Oy ve yorumları unutmayalımmmm.
Instagram: semolinaymis
***
Bir karanlık vardı. Gün geçtikçe içine çekildiğimiz, nefesimizin her an bitecekmişcesine tıkandığı bir karanlık vardı. Soğuk, ıssız ve yalnız. Sadece bu kadardı. Bazen bir ses, bazen bir görüntü, bazen ise sadece biri. Ama hayır bu ihtiyaç duyduklarımızdan hiç biri yoktu orada. Belki sonumuz, belki tekrardan doğuşumuz olurdu. Hiç birşey hiç bir zaman belli değildi. Belki o karanlık sonumuz olacaktı, belki de yeniden doğuşumuz. Biz bunu asla bilemiyorduk.
Ben ise o karanlığı defalarca kez atlatmıştım. Hep yeniden doğarak bırakmıştım gerimde. Fakat hiç bitmemişti. Ve nedense başka bir doğuşum olacağını düşünmüyordum. Benim için yolun sonu yakın gibiydi. O soğuk, ıssız, yalnızlık dolu karanlığa yakındım. Ölüme fısıldıyordum sanki. Sankisi fazlaydı hatta, ben ölüme fısıldıyordum.
Ben öleceğimi hissediyordum.
Hemde kalbim durmadığı halde.
Omzuma dokunan el ile irkilerek kafamı arkaya doğru çevirdim. Lakin okadar uzundu ki kafamı kaldırmak durumunda kalmıştım. Üstü çıplaktı elinde ise yeni tazeledği viski bardakları vardı, gözleri kızarmış ve biraz da şiş gözüküyordu. O kadar boş bir bakışma geçti ki aramızda ne o ne de ben birşey demeye tenezzül etmedik. Akın heybetli vücudunu yan tarafımda kalan tekli küçük koltuğa bıraktı. Koltuktan iki tane vardı ve birinde ben oturuyordum. Ortamızda ise küçük tahta bir sehpa vardı. Evin içinde ise normal bir ses düzeyinde şarkı çalıyor, olduğumuz yere kadar sesi geliyordu.
Modelin şarkısı idi.
"Bakması ne zormuş ah o güzel yüzüne," diyordu Model.
Gök yüzü gecenin siyahlığı arasında aya mahkum edilmiş gibi gözüküyordu. Kafamı kaldırıp ayı izliyordum ve kendimi sanki orada görüyordum. Biz geceydik, gece kadar uyumlu olandık Akın'la. O gecenin simsiyah haliydi, ben ise onu aydınlatan ışıktım. Aydım.
"Toplamış yine bütün güneşi üstüne."
"Bazen," dedi Akın. "Ayın, yıldızların hatta evrenin içinde hayal edersin kendini. Sadece hayal edersin ve bunun ne kadar olabileceğini düşünürsün," önüme doğru bir sigara uzattığını farkettim, hemen sigarayı parmaklarından alıp parmaklarıma yerleştirdim. "Değil mi?" Gülümsemesi göz kamaştırıcı idi.
"Kamaşıyor gözlerim bebeğim
Öyle gülmek olur mu gözünü seveyim."Başımı salladım. O ise hızla bana yaklaştığında çakmağı yaktı, elini rüzgar gelmemesi adına çakmağa siper ettiğinde bende yavaşça yaklaştım. "Evet," dedim. Çakmak süzülerek sigarama değmeye başladı.
"Cennet dudaklarınmış
Öp de öleyim."Akın'ın gözleri, gözlerimi tavaf etti. "Sen zaten aysın," dedi ve sigaram yanarak dumanı çıktı. Birbirimizden bilerek uzaklaşmadık. Çakmak ise sönmedi. "Sen yıldızsın, evrensin o gök yüzünün içinde saklı herşeysin. Gizemli ve güzel. Evrenin ta kendisi sensin Serenay."
"Aşkmış adı nerden bileyim
Böyle zulüm olur mu gözünü seveyim
Adımı sorsan söyleyemem yemin ederim."Dudaklarım aralandığında birşey diyemedim. Bu güzel lafı ağzımdan çıkan herhangi bir kelime ile mahvetmek istemedim. Onun yerine elimi ensesine attım. Kendime doğru çektiğimde oda çakmağı biraz yana çekmişti. Dudaklarımı dudaklarına örttüğümde aslında buranın bir cennet olduğunun bilincindeydim. Akın'ın dudakları cennetin ta kendisi idi. Akın elini yanağıma yasladığında beni kendine daha çok çekiyordu. Üst dudağımı çekiştiriyordu, hatta canı isterse alt dudağıma da geçiyordu. Nasıl becerdiğini bilmesem de ikisini aynı anda bile yapabiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhlardaki İzler
General FictionBen Seren Deniz. Bu kadarım, bana verilen isimden ibaretim. Ne annemin koymak istediği ismin anlamı gibi ışık saçan biriydim ne de bir zamanlar sevdiğim adamın dediği gibi gecenin ay ışığıydım. Ben sadece Serendim. Merdan Deniz'in, sırf annem istedi...