*Jungkook sallana sallana lojmanın yolunu tutmuşken, öğretmeninin onun için arkasından koşarak geldiğinden bihaberdi..
Kaldırım taşındaki çizgilere basmamaya çalışarak başı yere eğik zıplaya zıplaya yürüyordu Jungkook, çoktan şuan da girmesi gereken dersi başlamıştı, ama dersi ekip lojmana geri dönmeyi tercih ettiği için şuan da dışarda tek başına yürüyordu, öğretmenini görmeyeceğini biliyordu, o kadar emindi ki.. çünkü şuan derste olmalıydı, nasıl görebilirdi ki? Bunun da rahatlığıyla daha da sallanarak, daha da rahat yürüyordu yolda, yani zıplıyordu işte.
Bunu yaparken ona bakan birilerinin olup olmaması umurunda da değildi, kendi dünyasına çekildiğinde kimseyi gözü görmezdi. Kalbi çok kırıktı ama, öyle üzgündü ki bu üzüntüyü kendi içine çekilerek atmaya çalışıyordu işte. Hem çok ama çok üzgün hem de çok utanç duygusuyla sarınmıştı.
Jimin çok kırmıştı kalbini, çok üzmüştü onu.. kaç yıllık arkadaşı tarafından böyle bir ihanetle sarsılmak canını çok acıtmıştı, ağlardı, oturup kaldırım kenarında hüngür hüngür ağlardı ama bunu yapmaması gerektiğini, ağlamak yerine duygularını içine gömmesi gerektiğini hissediyordu. Ağlamak istemiyordu, her ne kadar içinden bunu yapmak gelse de, o gülmeyi seçecekti. Acılarına karşı gülmek kalbini iyileştiriyordu çünkü. Üzüntü bıraksın peşini istiyordu, yeni bir hayata başlamış, üniversiteye gelmiş ve bu dönemlerini üzülerek geçirmek yerine eğlenerek geçirmeyi istemişti hep.
Ki öyle de yapacaktı.
Kaldırımda yürümeye devam ettiği zaman arkasından birilerinin geldiğini fark etmiş ancak tanımadığı birileri olduğunu düşünerek hiç oralı olmadan çizgilerin arasından yürümeye devam etmişti, yanından geçip gider diye düşündüğü kişi geçmek yerine yavaşlamıştı, Jungkook bir an takip edildiği hissine kapıldı, adımlarını yavaşlatmış omuzundaki çantasına daha sıkı tutunmuştu, eğer ters bir hareket yaparsa öğrendiği judo tekniklerini üzerinde deneyecekti, kendi adımlarını hızlandırıp çizgileri de umursamadan yürümeye başladı bu defa, aynı şekilde arkasından gelen kişi de adımlarını hızlandırmıştı onunla birlikte.
Jungkook korkmuyordu, sadece.. sadece arkasındaki her kimse ona dönüp hesap sormak istiyordu, yani.. belki de takip edilmiyordu? sadece dönüp gelen kişiye bakmak istedi, aniden yürüdüğü kaldırımda durup arkasını döndüğünde onu takip eden beden Jungkook'un duruşuyla duraksamış şaşkınca ona bakmıştı, durmasını beklemiyordu doğal olarak.
"Jimin?" Jungkook döndüğünde gördüğü yüzle ufak bir şaşırmış, aynı zamanda şaşırmanın yanında kırgın kalbi de sızlamıştı.
"Jungkook.." dedi Jimin sinirli gibi bir tavırla, Jungkook'a kızgındı, sinirliydi.. kendi arkadaşına, dostum dediği insana şimdi kin besliyordu ve bu hiç iyi bir şey değildi.
"Senin derste olman gerekmiyor mu neden buradasın?" Jungkook üzerinden şaşkınlığını atamamış bir şekilde bir iki adım yaklaşıp Jimin'e yürüdü, uzak durmak istiyordu ama konuştuğu şeyleri de net duymalıydı, gerçi duymasa da olurdu..
"Senin ve o aptal sevgili öğretmenin yüzünden giremiyorum derse!" Jimin sinirden gülerek Jungkook'a baktı, elindeki belgeleri yumruğunun içinde sıkmış buruşturmuştu sinirden. Taehyung'a öfkeliydi ve ona karşı gösteremediği öfkesini karşısında savunmasız bir şekilde duran çocuğa gösterecekti, hiç dost olmamışlar gibi ona kusacaktı tüm öfkesini, onu suçlayacaktı kendi yaptığı her şey için..
"Ne dediğini anlamıyorum.." dedi Jungkook kaşlarını çatarak, neden bahsettiği konusunda en ufak bir fikri yoktu.. "Hah.." Jimin pişkince gülerek elindeki belgeyi Jungkook'un suratına fırlattı, "bak sevgili öğretmenin beni okuldan kovdurtmuş!" Jungkook yüzüne fırlatılan kağıtla neye uğradığını şaşırarak düşmemesi için refleksle tuttuğu belgeyi kaldırıp bakmıştı, okuduğu yazılardan sonra istemsiz gözleri kocaman açılmış hemen sonrasında kafasını kaldırıp Jimin'e bakmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAVERNA | TAEKOOK ✓
FanficZil zurna sarhoş olup kendini evine attığını sanan Jungkook, öğretmeninin kaldığı lojmanda uyanacağından habersizdi. Semetae! Ukekook! Düzyazı!