Bazı gecelerin sonu gelmez sevgili
Güneşin doğduğuna bakma sen.
Ben yine ıssızım ben yine sensiz.Ortaokuldayken yılın en uzun gecesinin 21 Aralık olduğunu öğrenmiştik. Bilimsel olarak kanıtlanmış bir şeydi bu. Bilime kafa tutmak gibi olmasın ama dün gece benim hayatımın en uzun gecesiydi. Hatta bir ara güneş hiç doğmayacak sanmıştım.
Ama doğmuştu.
En karanlık en yalnız geceden sonra bile doğmuştu.
Doğmaya devam edecekti.
Aşıkların göğünde güneş hiç batmaz.Hayat bir şekilde devam ediyordu herkes için. Yarın okullar açılacaktı mesela. Henüz küçücük bir çocukken okula gitmek istemez uyumak isterdim. Şimdi yine okula gitmek istemiyordum ama aradaki fark bu sefer uyanmak istememdi.
Hocamız ile konuştum. Zaruri bir durum olduğunu, sabretmem gerektiğini ve inşAllah günah olmayacağını söyledi.
Yapacak birșey yoktu. Dua etmeye devamdı.
Okuldan önce son kez çarşafımı giyip öğle namazı için camiye doğru adım atmaya başladım. Camiye giderken atılan her adım bir sevap olduğundan minik adımlar atmam gerekiyordu.
Yolun kenarındaki çiçeklere döndüm.
Kırmızı, sarı, beyaz, yeşil ve siyah. Renk renk çiçekler açmış biz farkında bile değilken. Eğer Rabbim görmemizi istemeseydi nereden bilecektik bu renkleri.Ve denizin sesi.
Caminin arka tarafında bulunan Karadeniz. Dalgalar kıyıyı yıkarcasına vuruyor. Ve aynı anda aklıma düşen bir çift acı kahverengi gözler.Onun aşkı ne hallerdeydi kim bilir.
Yine çok düşünüyordum işte.
Saatime baktım, ezanın okunmasına daha yarım saat vardı. Hava bozuk olduğu için yağmura yakalanmamak adına caminin içine girdim. Büyük kapıyı kola kuvvet açtıktan sonra ayakkabılarımı rafa koydum.
Daha ezana çok olduğu için kimse yoktu, yada ben öyle sanıyordum.
Biraz ilerledikten sonra çarşaflı birini gördüm. Kıbleye doğru dönmüş oturuyordu. Acaba...
O olabilir miydi?
Duvara bakıyordu. Duvara.
İnsan neden boş duvara bakardı ki? Aklından neler geçiyordu acaba. Yada ne görüyordu orada bilinmez ama dalmış gitmişti.Yüreğine işleme sırası bendeydi.
-Selamün aleyküm.
Korkucağını azda olsa irkileceğini sanmıştım ama o sanki burada olduğumu bilirmișcesine sakin bir şekilde bana döndü. Evet oydu.
-Aleyküm selam.
Başlayalım bakalım. Şimdi senin aşkını öğrenme zamanı süveyda.
-Nereye daldın öyle dertli dertli. Baksana duvarın derdi kendinden büyük. Sen neden böylesin.
Baktı.
Sayabildiğim kadarı ile 8 saniye gözlerimin içine baktı. Ve sonra varla yok arası bir tebessüm etti. Derin bir nefes aldı ve;
Aşık oldum, dedi.
![](https://img.wattpad.com/cover/348826719-288-k331556.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vaveyla-L
General Fiction"Ey Gönül! Şimdi sorarım sana, hangi Aşk daha büyüktür? Anlatılarak dile düşen mi, anlatılmayıp yürek deşen mi?" "Şems-i Tebrizi"