13. Bölüm: "Sözler ve Gözler."

226K 9.3K 1.2K
                                    

Bölüme geçmeden ⭐'ımıza basmayı unutmayın!

Satır arası yorumlarımızı yapalım, oralarda buluşalım...

13.Bölüm:  "Sözler ve Gözler."

Vücuduma vuran kavurucu bir sıcaklık vardı. Yaz sıcağında tenime vuran güneş gibi içimi ısıtan bu sıcaklığa bedenimi biraz daha yasladım. Arkamı dönüp başımı sıcaklığın kaynağına gömdüğümde genzime dolan taze ve sıcak kokuyla uyku bedenimden yavaş yavaş çekilmeye başladı.

Boğazımdaki kuruluk hissinin geçmesi için birkaç defa yutkundum ve göz kapaklarımı araladım. Gözlerimin önüne düşen kavruk tenle gözlerimi birkaç defa kapatıp açtım. Çağrı'nın kolları arasında olduğum gerçeği yüzüme bir tokat gibi çarparken yüzüme gelen saçları kulağımın arkasına sıkıştırdım.

Bir kolu tişörtümün açık bıraktığı belime sıkıca sarılıyken diğeri sırtımdaydı. Bunu fark etmemle avcunun altındaki karnımın garip bir hisle kasıldığını hissettim. Başım sıcak göğsüne yaslıydı ve saçlarım çıplak vücuduna dağılmıştı. Başımı pürüzsüz teninde kaydırarak yüzüne baktığımda saçlarım arasında gezinen ılık nefesi alnıma çarptı.

Bir erkeğe göre uzun sayılan kirpiklerinin gölgesi göz çukuruna düşüyor, tomruk rengi gözlerini gizliyordu. Henüz dün tıraş olmasına rağmen hafiften çıkan sakalları yüzüne bambaşka bir hava katıyordu. Çıkık elmacık kemiklerine tezat düşen çökük yanaklara sahipti. Bir an alnına düşen, yumuşak olduğuna emin olduğum koyu kahve saçlarına dokunma hissiyle dolup taştım. Derin bir uykuda olduğu belliydi ama ben onu uyandırmadan kolları arasından nasıl kurtulacaktım?

Kaşları uyurken bile çatıktı fakat yüzü hiç olmadığı kadar yumuşak duruyordu. Dün gece Ata'nın söyledikleri zihnimin en ücra köşesinden çıktı. "Abim sırf bizi kurtarmak için kendinden vazgeçti," demişti. Bu ne demekti?

Çağrı sırf ailesi için neleri göze almıştı? O tomruk rengi gözler nelere şahit olmuştu? Sorduğum soruların cevabı kollarının arasında olduğum adamdaydı. Ama ne ben ona yaşamını soracaktım ne de o bana yaşadıklarını anlatacaktı. Ben zamanı gelince tıpkı bir yabancı gibi bu evden çekip gidecektim.

Belki de bir daha onu göremeyecektim. Babama verdiği sözü tutacaktı ve benimle olan bütün ilişkisi bitecekti. Başım göğsüne yaslıyken, kalbinin belli bir ritimle kaburgalarına vuruşunu hissederken, aldığı her nefeste başımda göğsüyle birlikte inip kalkarken bunları düşünmek kalbimi acıttı.

Karnına yasladığım elimi yavaşça çekip belimin üzerindeki eline dokunduğumda göğsümden karnıma doğru koca bir kor düştü. O kor sönmeden bütün uzuvlarımı yakmaya yemin etmiş gibiydi. Onu uyandırmaktan korkarak kolları arasından çıkıp yatağın diğer ucunda oturdum. Dönüp arkamda kalan bedenine birkaç saniye bakakaldım. Az önce o koca göğsünde, geniş kolları arasında yatıyordum.

Bedenimin ürperdiğini hissettim. Tekrardan sıcaklığına sokulmak çok cazip geliyordu şu an. Günahlar da cazip gelirdi. Yanmayı göze alır, tanrının yasaklarını görmezdi insanlar.

Çağrı Soykan'ın cehennem sıcağı kolları da benim için yasaktı. Sadece kolları değil; gözleri, gülüşü, kısacası her şeyiyle bana yasaktı bu adam. Ayaklarımı zemine bastırıp kollarımı dizlerime yasladım, ellerim saçlarımın arasına karıştığında Uraz'ın yokluğunu henüz kavrayabilmiştim.

Minik adamım kollarımın arasında uyuyordu en son. Şimdi neredeydi? Oturduğum yerden kalkacakken Çağrı'nın hareketlenmesiyle kalbim ağzımda atmaya başladı. Olduğum yerde hareket edemezken bakışlarım üzerindeydi. Belimi sıkıca saran kolu yastığın altına girdi ve yüzüstü döndü. Bu hareketiyle etli dudakları hafifçe öne doğru kavislenmişti. Çıplak sırtındaki kaslar gerilirken birkaç iz dikkatimi çekse de her an uyanacakmış gibi hissettiğim için oturduğum yerden kalktım.

KANLI SARMAŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin