Retrouvallies

16 3 41
                                    

Hades'in oğlu, Hayalet Kral-

Ne? Hayır, di Angelo'dan bahsetmiyorum. Cidden, Damian Godson'u duyan yok mu aranızda?

Ne diye şaşırdım ki...

Baştan alalım o zaman.

.•°•.•°•.•°•.•°•.•°•.

1823, 2 Mayıs

Çığlık.

Alacakaranlığın bastırdığı o akşam, çatışmanın yaşandığı meydanda bir çığlık koptu. "DAMIAN!"

Damian... Zeus'la beraber meydanın tam olarak ortasındaydı. Gök gürültüsü tanrısının şimşeği, Hayalet Kral'ın göğsünü delmişti.

Göğüs kafesinin ardındaki kalbini yırtan acı dayanılmazdı; Damian'ın gözleri doldu, görüşü bulanıklaştı. Bacakları pelteleşti ve en sonunda ağırlığını taşıyamadı.

Jadira ise onu tutan bedenselleşmiş ışık huzmelerinden, tanrılardan, kurtulmak için delice çırpınıyordu. "HAYIR!" Faltaşı gibi açılmış gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı. "HAYIR, HAYIR, HAYIR! DAMIAN!"

Çevresindeki sesleri hayal meyal duyan Damian'ın gözleri kısıldı, belli belirsiz gülümsedi. Ölümün şu soğuk anında bile sevgilisinin sevgisi onu ısıtıyordu.

Titriyordu. Garip, ama gülmek istedi. İlginçti: Mutluydu. Jadira hayatta olduğu sürece mutluydu, varsın kendi hayatı feda olsun...

Ona gerçekten değer veriyordu. Ona seslenmek istedi ancak kelimeleri son nefesine karıştı.

"Seni seviyorum."

•••≈•••

2008

"Kimsin sen?"

Deri döner koltuk hareket etti. Durduğunda; yüzünde hafif, alaylı bir sırıtışa sahip olan en fazla on dokuz yaşlarında bir genç göründü. Siyah saçları düzgünce taranmıştı. Teni bir ölüyü andırırcasına beyazdı.

Dirseğini kol koyma yerine dayamıştı, iki parmağının arasında dumanı tütmekte olan bir sigara tutuyordu. Gri gözleri neredeyse ifadesizdi, gözleri önemsiz bir şeye bakarcasına gelişigüzel onları izliyordu.

Nico dehşete düşmüştü, yüzü kireç kesilmişti. Percy dikkatle genç adamı süzüyordu. Leo ise... Şey, o ne olduğunu anlamamıştı bile.

"Hâlâ kim olduğunu söylemedin." dedi Percy.

Hafifçe kıkırdadı genç. "Söylememe gerek var mı ki?"

"Lafı geveleme, Gandalf."

"Nasıl dirildin?" diye sordu Nico.

"Bu önemli bir ayrıntı değil." dedi.

Percy, ikisinin konuşmasından sıkılmıştı. "Nico, kim bu herif?"

Nico, Percy'e dünyanın en saçma sorusunu sormuş gibi baktı. "Cidden mi?"

Genç adam sigarasını ağzına götürdü. "Hmm... Percy Jackson, değil mi? Poseidon'un oğlu?"

"Kimsin?" diye sordu tekrar Percy, bu sefer gerçekten de şüphelenmeye başlamıştı.

"Damian Donovan." dedi Nico.

"Teşekkürler ama dilim olduğunu düşünüyorum." Elini salladı. "Ve hangi aptal beni tarihe 'Donovan' olarak geçirdi?"

"Bir konuda haklı en azından." diye fısıldadı Leo.

"Damian Godson." diye kendini tanıttı genç adam. "Tanrıların soyundan gelen birine uyacak tek ad."

Percy'nin kaşları havalandı, kollarını kavuşturdu. Bu Donovan'dan daha da beterdi. "Ne istiyorsun peki bizden?"

Sigarasının dumanını bir kez daha tüttürdü. "Hiçbir şey." dedi. "Konunun sizinle alakası yok. En azından, doğrudan..."

"Ne?"

"Bir zamanlar benim olan biri vardı. Ama tanrılar onu elimden aldılar." Sigaranın dumanı soğuk bir rüzgarla kayboldu. Oğlanın gözbebekleri kaybolmuştu, irisi zehir yeşiliyle parlıyordu. Saçları uçuştu, kafasında yarı saydam, gümüş bir kral tacı göründü. Tacın bitişinden aşağı, yüzüne, kanlar damlıyordu. Yüzü gerildi ve bir anlığına kafatası göründü.

"Onu geri istiyorum." dedi.

° ° °

✧kurgu perileri✧

21.02.24
~Deniz

Deniz'in Taslak DefteriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin