8. Kıyamet

5.2K 322 50
                                    

***

Uçaktan indiğim an yüzüme sert bir rüzgar çarptı saatler gece 02:13'ü gösteriyordu. Biz şuan Londra'ya ayak basmıştık. Çok az kalmıştı, Naz ile yıllar sonra karşılaşmamıza çok az kalmıştı. Belki altıncı yaş doğum günümde Naz yoktu ama yirmi beşinci yaş doğum günümde Naz olabilirdi. İnanıyordum Naz'ın bir yerlerde kalbi atıyordu. Fakat buna rağmen içimde kötü bir his vardı. Sanki ona hızlıca ulaşmam gerektiğini söyleyen bir his. Bilmiyorum, tek bildiğim Naz'ı gerçekten özlediğimdi. Değişmiş miydi?  Benim gibi gamzeleri var mıydı? Ama o her zaman daha çok gülerdi, o yüzden daha çok belli olurdu onunkiler. Hala ben düştüğümde benimle birlikte düşen ve ağlayan Naz var mıydı? Hala var mısın Naz? Benimle misin? Hep benimle miydin Naz?

"Naz... Onu seviyor olmalısın," yanımdaki Selin'e döndüğümde gülümsedim.

"Naz benim hiç sahip olamadığım kız kardeşimdi. Öz değildi ama kardeşimdi. Hala öyle Naz ve ben bir bütündük. Onu öldü sandığımda sanki yarım kalmıştım." Sesim biraz durgun çıkmıştı yada bana öyle gelmişti bilmiyorum. Selin sustu, bakışlarına bir hüzün çöktü. Sanırım bana bozulmuştu.

"Hiç bir zaman kız kardeşe sahip olamadım Selin, ama artık biliyorum ki sen varsın." Fısıldamamı duyduğuna bile şüpheliydim fakat onun yüzünde oluşan sıcak gülümseme ile duyduğu kanaatindeydim.

"Yarını bekleyelim," diyen Akın'a döndüğümde kaşları oldukça çatıktı. Bir şeye sinirli gibiydi Akın. Yüz hatları gerilmişti. Bakışlarımı ondan çektiğimde etraftaki insanlarda dolaştırdım. Uçaklardan inmeye başlamışlardı. Pist birer birer örgüttekiler ile dolduğunda gülümsedim. Onlara güveniyor muydum bilinmez ama onlar sayesinde Naz'a kavuşacağım kesindi. Kendimi birden bire Akın'ın önünde bulduğumda onun bakışları ise hemen benim arkamdaydı. Donuk bir şekilde arkamda bir yere odaklanmıştı.

"Akın," dedim sakin bir ses tonuyla. Onun bakışları bir kaç saniyenin ardından bana döndüğünde yüz hatlarının gevşediğini farketmiştim. Ona kırgındım, tabiki oda bana ama şuan kişisel konularımızı bir yana bırakıp bir amaç için ortak olabilirdik.

"Naz , onun kurtulması için neden yardım ediyorsun bana?" Bakışlarım yüzünde gezindi sonrasında ise gözlerinde sabitlendi. Gözleri okadar boş bakıyordu ki bir anlığına gözlerinde kaybolduğumu hissettim. Kafası çok dolu olmalıydı. Ne dediğimi bile anladığından şüpheliyim.

"Naz örgüte katılacak." Bakışlarına bu sefer bir anlam yüklendi ama anlayamadım. Kaşlarım şüpheyle havalandı.

"Sebep?" Tek kaşım havalandı. "O yapamaz. Çok narindir o, incinmesini istemiyorum." Maviliklerimi bir kaç kez kırptım.

"Onu gördüğünde nasıl bir Naz ile karşılaşacağını bilmiyorsun." Uyarıcı ses tonundaki o istemsiz oluşan garipliğini farketmiştim.

"Sen biliyor musun?" Şüpheyle sorduğum soruda sanki oda şüphe arıyor gibiydi. ikimizin de cümlelerin altında çok şey yatıyordu.

"Hayır," dedi sert bir ses tonuyla.

"Emin misin?" İnatlaşıyordum onunla.

"Evet."

"Niye yarını bekliyoruz?" Derin bir nefes verdim. "İçimde kötü bir his var başı dertte eminim," gözlerimi biraz kıstım. "Ben hislerim konusunda yanılmam."

"Ne hissettiğin sikimde değil Seren. Yarın gideceğiz aksi birşey düşünme gibi şansın yok biliyorsun." Eli ile yüzünü sıvazladığında bileğindeki dövmesini görmüştüm. X dövmesi. Fakat üç tane x vardı. Ve ben bunu şuan farkediyordum. Üç tane yan yana x, anlamı neydi?

Ruhlardaki İzler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin