araf

251 11 0
                                    

ikizlerin doğum gününden 1 gün önce

şuan ilk dersin ortasındaydık ve arkamdaki ege uyumama izin vermiyordu egeye dönüp konuştum "eğer bir daha uykumu bölersen milas ile istediğiniz oyunun alınmasına engel olurum" demem ile susup önüne döndü

 göl evine gittiğimiz günden sonra fazlası ile yakınlaşmıştık ege ve milas grubun haylazları idi karakter olarak çok benziyorlardı yalçın ile ise çok yakındık yani bilmiyorum

sınıfın kapısı çaldı ve içeri bulut girdi davette tanıştığım çocuk davetten sonra ara ara konuşmuştuk kuzey bulutu görünce konuştu "şu davette seninle dans etmek isteyen çocuk değil mi" bunu demesi üzerine yalçın konuştu "kim bu çocuk" onlara göz devirip konuştum "evet bulut ama dans edemedik ondan önce sen geldiğin için" dedim ima ile

zaten dersin sonunda olduğumuz için zil çaldı sınıftan çıkmadan önce bulut geldi yanımıza "gece nasılsın uzun zamandır yüz yüze konuşamamıştık" gülümsedim "iyiyim sen nasılsın " "bende iyiyim" sonlara doğru bir şey fısıldadı ama duymadım ben tam konuşacakken yalçın geldi yanımıza ve kolunu omzuma atıp konuştu "gece acarlar bizi kantinde bekliyorlarmış hadi gidelim" bunu derken buluta ters ters bakmayı ihmal etmemişti 

buluta döndüm "istersen sende gel"

bence gelme gerek yok

"olur" diyip bizimle kantine geldi bu süreçte yalçının kolu hep omzumda idi 

. . . . . . . . . 

okul bitmişti ve biz şuan okulun oralarda bir cafe oturuyorduk derken telefonum çaldı arayan alec idi "kim" diye sordu kuzey "alec " diyip telefonu hızla telefonumu açtım

(eğik yazılar fransızca)

"alec nasılsın"

"senin sesini duydum daha iyi oldum"

"hiç değişmemişsin hala çok kibarsın"

"sende hiç değişmemişsin hala çok utangaçsın, aslına bakarsan ben seni yardım almak için aramıştım"

"tabii yardım edebileceğim bir konu ise elimden geleni yaparım"

"bana bellanın numarasını atar mısın"

"tabi atarım da niye"

"sanırım ondan hoşlanıyorum"

"çok sevindim alec hemen atıyorum"

"tamam teşekkürler "

"rica ederim"

"ne diyor alec" diye merakla sordu milas "bellanın numarasını istedi" "iyide niye? yoksa tahmin ettiğim şey mi" diye konuştu kuzey "bilmem arayıp kendin sor" "kim bu alec" diye homurdandı yalçın çok tatlı gözüküyordu dayanamayıp yanaklarını sıktım "fransadan bir arkadaşım" diyip geri çekildim

bana şaşkın gözler ile bakmasını pek umursamadım eğer rahatsız olduysa söylerdi diye düşünüyorum ama bir daha kendime hakim olmalıyım

bi zahmet

yazardan

yalçının kalbi hiç olmadığı kadar hızlı atıyordu son zamanlarda ve bu yalçını korkutuyordu geceye kapılmaktan korkuyordu ama en çokta hislerinin karşılıksız olmasından korkuyordu son zamanlarda gergin olan tek yalçın değildi toprakta gün geçtikçe geriliyordu

çünkü ikizlerin doğum günü yarındı ve yarından sonra hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı bunun farkında olan tek toprak değildi atakan kuzey hatta milas bile bu durumun farkındaydı ama kimse bir şey yapamıyordu yarın her şey açığa çıkacaktı alin belki de her şeyi hatırlayacaktı kimse ne olacağını bilmiyordu herkes bekliyordu

çünkü ellerinden başka bir şey gelmiyor toprakta atakan da deryaya verdiği sözü tutmak zorundaydı en azından deryaya bunu borçlulardı ikisi de bu şekilde düşünüyorlardı ama toprak arafta kalmıştı

evet sevdiği kadına verdiği sözü tutmalıydı fakat bunu yapması demek kız kardeşinin yıkımı demekti peki ya derya yaşıyor olsaydı ne isterdi ne yapardı kafası çok karışıktı toprağın aynı düşünce atakanın da aklına gelmişti fakat

atakan ablasına verdiği sözü tutmakta kararlıydı evet aynı senaryo atakanın aklına gelmişti ama tek bir fark vardı atakana göre zaten derya onlara hayatta olmazsam verin diye vermişti bu emanetleri deryanın bir bildiği vardı da böyle demişti kardeşlerini üzecek bir şey yapmazdı hem alinin seçme şansı olsa ablasının ona bıraktığı emanetlerini almak isterdi

en azından atakan böyle düşünüyordu

alin gece(düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin