Öğrenciler kahvaltılarını bitirmiş, sınıflarına gitmek için aceleyle Büyük Salon'dan çıkıyorlardı. Kimileri çoktan koridorlara dökülmüş, büyük ihtimalle Minerva McGonagall'ın dersine geç kalmamak için koşar adımlarla Biçim Değiştirme sınıfına ilerliyorlardı.
Hogwarts'da sıradan bir hafta içiydi bu.
Ancak Hufflepuff'lı bir oğlan için, hiç de sıradan değildi o gün. Bir şeyleri kabullenmişti artık. İçindeki korkunç belirsizlik gitmişti. Her şeyin, hissettiklerinin, farkındaydı. Korkuyor muydu? Eh, yalan söylemenin kime ne faydası vardı ki? Öyle bir histi ki bu, Alexander hem mutluluğu, hem de umutsuzluluğu hissediyordu. Heyecanlıydı, kabullendiğinden beridir yerinde duramıyordu.
Bir şeyin omzuna temas ettiğini hissettiğinde, irkilerek iç dünyasından ayrıldı. Bakışlarını yerden kaldırdığında, daima dağınık olan kuzgun karası saçları, meraklı ela gözleri, kirli yuvarlak gözlükleriyle onu gördü.
Amber'ı.
"Alex? İyi misin sen?"
Alexander, evrenin bu tatlı sürprizinin yarattığı şaşkınlıktan çıkamamışken, cevap verdi ona. "Hiç olmadığım kadar," dedi gülümseyerek.
Alexander'ın yanındaki arkadaşı, Cedric Diggory, her ne kadar Alexander söylemese de her şeyden haberdardı. Muzip bir gülüş takındı yüzüne bu yüzden, arkadaşının omzuna hafifçe vurdu ve yanlarından ayrıldı. Amber bunu umursamadı bile.
"Derse gidiyordum ve seni gördüm. Bir merhaba demek istemiştim."
Alexander, yüzündeki gülüşünü büyüttü. "İyi yapmışsın." Elleri ensesini kaşıdı. "Şey, dersten sonra Karagöl'ün orada buluşalım mı? Melodiyi ilerletmeye çalışıyorum, bir yardım fena olmaz."
° ° °
11.11.23
Bu bölümü Amber'ın bakışıyla yayınlamış olabilirim, hatırlamıyorum
~Deniz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deniz'in Taslak Defteri
FanfictionAklıma kurgularımla ilgili biiiiir sürü fikir geliyor. Hepsini bir arada toplamanın mantıklıca olduğunu düşündüm... Ancak dikkat edin, ağır spoiler darbeleriyle karşılaşabilirsiniz!.. Umuyorum ki zevkle okursunuz! Her bölüm birbirinden bağımsızdır! ...