30. İki Başlı Yılan

540 56 11
                                    

İyi okumalar!!!
Instagram: semolinaymis
Tiktok: semoolina

***

Ne biçim bir çemberin etrafındaydım bilmiyordum. Ama bu çemberi birilerinin yakmaya çalıştığını görebiliyordum. Bile isteye içindekiler ile yakmak isteyen birileri vardı. Bu kişi Karan'dı. Her ne çeviriyorsa bundan delice zevk aldığını hissedebiliyordum. Güven Dağ ile ortak olup, Yekta'yı kendi etrafına çekmeye çalışmalar ve Artemis'in buraya gelmesini sağlaması. Artemis'in kendisini sevmediğini, öldürmek için can attıklarını bilmesine rağmen asla geri adım atmıyordu. Bu onu cesur yapmıyordu, çocuk yapıyordu. Aptal bir oyun çeviren aptal bir çocuk yapıyordu.

Artemis buraya bu kadar rahat girdiyse ülke de ki karışıklığı halletmiş olmalıydılar. Vladimir ne kadar bana bilgi vermek istese de onlardan uzak durarak asla yaptıkları şeyleri dinlemek istemiyordum. Bu yüzden hiç bir bilgim yoktu.

Ardıç'ın ela gözleri rahatsız olmuşcasına başka yere çevrildi. Ben ise bakışlarımı onlardan çekip Yekta'ya çevirdim. O bana bakmıyordu fakat Rusça bir şekilde konuşmaya başladım. "Onlar kim?"

Yekta'nın dağılan odağı bana çevrildi. Ardından güldü. "Çok yakın dostlarım."

Evet, çok yakınlardı. Bunu en iyi şekilde görmüştüm. Birbirlerini öldürmek için can atan dostlardı onlar.

"O halde ben abimin yanına gideyim," bakışlarım Bora'ların olduğu tarafa değdi. "Sende dostların ile sohbet et." Bakışlarım tekrar Yekta'ya değdi.

"Aksine, abini buraya çağır."

Yekta, yılanın tekiydi. Bilerek yapıyordu, açık aramak için beni kullanıyordu. Artemis'i buraya çekecek, Vladimir'in onlarla konuşmasını sağlayacaktı. Bunu yapınca ne sikim elde edeceğini anlayamıyordum.

"Bir saniye lütfen," işaret parmağımı kaldırıp işaret verdim. Yekta'nın başını sallaması ile onun yanından yavaş adımlara uzaklaştım. Vladimir ile göz göze gelmemiz çok kısa sürmüştü, yanına gelen adamın anlattığı şeyleri dinliyormuş gibi yapıyordu. Bu yüzden bakmıyordu bana ama olan bitenin farkında idi.

Ben masaya geldiğimde yanında ki adamı da çoktan göndermişti. Ona biraz daha yaklaştığımda çevreye bakarak gülümsedim. "Yekta seni çağırıyor," Vladimir'in yüzüne çevirdim bakışlarımı.

Biçimli kaşlarını iyice çatmış, sinirlenmişti. "Kimsenin ayağına gitmem."

Göz kırptım. "Gitmeyeceğiz zaten, okadar çok seninle konuşmak istiyor ki illa ki gelecektir. Senin gitmeni bekleyeceğini zannetmiyorum," ve ekledim. "Yanına Bora ve Ardıç'ı da katacağından şüphen olmasın." Alaylı bir gülüş kaçtı dudaklarımdan.

Derin bir nefes aldı. "En başta Karan'ı, sonrasında ise Yekta'yı sikeceğim." Elini yüzüne çıkardığında yavaşça sıvazladı. "Yekta ne iş? Etkilendi mi sence senden?" Elini çenesinde tutmuş tek kaşı havalanmıştı.

"Hayır," dedim dürüstçe. "Yani en azından amacı ben değilim, sensin."

"Biliyordum," dedi.

Somurttum. "Ve buna rağmen beni onun yanına gönderdin."

"Küçük kardeşim," dedi kolunu omzuma atıp beni kendine çektiğinde. "Bunu yapmaya devam edeceksin çünkü sırf seninle yakın olup benim açığımı öğrenmek için her şeyi yapacak."

Gülerek başını salladım. "Halledeceğiz."

"Şüphen mi vardı? Ne zaman halletmedik ki." Kendi kendine güldü Vladimir. Bende aynı şekilde katıldım ona.

Ruhlardaki İzler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin