4. Savaşın Eşiği

5.7K 379 116
                                    

***

Bacaklarım aynı hızla sallanmaya devam ederken Ardıç'ın masadaki eline uzandım, zira her an ayağa kalkıp şuan elimizin altında olan masayı yıkabilirdi. Bakışları masadaki elimden bana değince gülümsedim. Gülümsemeye çalıştı ama yapamadı, onun yerine yardım et der gibi baktı gözüme.

"O iyi olacak, merak etme bulacağız." sondaki eki bilerek getirmiştim, Ardıç için kardeşini bulucaktım. Elini tutan elim ile elleri biraz yumuşadı, dakikalardır ellerini yumruk yaptığı için kasılmıştı. Masada bizle beraber sadece Bora vardı. Arden son sözü söyleyip gitmişti fakat biz hala bir oda dolusu insan ile onu bekliyorduk. Geri geliceğini biliyorduk. Plan yoktu, fikir yoktu, düşünce yoktu hiç birşey yoktu ve buna rağmen kazanmayı bekliyorduk. Başarı olmadan sonuç olamazdı. Neden olmadan sonuç olamazdı. Bir olmazsak biz olmazdık. Üstümde bir çok bakış hissediyordum. Fakat biri vardı. En arkalardan biri bana bakıyordu. Ardıç'ın arkasında kalan insanların arasında yer alıyordu fakat göremiyordum. Bakışları vardı yüzü yoktu. Bakışlarını hissetmiştim, tanımıştım. Kimsin?

Cam kapının sertçe açılma sesi ilişti kulağıma sonra ise Arden'in sert adım sesleri. Onun her bir adımı ile yer sallandı. Hepimiz bu sefer ona baktık, Bora hariç. Üçüde aşırı gergindi. Tabiki de yerliydi bu davranışları ama düşünmeden hareket etmek istemiyordum. Onların düşüncesiz fikirleri ile hareket etmek istemiyordum. Bu yüzden en azından Arden'in düşünmesi sakin kalması gerekiyordu.

O bize yaklaşınca ellerimi Ardıç ile ayırdım. Kendime çeki düzen verdiğimde oda çoktan yerine geçmişti. Elinde yanlış saymadıysam dört dosya vardı. Masaya koyduğunda Üsten baktığım için bir kaç fotoğraf ve yazıları görmüştüm, bakışlarımı dosyalardan çekip gözlerine kenetledim. Fakat bu sefer gözleri beni bulmadı direkt karşısındaki abisini buldu. Bakışlarımı ondan çektiğimde insanların onun ağzından çıkacak birer kelimeye muhtaç olduğunu farkettim. Masanın en üstündeki dosyaya kısa bir göz atıp onu eline aldığında herkes ona bakıyordu artık.

"Çakır!" Diye bağırdı Arden. Saniyeler içinde kalabalığın arkasından bir adam masamıza yaklaşıp Arden'in ilerisinde ama önünde durdu.

"Bu dosya senin." diyerek hızlıca elindeki dosyayı ona uzattı, ve ardından önüne döndüğü gibi diğer dosyayı eline aldı. Bu sefer bakışları beni buldu. Dosyayı önüme iteklediğinde konuşma gereksiminde bile bulunmamıştı. Dosya benimdi. Dosyayı kendi önüme alıp elimi önüme koydum. Diğer dosyaya geçtiğinde ise duraksadı. Fakat kendinden emin gibi bir ifade vardı. Sanırım dosya önemliydi.

"Selin!" Diye bağırdığında kimse öne çıkmadı yada gelmek için adım atmadı. Arden sinirle gözlerini kapatıp açtı "SELİN!"  diye tekrar bağırdığında Ardıç'ın arkasında kalan yani benim tam karşımdaki kalabalık ikiye ayrıldı ve ortada bir yol oluştu. Aralarından genç bir kız bize doğru yaklaştı fakat ben bu kızı çok iyi tanıyordum. Selin, kliniğimde benimle birlikte çalışan Selin.

Şokla ona bakarken onun kıpkırmızı olduğunu gördüm. Utançtan bana bile bakamıyordu. Anlamayarak Arden'e döndüğümde yüzünde sıradan bir ifade vardı. Selin benimle çalışıyordu ve bunu bilmiyor muydu? İmkansız.

Büyük ihtimalle Selin en başından beri buraya aitti ve beni sadece bilgi almak için kullanan biriydi. Benim hakkımda olan veya olucak herşeyi çoktan gelip söylemişti değil mi? Bazı şeyleri değil ama Selin ile bir çok şeyimi paylaşırdım. Ona güvenmemiştim kimseye güvenemezdim. Fakat gerçekten de gözüme masum gelmişti. O Arden'in önüne geçtiğinde herkesin gözü Arden de idi. Benim ise Selin de. Gözüm ile onu tartıyor cidden omu diye düşünüyordum. Fakat oydu. Kızıl saçları, yeşil gözleri gülümsemese bile belli olan gamzeleri ile o Selindi. Fakat Selin'e bakan sadece ben değildim. Ardıç Selin'e bakıyordu. Öylesine bakmıyordu. Bakışlarında çok şey vardı. Aşk ne bilmiyorum ama Ardıç'ın gözlerinde Selin'e karşı bir aşk gördüğüme eminim.

Ruhlardaki İzler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin