecede ölesim tutmuş,
Etme gel,
Ay karanlık...
Ahmed Arif

Gece karanlıktı, bulutlarla örtülmüş gökyüzünde ay bile yoktu. Umut yoktu Gökçe için. Hesabı ödeyip başı önünde ağır ağır restorandan çıkıp giden adamın arkasından ikinci türküsünü söylerken dudaklarını kanatırcasına ısırdı. Nefesi kesilecek gibi oldu. Onu bir kez daha kaybettiğini anladı ve ilk kaybettiğindeki kadar taze taze acıdı yüreği. İmzalayacağı senetler mi daha çok vurdu, yoksa unutulmak, anlaşılmamak mı bilemedi.

Onu dinleyenler, solist türkünün hissiyatından ağlıyor sandı, alkışlayanlar daha çok alkışladı, başından aşağı peçeteler yağdı, gaza gelen bir fabrikatör yeni evlendiği kızı yaşındaki üçüncü karısına ilanı aşk ederek şampanya patlattı...

Kenan restoranttan ardına bile bakmadan çıktı. Gökçe ardından bilmem kaçıncı kez tüm hevesleri kursağında, hasret, yokluk, yoksunluk ve kahırla bakakaldı. Keşke denen sözcüğü lügattan söküp alsalar, her hecesiyle ve harfiyle Gökçe'nin göğüs kafesine ekseler, keşkeden daha büyük bir pişmanlık kelimesi yeşertirdi içinden.

Kalan üç şarkısını sahnenin ucuna oturup daha fazla ayakta duracak hali yoktu, seslendirdi. Alnına dayanmış soğuk namlunun hayali bile şimdiden tenini buz kestiriyordu. Korku her duygudan çok daha soğuktu. Soğuk, hislerin en acayibiydi. Sıcak duygular mesela insanı öldürmezdi. Ölüm deyince akşıma hep soğuk gelmişti, ürpermişti. İmzalayacağı senetleri ve çakal bir kart horoza borçlanacağı kimbilir kaç milyarı düşününce eli ayağı titriyordu. Kanı çekilmiş gibi sesi de kısıldı. Şarkının sonunu söylemeden orkestraya pas attı ve geceyarısı içeride kalan tek tük masalara selam verip sahneden indi. Ağlayarak kulise, masasında kendisini bekleyen idam fermanına koştu.

Hasan ve Tamer hemen peşinden odaya geldiler. Tamer karşısına dikildi.
"Aferin güzelim elinde mikrofonla bir taşkınlık yapsaydın bu gece burdan sağ çıkamazdın. Akıllı kadınsın sen... Hadi imzala, sonra da kutlayalım."

"Ne kutlaması?"

Tamer iştahlı bakışlarını bedenine dikip sokuldu ve omzunu okşadı.
"Anlaşmamızı canım işte!"

"Yok." Deyip Gökçe geri çekildi.

"Neyse imzala şu senetleri, hadi güzelim hırpalattırma kendini!"

"Bana dokunursan ikinizi de mahvederim! Kocam komiser, bir sürü polis savcı arkadaşım var Tamer! Ben de seni düzgün bi adam sanmıştım! Bu yaptığın suç! Zorbalık! Bırak beni gideyim!"

Geç Kalınmış - TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin