Deniz bile olsan, yağmurda ıslanırsın.
Cahit KülebiDeniz sarhoşça ve hasretle Kenan'ın kollarına atıldığı otel odasında, sabaha karşı uykusunu araladığında yatakta yalnız olduğunu farketti. Mahmurlukla doğrulup, çarşafı çıplak göğüslerinin üzerine kadar çekerek loş odanın içinde arandı.
"Kenan?" diye seslendi. Tuvalette olduğunu düşündü ve odayı dinledi, hiç ses yoktu. Çarşafa sarınarak kalkıp gerindi, sızlayan yerlerini duyumsayarak içinden 'hıncını çıkardı piç!' diye söylendi.
Kenan tuvalette de değildi. Giyinip gitmişti. Deniz saçlarını parmaklarıyla karıştırıp dudaklarını ısırarak hırsla ayağını yere vurdu ki daha sehpanın üzerine bırakılan notu görmeden, Kenan'ın kendisiyle birlikte olup uyurken çekip gitmesine öfkelendi. Odanın ışıklarını açıp, küfürler ederek deli deli dolaşırken sehpaya gözü ilişti. Ellerini ağzına kapatarak
"Hiiii!" Diye bağırdı.
Şok halinde gözleri kocaman açılarak yaklaştı. Sehpanın üzerinde bir kaç adet 200'lük banknot dağınık bir vaziyette duruyordu ve ortasına bir not kağıdı bırakmıştı Kenan. Titreyen parmaklarıyla uzanıp notu eline aldı.
<<Günaydın karıcım!
Sen parayı çok seversin, al! Oteli de ödedim, sana spa da ısmarladım sakın ha yaptırmadan çıkma, senin konforun benim için çok önemli. Hararetli saatlerimizden sonra eminim ihtiyacın olacak. Ha birde kardeşin olacak o puşta söyle...
İnsan öyle değil böyle sikip bırakılır!
Eyvallah...>>Deniz bir çığlık attı ve kağıdı buruşturup yere attı. Sehpayı tekmeledi, paralar yere saçıldı. Bağıra çağıra ağlamaya başladı. Polis çağırmayı düşündü. Kenan'ı vurmayı, arabayla üstünden geçmeyi, olmadı arabayla kuyumcu dükkanına girmeyi düşündü! Kızını alıp bir daha göstermemeyi, gidip ağzına geleni söylemeyi, bıçaklamayı, yüzüne tükürmeyi!.. Ne yapsa bu korkunç hakaretin karşılığını verebilmiş sayılırdı bulamadı.
Oysa Kenan kendisine yapılanların karşılığı olarak hala öfkeyle dolu olduğu eski karısına bu iğrençliği yapmıştı. Yani fitleşmiştiler Kenan'a göre. Yetmezdi gerçi ama herkesin arkasından, kayınçosunun ise direkt yüzüne karşı söylediği gibi,
'Ablam seni sikip ortada bıraktı diye mi bu kadar öfkelisin enişte?' Sözünün karşılığını verdiğini düşünüyordu.
Feci başağrılarıyla yüzünü gözünü ovuşturarak evine gitti, duş alıp telefonunu kurcalayarak biraz oyalandı. Gün aydınlanınca babasının evine gitti, kızının başucunda oturdu uyanmasını bekledi, duaları göz yaşlarına karışıp kafayı iyice tırlattığına emin olarak Dila'yı izledi. Kendisi bile yaptığına, yapabildiğine, nasıl bu kadar çirkefleşebildiğine şaşırmıştı. Hiç içmemişti ama midesi bulanıyordu, hasta gibiydi. Daha iflah olmayacaktı belliydi...
Denizden mesaj geldi,
<Allah belanı versin şerefsiz!>Deli deli güldü.
Daha fazla ne belası olabilirdi bilmiyordu. Tek duası kızının iyi olmasıydı ve anne babasının günahlarıyla imtihan edilmemesiydi. Şimdi Deniz, iyice azıtıp canını yakmak için kızını türlü oyunlara dahil edecekti. Zaten kafası her attığında kızını göstermemekle tehdit ediyordu. Kızını istediği zaman göremiyor, aradığında telefonlar açılmıyor, görüntülü görüşme istekleri hep bir bahaneyle geçiştiriliyordu. Kenan için her sabah ve her akşam kızını görmemek zaten kalbine en büyük yangınken kalanları teferruattı! Daha fazla yakamazdı canını... Zaten ciğerini söküp götürmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geç Kalınmış - Tamamlandı
RomanceKeşke denen sözcüğü lügattan söküp alsalar, her hecesiyle ve harfiyle Onun, göğüs kafesine ekseler; keşkeden daha büyük bir pişmanlık kelimesi yeşertirdi içinden... #keşke etiketinde 1. ⭐️