5. Bölüm: "Kimsesiz."

288K 10.5K 3.1K
                                    

Cem Adrian- Nereye Gidiyorsun

TNK- Söyle Ruhum

İçinde kelebekler uçuşan birisine ithaf edilmiştir🦋.

İçinde kelebekler uçuşan birisine ithaf edilmiştir🦋

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

5. Bölüm: "Kimsesiz."

Kim bu?" incecik, hayat kokan sesine sıçrayan hayal kırıklığını iliklerime kadar hissettim. Anında değişen surat ifadesi yaşına göre oldukça sertti. Çağrı'nın ayak sesleri arkamdan gelirken henüz oturduğum yerden kalkabilmiş değildim.

"Kim bu, baba?" Bağrışı kulaklarıma dolduğunda hayretle ona baktım. Bu öfke neyeydi ya da kimeydi?

"Ses tonuna dikkat et, Uraz." Çağrı'nın sert sesi bütün hole bir leke gibi sıçradığında, ellerimi dizlerime koyup ayağa kalktım. Uraz'ın kül rengi gözleri yaşlarla dolarken Çağrı, "İnci bundan sonra seninle ilgilenecek," dedi. Uraz, ellerini yumruk yapıp merdivenleri çıkmaya yeltendiğinde, Çağrı'nın bariton sesi hepimizi ürkütürken, Uraz'ın adımlarını bir makas gibi kesip attı.

"Konuşmamız bitmedi."

Başını babasına çevirmeden önce gözünden akan bir damla yaşı yumruk yaptığı eliyle sildi. Başını çevirip ona baktığında yüzündeki ifade içimi paramparça etti. Bu yaralı, küçük adam yanında kimseyi istemiyordu. Mahzun bakan gözlerini öpüp ona sarılmak istedim.

"Eski olayları yaşamak istemiyorum. Ona iyi davranacaksın." Uraz burukça gülümsedi. Çıktığı birkaç merdiveni de inip babasının karşısına dikildiğinde dudaklarımı kemirerek onları izliyordum. Kapıyı açan hanımefendi gözyaşlarını ellerinin tersiyle siliyordu.

"Peki sen?" Deyip hızla dudaklarını birbirine bastırdı. Söylemek istediklerini kendine saklamayı seçmiş olmalıydı. Etrafta gezdirdiği gözlerini bizim üzerimize dokunduramıyordu. Çocuksu sesine yansıyan keder, kor gibi yüreğimi yakarken titreyen dudaklarıyla, "Odama gidebilir miyim?" diye sordu. Çağrı'nın yüzünde hiçbir mimik oynamazken başını ters tarafa çevirdi. "Git."

Uraz koşarak merdivenleri çıkarken yanımdaki kadın da arkasından gitti. Ben olduğum yerde kalakalırken, Çağrı bir elini beline atıp diğer eliyle sakallarını sıvazladı. Camın önüne geçtiğinde ne yapacağımı bilemeyerek birkaç saniye ona baktım. Ellerimi birbirine kenetleyip bastırdığım dudaklarımı araladım.

"O yaralı bir çocuk ve gördüğüm kadarıyla tutunduğu tek dal sensin. Ona biraz daha..." Konuşmamı hızla arkasını dönerek kesti. "Sen ne biliyorsun da konuşuyorsun? Tek işin onunla ilgilenmek, bana akıl vermek değil."

Tomruk rengi gözleri alev alırken yutkunmaya çalıştım. Bu adama iyilik yaramıyordu. O, minik adama dokunmadığı sürece cehenneminde tek başına yanabilirdi. İç sesimi derinlerime gömüp önümde birleştirdiğim ellerimi çözdüm. Birkaç adım ilerledikten sonra tam karşısında durdum.

KANLI SARMAŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin