bugün önemli bir gündü bugün yalçının doğum günüydü ve şuan biz bütün hazırlıkları yapmış mekana gelecek olan yalçını bekliyorduk tam o sırada kapıdan içeri ege ve zorla geldiği belli olan yalçın girdi "ege ben senin yapacağın işe sokayım nereye geldik böyle her yer karanlık o da yetmezmiş gibi zorla şunları giydirdin kız istemeye mi gidiyoruz anasını satayım" kulağıma dolan yalçının isyanıyla gülmemek için kendimi zor tuttum
üstündeki siyah gömlek ve siyah kumaş pantolonu onu bi hayli yakışıklı göstermişti saçları ise her zaman olduğu gibi dağınıktı etrafıma baktığımda siyah giyiniş sadece iki kişi vardı yalçın ve ben bu garip gelse de hoşuma gitmişti
birden ışıklar açıldı herkes saklandığı yerden çıktı yalçın şaşkın şakın ortalığa bakıyordu ilk konuşan ege oldu "iyi ki doğdun lan it " diyip yalçının ensesine bir tane vurdu. egeye ters ters bakmakla yetinen yalçın olayı anlamaya çalışırken insanlar onun yanına gidip doğum günü kutluyordu
davetli listesini ege hazırlamıştı yalçının eski okulundaki bütün arkadaşlarını çağırmıştı ve çok kalabalık bir ortam olmuştu yalçın okula geçen yıl nakil olmuş ama ona rağmen bizim okulun yarısından fazlası buradaydı artık ne kadar seveni varsa
yalçın sonunda olayın şaşkınlığını atlatmıştı yanına gelen insanlarla konuşuyor ama gözleri birini arar gibi etrafta dolaşıyordu yalçının yanına gitmek için ilerleyecektim ama yanıma gelen milas ile durmak zorunda kaldım "ne oldu" diye sordum bana boş boş bakan milasa
"ne mi oldu he şey ya şey heh kuzey seni çağırıyor" diye zırvaladı ama hadi hayırlısı "kuzey nerede" köşedeki masayı gösterip yanımdan hızla ayrıldı ve müziklerin alındığı yere gitti
salak bu çocuk. ama ben kuzeye küçükken milasın kafasına çok vurma dedim ama dinletemedim aha sonuç ortada
milası boş verip kuzeyin yanına ilerledim "piştt maviş beni çağırmışsın" bana onaylamaz gözler ile baktı "görüşürüz alin hoş geldin mahmut abi kızım ne bu kekoluk aşkı" bu söylediğine güldüm " sen beni boş ver niye çağırdın onu söyle hani bi sorun m var varsa söyle halledelim" diyip tek gözümü kırptım bana ters ters bakıp konuşacakken gelen yalçın ile sözü kesildi
"gece hanım bu dansta bana eşlik eder misiniz" diye soran yalçın ile ona döndüm lan daha az önce hareketli müzik çalıyordu ne ara dans müziğine geçtiniz "büyük bir zevk ile yalçın bey" diyip bana uzattığı elini tuttum ve dans eden insanların yanına gittik ve dans etmeye başlamamızla yalçın konuşmaya başladı
"gece bak konuya nasıl girmem gerektiğini bilmiyorum öyle süslü cümleler kuramam da" derin bir nefes alıp konuşmaya devam etti "ben seni gördüğüm yerde ne yapacağımı nasıl konuşacağımı bilemiyorum en ufak temasın bile kalbimin ritmini değiştirmeye yetiyor senin yanındayken zaman benim için donuyor seninle saatlerce hiç konuşmadan otursam sıkılmam ben seni seviyorum kalbimin ilk ve tek sahibi sensin bu kalp daha önce hiç kimse için böyle atmadı gece sen sen çok farklısın"
donup kalmıştım dans eden adımlarım duraksadı "ben çok-" şaşkınım diye cümlemi tamamlamama izin vermeden konuştu "gece beni arkadaşın olarak gördüğünü biliyorum ama içimdekileri söylemeseydim inanan saçma sapan şeyler yaşanırdı" salak bu çocuk "yalçın beni dinle" "eğer rahatsız olursan yanına gelmem beni görmezsin merak etme" döverim ben bunu
son çare elimi dudaklarının üstüne kapatıp konuştum "yalçın eğer beni dinleseydin benimde aynı şeyleri sana karşı hissettiğimi söyleyecektim. bende seni seviyorum." diyip elimi çektim şaşkın gözlerle bana bakıyordu bu sefer afallayan o olmuştu kolundan tutup bahçeye çıkardım ve kendine gelmesini bekledim
"sen ne dedin az önce" diye şaşkınca sordu "duydun" diyip onun komik tepkisini izlemeye başladım " yani yanlış duymadım bana beni sevdiğini söyledin" diye küçük bir çocuk gibi konuştu "ne anladıysan o"
içeriye girmek için ilerlemeye başlamıştım ki kolumdan tutup ona dönmemi sağladı ben daha ne olduğunu anlayamadan beni kendine çekip sıkıca sarıldı olayın şaşkınlığını atlatıp kollarımı boyuna dolayıp ona sıkıca sarıldım işte huzur buydu
"ne oluyor lan" diye aynı anda konuşan dağ ayılarına çevirdim kafamı toprak abi, atakan abi, deniz abi, ateş abi ve kuzey olmak üzere 5 çift şaşkın göz bize bakıyordu kuzey hariç diğerleri gözleri ile yalçını öldürmüştü bile
"bu konuyu eve gidince konuşalım şuan sırası değil" diyip içeri girdim onlardan bunu saklayacak değildim ama şuan anlatamam
. . . . . . . . . . . . . .
şuan benden açıklama bekleyen 7 şahsiyete durumu nasıl açıklayacağımı düşünüyordum en mantıklısı içimden gelen şekilde anlatmaktı "bakın sizden hiç bir şey gizlemek istemiyorum siz benim ailemsiniz ve umuyorum ki fazla tepki vermezsiniz" diye önce bi ortamı yumuşattım
"ben yalçından hoşlanıyordum o da benden hoşlanıyormuş siz gelmeden önce ikimizde duygularımızı itiraf etmiştik olan bu" bu kadar dürüst olmamı beklemedikleri her hallerinden belliydi "ne yani şimdi siz sevgili misiniz" bu soruyu milas dışında kim sorabilirdi ki zaten
"sanırım evet ya milas soracağın soruya" üzerindeki şoku atlatan abilerim aynı anda konuştu "ne diyelim sen mutluysan bizim için sorun yok" şaşkın şaşkın bakan taraf artık bendim "bakın bugün 2 oldu siz iyi alıştınız aynı anda konuşmaya he" diyince güldüler
ŞİMDİ OKUDUĞUN
alin gece(düzenleniyor)
Teen Fiction17 yıl önce yapılan bir hata dağılmış bir aile kendi düzenimi kurmuş güçlü ama bir o kadarda yaralı bir kız yarım kalmış bir aşk yarım kalmış bir çocukluk not: argo ve boş muhabbet içerir rahatsız olan okumasın