uzun bir aradan sonra ilk defa bu kitaba bölüm yazıyorum ve açıkçası nasıl bir bölüm olacak pek fikrim yok umarım sizi memnun eden bir bölüm olur iyi okumalar dilerim oy vermeyi unutmayın
minik derya dan
"of atlas tamam biraz beklersen ölmezsin" diyip telefonu atlasın yüzüne kapattım atlas benden bir yaş büyük olan ve bana abilik taslamaya bayılan canım arkadaşım aynı zamanda kuzey dayımın oğlu
"anne baba" diye bağırarak aşağıya koşar adım iniyordum "yavaş kızım düşeceksin" diyen tabii ki babamdı çok evhamlı olduğunu söylemem lazım "bir şey olmaz bana" dememe karşın homurdandı "of deniz of bu kadar sıkma bu kızı düşerse geri kalkar bir daha koşturmaz aklı başına gelir" yani düşersem bir daha koşarım ben akıllanmam ama neyse
"ya durun şimdi ben dışarı çıkabilir miyim atlas gelecek şimdi" annem gülümseyip kafasını onaylar biçimde salladıktan sonra tam bir şey diyecekken araya babam girdi "kızım senin atlastan başka arkadaşın yok mu bu ne ya bacak kadardı atlas atlas diye geziniyordu 18yaşına geldin hala atlas atlas diye geziyorsun
babası kılıklı kuzeyde öyleydi hep annenin yanındaydı bir dakika olsun dibinden ayrılmıyordu babasından daha tam kurutulamadan oğlu çıktı başıma bu baba oğuldan çektiğim nedir ya benim" diye söylenerek gitti annem ise arkasından "babasının neyi varmış deniz efendi söylesene sen" diyerek gidince bende hızla evden çıktım
"oo hanım efendi hiç gelmeseydiniz ben beklerdim daha" yapmacık bir şekilde gülüp koluna girdim "aman atlas babamı bilmiyormuş gibi konuşma" bu dediğime gülüp kolunu omzuma attı "yine babası kılıklı diye başlayıp babama saydırdı dimi" herkes alışmıştı artık babamın bu hallerine "evet annemde klasik repliklerini söyleyerek arkasından gitti"
"hadi yine iyisin beratlarda bizim gideceğimiz yerdelermiş" bu dediği ile utançtan kafamı kopartmak istedim berat benim hoşlandığım çocuktu ve kendisi atlasın arkadaşlarından biriydi atlas ilk öğrendiğinde verdiği tepki hala aklımda
önce bir durmuş ve elini kalbine koymuştu sonra yanındaki jaleye ona vurmasını söylemişti bunun bir rüya olmadığından emin olunca gelip ateşime bakıp "hasta da değilsin sen normalde bu kadar salak değilsin nasıl oldu bu ya" diye sormuştu haksızda sayılmaz çünkü berat biraz fazla çapkın bu arada jale milas dayımın kızı jale ben ve atlas küçüklüğümüzden bu yana hiç ayrılmadık
bazı durumlar hariç tıpkı bugün olduğu gibi dışarıya falanda beraber çıkarız yaz tatilinde olduğumuz için jale rusya'ya gitmişti lara yengem rus olduğu için yazın veya bazı tatillerde oraya gidip anneannesini ziyaret ediyordu ve bu zamanlarda onu gerçekten çok özlüyordum
"nereye daldın yine" "hiç öyle düşünüyordum şey diyorum acaba atakan dayımlara mı uğrasak dönüşte" başıyla onaylamakla yetindi atakan dayım anne ve babasının vefatından sonra iyice durgunlaşmıştı ben çok hatırlamasam da idil babaannenin ölümünden sonra zaten biraz çökmüş diyordu annemler idil babaanne ben 5 yaşındayken ölmüş çok az hatırlıyorum
annemde ona çok bağlıydı o da çok üzülmüştü milas dayım ve kuzey dayım da çok kötü olmuştu onu hatırlıyorum milas dayım aylarca tek kelime etmemişti keza kuzey dayımda öyleydi annem geceleri ağlıyordu
serpil anneanne ve ertuğrul dede ise geçen yıl öldüler bu sefer dayımlar o kadar kötü olmadı ama atakan dayım çok içine kapandı babamın söylediğine göre onlar sürekli yurtdışında olduğu için çocuklarla hep idil babaanne ilgilenmiş o yüzden ona daha çok bağlılarmış
atakan dayım ve toprak dayım karşılıklı evlerde oturuyorlar hatta ateş ve deniz dayımda o sokakta yaşıyor deniz amcamı üç kelime ile anlatmam gerekirse evli mutlu çocuklu olur evleri bize biraz fazla uzak olduğu için çok sık görüşemiyoruz ama kızları nehir ile çok güzel bir kuzen bağım olduğunu inkar edemem
ateş amcam ise evlenmeyi tercih etmemiş bekarlığın tadını çıkarıyordu bir kere nişanlanmış sonra bu işlerin ona göre olmadığını düşünüp ayrılmıştı bence evlenmekten korkuyordu ama ona sorsan özgürlüğünü bozmak istemiyor ege amcam geçen yıl kanada'ya taşındı iş için acar dayım ise biricik yenge ile ayrıldıktan sonra ege amcamın yanına gitti
atakan dayım gençken bir iki kişiyle ciddi bir ilişkisi olmuş ama sonra olmamış toprak dayım ise sadece bir kere aşık olmuş benim adını taşıdığım kadına aşık olmuş ve onu kaybettikten sonra bir daha hiç bir kadına o gözle bakmamış bakamamış şimdi ise ikisi beraber yaşıyor sürekli tartışsalar da asla kopamıyorlar
"hadi ya daha ne kadar yolumuz kaldı" diye sızlandım "geldik geldik merak etme şimdi görürüsün sevdiceğini" dirseğimi boşluğuna geçirdim "bana bak maviş senin o gözlerini oyarım" kendisi bu tepkime gülmekle yetinmişti anca gülsün zaten
"ooo atlas beyler gelmiş" diyerek yanımıza adımlayan berat ile kalbim yine ritmini şaşmıştı "berat bey nerelerdeydiniz ya bayadır ortalarda görünmüyorsunuz" berat atlasa çapkın bir gülüş atıp bana döndü "derya hanım sizleri görmek ne büyük şeref özlettiniz kendinizi"
"özlemek iyidir berat bey" diyip onun gibi güldüm "of hadi oturun ayakta dikildik " diye atlasa hak vererek oturdum "e hani diğerleri nerede" beratın bakışları bana döndü "diğerleri derken" bu sefer peşine taktığın kızlar "emreler" ağzının içinde bir şeyler söyledi ama ben pek anlayamadım o an "az önce gittiler" anladım manasında kafamı salladım
"e berat bey bugün teksiniz bakıyorum" diye benim soramadığım şeyi sorduğu için atlasa içimden teşekkür ettim "ben bayadır tekim ya" kıyamet alameti "öyle işte ya nedenini birazdan öğrenirsin " sonlara doğru mırıldansa da ben duymuştum ne iş çeviriyordu bu çocuk böyle
atlas gelen telefon üzerine konuşmak için yanımızdan ayrılmasıyla beratın yanıma gelmesi bir oldu "derya sana bir şey söylemem lazım aslında nasıl söylenir bilmiyorum ama-" tam o sırada atlas geldi ve lafı beratın ağzına tıktı "derya hadi gitmemiz lazım hızlı ol" iyide yeni geldik
"tamam" diyip hızla kalktım gitmeden önce berata "sonra konuşuruz" diyip veda etmeyi unutmadım "ne oluyor atlas daha yeni gelmiştik" atlas cevap vermek yerine ilk taksiyi durdurup atakan dayıların evini tarif etti buraya çok yakın olduğu için 5 dakika da gelmiştik
"görürsün şimdi" kapıyı hızlıca çalmaya başladı kapı açılınca ben daha ne olduğunu anlayamadan beni içeri çekiştirdi ve bir anda bütün ışıklar yandı herkes buradaydı eksik kimse yoktu "iyi ki doğdun derya" diye bağırmalarıyla yeni yeni kendime gelebilmiştim doğru ya bugün ben doğum günümdü aklımdan çıkmıştı
sırayla herkesle sarılıp konuştum ve özlem giderdim geçekten çok şanslı hissediyorum mükemmel bir ailem var annem bazen "kızlar annelerinin kaderini yaşarmış sen benimkini yaşamadığın için çok mutluyum diyor " 18 yaşına gelmeme rağmen asla tam anlamıyla bana anlatmadıkları tek şey buydu keşke diyorum keşke annemin çocukluğunu iyileştirebilsem
evet belki de yazdığım en uzun bölüm bu olabilir herkese değinmeye çalıştım ama dürüst olmak gerekirse bazı karakterleri mutsuz yaptığım için ufak bir vicdan azabı çekiyorum ama olsun onlarda hep mutlu olamazlar ya bu arada atakan içine kapandı durgunlaştı derken dışarıdaki yabancılara karşı bunu kast etmiştim
neyse öyle yani umarım beğenmişsinizdir iyi geceler ve iyi yazlar diliyorum bir daha ki özel bölümde ya da diğer kitapta görüşmek üzere unutmadan bunun harici yazmayı planladığım 4 tane daha özel bölüm var ama ne zaman gelirler bilemiyorum bölümde hata varsa kusura bakmayın
ŞİMDİ OKUDUĞUN
alin gece(düzenleniyor)
Teen Fiction17 yıl önce yapılan bir hata dağılmış bir aile kendi düzenimi kurmuş güçlü ama bir o kadarda yaralı bir kız yarım kalmış bir aşk yarım kalmış bir çocukluk not: argo ve boş muhabbet içerir rahatsız olan okumasın