Can Gox- İçimde Ölen Biri
⚜
3.Bölüm: "Lezm."
Zihnim hava kaçıran bir balon gibiydi. Gördüklerime inanmıyor, duyduklarımı duymamış gibi yapıyordum. Usul usul sönüyordum. Tüm bu yaşananların gerçek olma ihtimalini ne aklım ne de kalbim kaldırabiliyordu. Yabancı adama sürekli aynı soruları sormamın bir sebebi de buydu.
Anlamayan gözlerle ona bakmaya devam ettiğimde bedenimi havaya kaldırıp seri adımlarla ilerideki büyük gövdeli, bir tarafında dalları aşağıya sarkan ağacın altına girdik. Sırtımı ağacın sert, kabuklu gövdesine yaslayıp karşımda dikildiğinde dudaklarım korkuyla aralandı. Neden bu kadar dibime girmişti? Kimden saklanıyorduk biz?
Karanlığın altında siyaha dönen tomruk gözlerini gözlerime dikip işaret parmağını dudağının üzerine koydu. Konuşmadan sus diyordu. Geceye karışan ayak sesleri, sessizliğin içine rahatsız edici bir melodi gibi yayıldı. Titreyen bakışlarımı onun gözlerinden çekemiyordum. Onun yanındayken bedenimi esir alan korkunun ise gerçek bir korku olmadığını yeni anlıyordum.
"Bunlar kim?"
Titreyen sesimle fısıldadığımda dudaklarımın arasından dökülen ılık nefes yüzüne çarptı. Kaşlarını çatıp başını eğdi. Burnundan verdiği yakıcı nefes boynuma çarptığında ürperdim. Adam nefesiyle bile öfke saçıyordu. Dudakları kulağımın hizasına geldiğinde dişleri arasından tısladı. "Kes sesini."
Biraz geriye çekilip elini beline götürdüğünde, ne yaptığını gecenin karanlığına ışık saçan gümüş renkli silahı görene kadar anlayamadım. Korkuyla çığlık atacağım zaman elini dudaklarıma bastırdı. Hızla aldığım nefesler avcuna çarpıp yüzüme yakıcı bir sıcaklık olarak geri dönüyordu.
Parmakları arasındaki silahın soğuk yüzeyi yanağıma değiyordu ve bu beni gerçekten ürkütüyordu. İrice açılmış yosun yeşili gözlerimle ona bakarken başımı iki yana sallayıp duruyordum. Ben başımı salladıkça silah yüzüme sürtüyordu. Boşta kalan elini ceketinin cebine atıp cep telefonunu çıkardı. Telefonun ışığı yüzüne çarparken ne yaptığını göremiyordum ama birkaç saniye sonra telefonu kapatıp geri cebine koydu.
"Abi, burada kimse yok?"
Yakından gelen sesle dikkatim dağılırken onun arkasında, az ilerde toplanmış adamları gördüm. Altına gizlendiğimiz ağaç o kadar büyüktü ki bizi görmeleri imkânsızdı. Dallarının bir kısmının ters olması gövdeyi gizliyordu.
Başka bir adamın sesi duyuldu. "Gördüm, iki kişiydiler abi, söylediğiniz mezarların önündeydiler."
Ortada küçücük kalmış bir adam korkuyla etrafını saran ızbandut kılıklı heriflere bakıyordu. En köşede, ellerini arkasında bağlamış, seri katile benzeyen adam gözlerini kırpmadan ortadakine kilitlenmişti. "Tiplerini anlat bakayım."
Adam o kadar titriyordu ki her an bayılacak gibi duruyordu. Ellerini önünde birleştirmiş karşısındaki adamdan merhamet dileniyor gibiydi. "Vallahi abi, biri çok uzun bir adamdı takım elbiseliydi. Diğeri yanında küçücük kalmıştı. Sanırım," Nefesi ancak buraya kadar konuşmasına izin vermişti.
Izbandut kılıklılardan biri elindeki silahla adamı dürttü. Adam hırıltılı nefesler alarak konuşmaya çalıştı. "Sanırım diğeri kadındı. Mezarın başına geldiklerinde kadın," Titreyen ellerimle karşımda dikilen yabancı adamın kollarına dokundum. Tutunmasam düşecektim ve düşersem yerimizi belli edecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANLI SARMAŞIK
Teen FictionKANLI SARMAŞIK Gönül sızısı olan babalar; bir daha derdin dermanı olmazmış. Ne yaparlarsa yapsınlar, çocukların yüreği hep sızlar, hep kanarmış. WATTPAD'DE "KANLI SARMAŞIK" İSİMLİ İLK VE TEK HİKAYEDİR.