10. Ya intikam, Ya ölüm

5.1K 329 78
                                    


Güzel oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin güzellerim, hepinizi öptüm.

Instagram: semolinaymis
Tiktok: semoolina

***

02:02

Parmaklarım zar zor bir şekilde ritim tutmaya devam etti, uyumamam gerekiyordu. Bu yüzden parmaklarım ile kendi kendime ritim tutarak bilincimi ayakta tutmaya çalışıyorum. Aksi şekilde sonum ancak ölüme çıkardı. Ve bu şuanlık benim için çok uzakta olan birşeydi. Artık istesem de konuşamıyordum. Bugün ikinci dozumu almamıştım. Ve eğer uyursam ölücektim. Bunu biliyordum. Günde iki doz alınmazsa saatlar içerisinde ölüyorsun. Ve bugün bilerek mi yapıldı bilinmez ama ikinci doz verilmemişti. Ölmemi bekliyorlardı, bense ölmemek için direniş gösteriyordum. Yaklaşık yarım saat önce ardeni aramış ona beni kurtarması için ağlamıştım. İstemeyerek olsada bu kendimi yetersiz hissetmeme yetmişti. Birine muhtaç olmak, cidden berbattı.

Fakat hiç birşey düşündüğüm gibi olmadı. Önce oda sert bir çarpma sesiyle açıldı, ardından eski parkelerde tok ayakkabı sesleri çıkmaya başladı. Sonrasında ise kapı kapanma sesi duyulddu odada. Kafamı istesem de o tarafa çeviremiyordum. Bakışlarım parmaklarımda takılı kalmıştı, sanki vücudum felç geçirmişti. Ritim tutan parmaklarım dışında hiç bir kısmımı hareket ettiremiyordum. Gerçek şudur ki parmaklarımı da durduramıyordum. Kahretsin ki bir kaç dakika içinde ölmek üzereydim!

Bana doğru yaklaşan adım seslerini işittim, ardından yere eğildiğini. Hemen önümde yere eğildiğinden olmalı ki sarı saçlarının uç tutamları uçuşurken gözume takılmıştı. Oda bu sefer karanlık değildi fakat aydınlık da değildi loş bir ışık vardı. Elini nabzıma doğru götürdüğünde gözüme bir yüzük takıldı. Daha doğrusu iki. Aynı parmağa takılmış tektaş ve alyans. Evli miydi? Dahası kimdi?

Bir kaç saniyenin ardından yaşadığıma kanaat getirmiş olmalı ki çenemi yumuşak bir şekilde kavrayarak kafamı kaldırdı. Göz göze geldiğimiz anda gözümü bir yerlerden ısıran bir kadın vardı karşımda. Benim gibi mavi gözleri fakat sarı saçları vardı. Beyaz teni ile oldukça çekici olan kadın dudağının üst köşesinde yan yana dizilmiş iki tane beni vardı. Oldukça çekiciydi. Vücudunu yavaşça süzebildiğimce süzdüm. Altına siyah paraşüt pantolon ve siyah bağcıklı bot giymişti. Üstünde ise kapşonlu siyah düz bir hırka vardı. Küçük bir şekilde diğer eli gözüme çarptığında elinde orta boyda siyah karton bir poşet tuttuğunu fark etmiştim.

"Yaşıyorsun," bakışları tavanı buldu. "Şükürler olsun ki yaşıyor." Ardından bakışları beni bulurken yavaşça elini çenemden çekti fakat başım düşmedi. Bıraktığı şekilde kalmıştım. Poşeti tutan eli poşeti bıraktı ardından avucuna hapis ettiği küçük beyaz cam şişeyi çıkardı.

"Panzehir bu," o küçük şişenin kapağını açıp atarken dudaklarıma yavaşça götürdü. Sonunda boğazımdan akan sıvı ile gülümsedi. Bu kadını hatırlıyordum.

Bu kadın ne Bora'nın eski eşiydi. Bir kaç yıl önce öldüğüne dair haberler yayılmıştı halkta. Kadını ise Artemis hakkında araştırma yaparken istemsiz şekilde karşıma çıkmıştı fotoğrafı. Hamileymiş öyle diyorlarmış Melis için. Fakat bebeği ile öldüğü ortaya dökülmüştü daha sonra.

"On üç dakika beklememiz gerekiyor. Farkındayım son dakika yetiştim ama bu kadar oluyor yapıcak birşey yok. Büyük ihtimalle şuanda dediklerimi algılama yetin var fakat konuşamıyor, kımıldayamıyorsun." Gözlerimi bir kaç kez kıprıştırdım, bu evet demekti. Gülümsedi. "Güzel ozaman biraz konuşalım, " sırtını benim gibi duvara verdiğinde yan yana durmuş oluyorduk.

Ruhlardaki İzler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin