21

2.5K 194 57
                                    

Kahvaltı sofrasına geçtiğimiz de Pars'ın yanına yerleşip oturmuştum. Tavırlarının bu kadar yumuşak olmasına alışık olmadığım için ara ara bana gülümsüyor olmasına hala tuhaf tuhaf bakıyordum.

"Bana bakarak yemeğini yiyemezsin yalnız." Dediğinde ben de hafifçe gülümseyip önüme döndüm.

Yakalanmanın verdiği utanç hissinin ,yüzüme yansımamasına umarak hızlıca yemeğe gömüldüm.

Anın tadını çıkarıp,  güzelce yemeğimi yiyordum ki, Nathan yanımıza geldi.

" sikeyim." Diye ağzımın içine mırıldansam da sesimi çıkarmadan yemeğimi yemeye devam ettim.

Tam karşımıza geçip oturup büyükçe gülümsedi.
Çenesini çok fazla kapalı tutamıyordu sanırım ki konuşmaya başladı.

" Pars beni ne kadar çok sevdiğini bilmesem,benden kaçtığını düşünürdüm." Dedi yine o suratından eksik etmediği gülümseme ile.

" Nathan ne diyorsun sabah sabah gerçekten gergin bir gün geçirmek istemiyorum." Dedi  Pars Nathan ın suratına bile bakmadan.

Bu durum istemsizce hoşuma gitmişti.

"Ben de istemiyorum . Koruma ile mükemmel bir gün hayal ediyorum çünkü." Deyip bakışlarını bana çevirdiğinde olduğum yerde gergince bekledim.

Bir süre garip bir sessizlik olunca cevap vermem gerektiğini düşünüp

" sadece işimi yapıyorum." Diyerek geçiştirdim.

Bu söylediğim çok komikmiş gibi Nathan büyük bir kahkaha attınca , tuhaf bir şekilde suratına baktım.

Bakışlarımı fark etmiş olacak ki

"Çok pardon bir an komik geldi sadece." Diyerek kendini bomboş bir şekilde açıkladı.

Pars hiç bir şey demeden sofradan kalktığında bende  ayaklandım.

Peşinden giderken

" nereye gidiyoruz başlıyor mu ders ?" Diyerek Nathan'da bizim peşimizden geldi. Ben de nereye gittiğimizi bilmediğim için bir şey söylemedim.

Pars odasına doğru çıktığın da bu Sefer merdiven de ona seslenen ben olmuştum.

" Pars. " Dediğimde hızlıca bana dönüp baktı.

" Efendim." Dedi dümdüz bir sesle.

" derse başlayacaksak ben de üstümü değiştireyim. " Dedim.

" tamam bir saat sonra buluşuruz aşağıda." Deyip yürümeye devam etti.

Nathan ise tam yanımdan geçerken

" görüşürüz birazdan." Diyerek Pars 'ın peşinden ilerledi.

İkisini baş başa bırakmak istemesem de , yapacak bir şeyim yoktu. Geri dönüp odama doğru ilerledim.

Odam da hazırlanıp beklerken telefonu tekrar elime alıp

Nihan'dan gelen mesajın üstüne tıkladım.

NİHAN: Kaçta?

Yazan mesajla gülümsedim. Yerini bilmesi iyiydi.

BEN: akşama doğru seni alırım. Yazıp gönderdim.

Aklım hala odada baş başa kalan ikilideydi.

Mesaj atsam mı acaba diye düşünürken bahane bulmaya çalışıyordum. Daha yarım saat bile olmamıştı ama ben yerim de duramıyordum.

Ne olacaksa olsun deyip isminin üstüne tıkladım.

BEN: Ben hazırım.

Yazan mesajı gönderdiğim de yazdığım mesajın aptallığına kendim bile güldüm.

KORUMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin