" siktir başım." Diyerek yavaşca ağrıyan belimle birlikte doğruldum.
" iyi misin? " diyen Kemal 'le ufakça başımı salladım.
" kaç saattir uyuyorum." Dedim telefonuyla oynayan Kemal'e
" iki saat olmadı ."
" sanki yıllardır uyumuşum gibi her yerim tutulmuş."
" keşke arkada yatsaydın. "
" bir dahakine öyle yapsam iyi olacak. Kafam sik gibi ."
" başın mı ağrıyor. "
" hemde nasıl."
" ilaç var bende ağrı kesici ister misin?"
" vallaha mı? " Dedim yüzüme birden enerji gelmişti.
Ağrı kesiciye asla hayır demezdim.
" ben su alıp geleyim marketten." Dediğinde
" dur ben çıkayım. Hem azıcık nefes alıp, vücudumu açarım. Bir şey istiyor musun?" Diyerek arabadan kendimi dışarı attım.
" Hayır. Git gel ,biraz kendine geldikten sonra kahve içeriz birlikte. İleride güzel bir kahveci var." Dediğinde ufaktan kafamı sallayıp
" tamam." Dedim.
Genişce esneedim. Veledin biri için saatlerce burada olma fikri , yavaştan saçma gelmeye başlamıştı bile.
Binlerce kez nöbet tutmuştum. Rütbem yükseldikçe nöbet işi de azalmaya başlamıştı ama sınır ötesi opersyonlarda yine beklemek zorunda olduğum zamanlar oluyordu.
O zamanlar vatanı koruyorduk sorun değildi ama şimdi aptal bir veletin yüzünden burada beklemek zorundaydım.
Kendi seçimime bir kez daha kızdım. Belki başka biri olsa bu kadar takılmazdım ama söz konusu bu salak çocuk olunca , eve gitme istediğimi bastırmak zorlaşıyordu.
Marketten hızlıca suyu aldım ve tekrar arabaya doğru yürüdüm. Temiz hava iyi gelmişti.
Arabaya bindiğimde Kemal ağrı kesiciyi cebinden çıkartıyordu.
" al bu en keskini. Ne zaman istersen söyle bende hep ağrı kesici olur. Migren hastayım ben." Dedi.
" zormuş."
" hemde ne zor vallahi. Ama alıştım artık ne yapalım ."
" sağol tekrardan. "
" önemli değil. " Diyerek telefonuna bakmaya devam etti.
Bir yarım saat sessizlikten sonra , biraz daha iyi olmuştum.
" nasıl oldun?"
" daha iyiyim."
" ben sessiz olmaya çalıştım. Ama dışarıda ki sesler malum. " Dedi gülümseyerek.
" sorunn değil. Şu bahsettiğin kahveciye gidelim . "
" tamam çok uzak değil arabayı burada bırakıp yürüyelim mi? "
" olur." Deyip onunla birlikte hızlıca arabadan indim.
Etrafımda ki insan kalabalığını görünce
İstanbul'dan bir kez daha nefret ettim . En elit yerinden en varoş kısmına kadar her bir zerresinden nefret ediyordum. Ama hayatımın büyük bir çoğunluğu burada geçtiği için, bir türlü başka yerede gidememiştim.Doğuda o kadar alışmıştım ki tenhalığa, İstanbul bana savaş alanı gibi geliyordu sürekli.
Gençliğimde bu karmaşıklığı ne de çok severdim. Askeriyenin ilk zamanları çok özlediğim zamanlar bile oluyordu İstanbul'u . Sonra sanırım yaşım ilerledikçe daha sakinlik arar olmuştum yada öyle alışmaya başlamıştım bilemiyorum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORUMA
Romansaiki baskın karakter , iki farklı hayat , iki farklı dünya ... ve birlikte olmamak için onlarca sebep. peki ya kalpleri? not : bütün hikayelerim yetişkin içerik. yaşınız küçük yada cinsellikten hoşlanmıyorsanız uzak durun.