Sizi seviyorum oy ve yorum atmayı unutmayınnnBaşlama tarihi: 04.12.2023
Instagram: semolinaymis
***
Ne zaman biter nasıl biter bilmiyorum, tek bildiğim şey içimde bir şeylerin kanaması. Oluk oluk kanlar her gün içime akıyor, her defasında kendi kendime nefretimi kusuyordum. Ama her yalanın bir sonu vardı, her gerçeğin de bir acısı. Bazen insanlar bazı şeylere mecbur bırakılır yada mecbur kalırdı. Suçlu olan kendisi yada başkaları mıydı bilinmez ama bu suçu kendisinin kabul etmesinin gerektiğini bilirlerdi, bilmeliydeler.
Bazen insanları çok iyi tanıdığımızı sanar, sonra ise içlerindeki canavarları görünce de onları suçlardık. Ama kimse kendi içindeki canavarın suçunu yüklenmezdi. Sahi aslında hepimiz korkaktık değil mi? Cesur gibi görünen korkaklar.
Kafamdaki dolu düşünceler beni her geçen gün daha da bitiriyordu, toparlanmaya çalışıp tekrardan yerin dibini boyluyordum. Artık işimi,ailemi bile kaybetme noktasına gelmiştim değil mi? Peki bunları kaybetmekten neden korkmuyordum. Cesur gibi gözüken bir korkak mı? Yoksa cidden korkusuz bir kadın mıydım? Neydim ben? Kimdim?
Omuzlarıma yumuşak dokunuşlarla ovan Selin'e kafamı kaldırarak baktığımda gülümsemeden edemedim, yumuşak elleri ile ağrımı azaltmaya çalışsa da işe yaramıyordu. Bugün gerçekten de yorucu geçmişti. Yinede işimi severek yapmanın memnuniyeti taşıyordum. Selin'in eline elim ile durduktan sonra elleri omuzlarımdan düştü, bugünlük bu kadar yeterdi.
"Sen çıkabilirsin Selin teşekkür ederim," Selin başını hafifçe salladı. "Yarın Ankara'ya gidiyorum ailemin yanına kliniği açmayalım," yeşil gözleri bir süre benim cümlelerimi hesapladı sanki, öylesine boş gözlerle bakmaya başladı ki kaşlarımı çatmadan edemedim. "Selin?" Seslenişim ile kendini toparlayıp başını salladı. Hızlı adımlarla kapıdan çıktığında beni tamamen yanlız bırakmıştı.
Selin veteriner kliniğimde bana yardımcı oluyordu, fakat bir süredir davranışlarındaki tuhaflık göze batacak derecede artmıştı. İyi olmadığı kesindi fakat nedenini bilemiyordum. Fakat öğrenmesi okadar da zor değildi, ama şuan da onun sorunları ile uğraşacak kadar vaktim yoktu, en kısa zamanda telafi etmek üzere kenara ayırabilirdim bu konuyu. Masamdaki telefonuma ulaştığımda hızlıca açtım, saat çoktan yediyi göstermişti. Soğuk bir gece olacağı dışarıdaki gök gürültülü sesten belliydi. Telefon rehberime girdiğimde annemin numarasını bulup aradım. Telefon kulağım ile buluştuğunda çoktan annem telefonu açmış sesi kulaklarıma doluşmuştu.
"Alo? Kızım?" Annemin naif sesi ile gülümsedim. Zaten beni tek gerçek gülümseten şey annem değil miydi?
Direkt konuya girdim. Bir şeyi uzatmayı pek sevmezdim. "Anne yarın sabah uçağım var, geliyorum," boğazıma oturan yumru ile yutkundum. Ne kadar olmuştu onları görmeyeli? Kaç yıl? Sanırım anneme de aynısı olmuştu çünkü nefes bile almadığını hissedebiliyordum.
Lise bittiğinde evi terketmiştim. Üniversite okuyacağım ben demiştim. Paşalar gibi de okumuştum buna rağmen para da göndermişlerdi. En azından annem babamdan ayırdıklarını göndermişti. Ama babam beni hiç affetmemişti. Çünkü ben onun istediği gibi bir kız çocuğu olamamıştım. Disiplinli bir kız çocuğu yetiştiren babam benden sevgisini mahrum edince böyle olmuştu. Babam benim veteriner olmamı da istemezdi "Polis olucaksın,asker olucaksın, bir oğlum olsaydı benim gibi asker olurdu oğlum yok ama sen beni gururlandırıp asker olucaksın" der dururdu.
Bu yüzden gitmiştim zaten o evden. Gitmiştim ama onları silmemiştim. Fakat babam beni silmişti. "Senin gibi evlat olmaz olsun, hakkımı helal etmiyorum sana," dediğini hala hatırlıyordum. O gün o sözlere karşı çok ağlamıştım ama bütün yaralarımı kanatmamak için sıkmıştım kendimi. Geliştirmiştim. Babamın bana öğrettiği gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhlardaki İzler
General FictionBen Seren Deniz. Bu kadarım, bana verilen isimden ibaretim. Ne annemin koymak istediği ismin anlamı gibi ışık saçan biriydim ne de bir zamanlar sevdiğim adamın dediği gibi gecenin ay ışığıydım. Ben sadece Serendim. Merdan Deniz'in, sırf annem istedi...