2 - ÖĞRETMENMİŞ KAÇ!

2.4K 157 8
                                    

Heeeellooooooo

Keyifli okumalaarrr..

*

Sabah gözlerini açmaya çalıştığında başına saplanan ağrıyla açamadığı gözlerini daha da sıkmıştı Jungkook.. "ah.. beynim.." diyerek inlemiş, acı dolu nida bulunduğu odayı doldurmuştu.

Yeni uyanmanın verdiği etkiyle hiçbir şey düşünmeyen zihni, dakikalar sonra kendine geldiğinde ona çok büyük bir şok yaşatacaktı fakat şuan bundan bihaberdi.

"Canım beynim ağrıma lütfen.." dedi sımsıkı kapattığı gözleri arasında ellerini kafasına bastırarak, dün akşam ettiği küfürlerin hiçbirini hatırlamıyordu tabii, şimdi narin bir çocuk gibi rica ediyordu işte.

Başını daha çok gömdüğü yastığın farklılığı ona garip gelmiş olmalı ki bir anda duraksadı, ellerini kafasından çekmeyerek sımsıkı yumduğu gözlerini çok yavaş bir şekilde aralamış daha önce hiç görmediği tavanla ve odayla karşı karşıya kalınca az önce açmaya zorlandığı gözlerini şimdi yerinden çıkaracak kadar fazla açmıştı.

Şaşkınlık, korku ve bir de baş ağrısı tüm bedenini sarmıştı şimdi. Tabi bir de mide bulantısı buna eşlik ediyordu.

"Günaydın çocuk." Dedi bir ses, bu sesi daha önce duymadığına yemin edebilirdi ama neden tanıdık geliyordu ki ona.. duyduğu sesle kalp atışı kulaklarına ulaşmış yerinden çıkmak ister gibi çarpmaya başlamıştı.

Neler oluyor böyle diye düşündü, burada ne işi olduğunu, nasıl bu duruma düştüğünü anlamaya çalışıyordu.

"Komodinin üzerinde sıcak çorba var, iç onu." Daha önce hiç duymadığı ama tanıdığı sesin sahibi ona yumuşak bir sesle konuşup duyduğu şeyleri söylediğinde ellerini kafasından çekmemeye devam ederek hiç kıpırdamamıştı, donmuş gibi duruyordu öylece yatağın içinde.

"Benim çıkmam gerekiyor, okula yetişmeliyim anahtarımı alıyorum kendini iyi hissedince gidersin." Dedi adam yeniden, çocuğun uyandığını kendisini duyduğunu biliyordu, gözlerinin açık olduğunu şaşkınlıktan ağzının aralandığını görebiliyordu, çocuğun haline gülümsemeden duramamış söylediği şeylerden sonra sandalyenin üzerindeki çantasını alarak çıkmak için arkasını dönmüştü.

Ancak gidemedi, oysa okula yetişmesi gerekiyordu ama evindeki bu cılız çocuğu yalnız bırakamayacağını anlamıştı, yani içindeki o babacan tavır izin vermemişti buna.

Put gibi duran ve asla kıpırdamayan çocuk bir anda yataktan fırlamış eliyle ağzını kapatarak odanın içinde tuvalet aramaya koyulmuştu, eğer iki saniye daha beklese odanın ortasına midesindeki her şeyi çıkaracağını biliyordu.

"Gel buraya." Diyerek sandalyenin üzerinden aldığı çantasını yeniden oraya bırakıp üzerindeki kabanı çıkardığında çocuğun bileğinden kavrayarak onu odanın içindeki tuvalete yönlendirmişti.

Küçük bir çocukla uğraşıyor olmak kendisi için bir problem yaratmasa da okuluna geç kalacağı gerçeği onu biraz tedirgin etmişti sadece.

Çocuk hızla adamın kendini yönelttiği tuvalete girmiş klozetin başına diz çökerek öğürmeye başlamıştı, oysa sadece iki bardak içki içmişti.. bünyesinin bu kadar zayıf olması ona bu şekilde bir dezavantaj sağlamıştı.

Arkasından adamın gelmemesi, onu kapının dışında beklemesi daha rahat hareket edebilmesini sağlıyordu çünkü kendisini bu şekilde utanç verici bir durumda göstermek istemiyordu kimseye.

Zaten adamın kim olduğunu, nerede olduğunu ona neden yardım ettiğini ki yardım mı ediyor yoksa başka bir şeyler mi dönüyor bilmiyordu bile.

Ellerini dizlerinin üzerine yaslayıp derin bir nefes aldı, midesinde hiçbir şey yoktu ve bunun yüzünden her öğürüşünde ağzına gelen tatla daha da bulanıyordu midesi.

TAVERNA | TAEKOOK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin