18. Bölüm: "Can Çekişen Ezgiler."

195K 8.5K 655
                                    

Çağan Şengül- 22

Çağan Şengül- Küçüğüm

Sia- Courage To Change

18. Bölüm: "Can Çekişen Ezgiler."

İnsan, yaşadığı yerdeki insanlara görünmez ince tellerle bağlanırmış; ayrılık vaktinde bu bağlar gerilmeye, kopan keman telleri gibi acı sesler çıkarmaya başlar, her birinin gönlümüzden kopup ayrılması, bir ayrı sızı uyandırırmış.

Reşat Nuri Güntekin. 

Ama benim tellerim kopmamıştı sadece; kemanım parçalanmıştı.

Ve ben bir daha eskisi gibi neşeli şarkılar çalamayacaktım.

Şarkılar değil, ağıtlar dökülecekti her dudaklarımı araladığımda. Yitip gidenin ardında kalanın, can çekişe çekişe söylediği ezgiler...

Onun gözlerinin içine bakarak kaç dakikadır bu şekilde kaldığım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Zaman kavramımı onun gözlerinin içinde yitireli çok olmuştu.

Boşluk. Sadece koca bir boşluğa sahiptim.

Dudaklarımın arasından cılız bir nefes çıkarken gözlerimi kapattım. Sadece birkaç saniye sonunda kan çanağına döndüğüne emin olduğum gözlerimi araladım. Sessizliğini fırsat bilerek söylediğinin ne demek olduğunu soracağım sırada oturduğu yerden kalktı.

"Belgeleri inceleyelim," derken koltuğun omzuna astığı ceketini aldı. Acı dökülmüş gibi yanan gözlerimi ovuşturdum. Ellerimi hafifçe dizlerime vurarak kalktım ve sehpanın üzerindeki tepsiyi aldım.

Çağrı salondan çıkacağı sırada son basamakta durarak arkasını döndü. Elimdeki tepsiye baktıktan sonra ceketini sol omzuna attı.

"Onu bana ver," dediğinde şaşkınlıkla ona baktım. Çıktığı iki basamağı indi ve tam karşımda durdu. Sıkıca tuttuğum tepsiyi kendine çektiğinde tepsiyle birlikte bende ona doğru çekildim. "Bırakmayacak mısın?" dediğinde parmak uçlarına değen ellerimi hızla kendime çektim.

"Bıraktım," diyerek ondan birkaç adım uzaklaştım. Çağrı salondan çıkarken birkaç saniye arkasından bakakaldım. Şaşkınlığı bir kenara atıp sehpanın üzerindeki çaydanlığı aldım ve peşine takıldım. O tepsiyi tezgâha koyarken mutfağa girdim. Tül perdenin kapattığı uzun camın önünden geçip çaydanlığı ocağa koydum.

Çağrı ellerini tezgâha yasladı ve başını çevirerek bana baktı. Olduğum yerde kıpırdandığımda, "İstersen belgelere yarın sabah bakalım," dedi. O da yorgun gözüküyordu ama bunu umursamak istemedim. Artık avuçlarım arasında somut bir şeyler tutmak istiyordum. Öfkemi körükleyecek bir şeylere ihtiyacım vardı.

"Hayır, şimdi bakmak istiyorum," dediğimde başını salladı ve ellerini tezgâhın üzerinden çekti. Arkasını bana döndüğünde geniş sırtıyla bakıştım kısa bir süre. Beline tezat düşen geniş omuzları beyaz gömleğin dikişlerini zorluyordu. Sırt kaslarını buradan bile rahatlıkla görebiliyordum.

Kravatını boynundan çıkartıp gömleğinin birkaç düğmesini açtı. Hareket etmediğimi fark edince duraksadı ve başını çevirerek ardına baktı. Ellerimi önümde birleştirip parmaklarımı birbirine doladım.

Spot ışığının altında parlayan bir mücevher gibiydi. Gömleğinin açık olan yakasından hafiften göğsü gözüküyordu. Aniden susuz kaldığımı hissettim. Tam da şu an koca bir bardak soğuk suya ihtiyacım vardı.

KANLI SARMAŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin