9

3.1K 154 35
                                    

Korktuğum başıma gelmemiş ve beni aramamışlardı. Erken gittiğim için acaba birilerini eve çağırsam mı diye düşünsem de sonra kimseyle uğraşmak istemediğime karar verip  vazgeçmiştim.

Sabah işe her zaman ki gibi geldiğimde özbey evdeydi.  İyi en azından veletle tek başıma kahvaltı yapmayacağım diye düşündüm.

" oooo yüzbaşım günaydın." Dedi büyük bir neşeyle  . Bu adamın her zaman olan bu yüksek enerjisi sinir bozucuydu.

Zor yürüyorsun amına koyayım bu ne hal demek istesem de

" günaydın." Demekle kalmıştım tabi ki.

" iyisiniz değil mi yüzbaşım. Bir şeye ihtiyacınız varsa söylemeniz yeterli."

" olursa söylerim. "

" biz başlayalım Pars birazdan gelir." Diyerek yine beni sofraya otutturmuştu.

Pars denilen velet haklıydı. Her gün bu sofraya bu ailenin bir üyesi gibi oturmak zorunda mı kalacaktım.

" böyle her gün sizinle yemem doğru mu. Sonuçta sadece bir çalışanım." Dedim düşüncelerimi az buçuk dile getirererek.

" yüzbaşım lütfen rahatsız hissetmeyin. Hem oğlumla birbirnizle daha kolay alışmak için bir vesile gibi düşünün."

" yine de sadece sabah kahvaltısıyla sınırlı kalsın. Akşam yemekleriniz de aile düzeninizi bozmak istemiyorum."

" siz nasıl isterseniz yüzbaşım." Dediğinde kahvaltı yapmaya devam etmiştim

O sırada velet aşağıya gelmişti. Yine sinirli tavırlarıyla sandalyesini çekip oturdu.

" iyi misin oğlum?" Dedi babası gülümseyerek

Ulan ne soruyorsun, mal mal trip yapıyor işte diye düşünsem de izlemekle yetindim.

" değilim baba sebebini de sen çok iyi biliyorsun." Dediğinde

Suratına yapıştırmamak için kendimi zor tutuyordum resmen.

" canım oğlum hepsi senin iyiliğin için."

" senin yüzünden dün gece evden çıkamadım. Bütün arkadaşlarım birlikteydi."

" çıksaydın oğlum. Ben sana arkadaşlarınla buluşma mı diyorum ."

" baba ben nasıl götüreceğim bu hanzoyu arkadaşlarımın yanına. Beni hiç düşünmüyorsun. " Dediğinde

Babası birden

" Pars doğru konuş." Diye atılmıştı.

" kusura bakmayın yüzbaşım. Bazen biraz ne dediğini bilmiyor benim canım oğlum."

Önemli değil der gibi kafamı sallayıp yemek yemeye devam ettim.

Oğlanın bu çaresiz halleri , sadece komikti.

Dediği sikik kelimeleri salladığım yoktu.

" Of kafayı yiyeceğim ya vallahi bak. Bu adamla bir yere gideceğime evde çürürüm daha iyi."

" sen bilirsin oğlum."

" Of." Diyerek yine sofradan bir hışımla kalktı.

Özbey bana dönerek

" oğlumun lütfen tekrar kusura bakma alışacak. "

" önemli değil. Alışmazsa da kendi bilir." Dedim.

Özbey ise büyük bir sırıtışla gülümseyip çayını yudumladı.

Bu adamın aklından geçenleri bir türlü anlamıyordum.

KORUMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin