Uyuyanları uyandırmak için bir uyanık yeter.
∞/2
Gözlerimi açtım. Keşke dedim içimden, keşke medresede açabilseydim. Ama dert etmek yok Rabbim o günleri de nasip eder.
Saat on iki buçuk gibi bir şeydi. Hemen hazırlanıp çıkmam gerekiyor. İnşallah öğlen namazınıda medresede kılarım.
...
15 dakika ardından dolmuştan inmiş ve medreseye giden yokuşu çıkmaya başlamıştım. İşte tıpkı bu yokuş gibiydi yaşadıklarım, zor ama sonu vuslata varan bir yol.
İçimden deli gibi bağırmak geliyordu. EY MÜSLÜMANLAR UYANIN, KENDİNİZE GELİN, DAVANIZA SAHİP ÇIKIN!!! demek istiyordum ama sadece içimden dua etmek ile yetindim. Sonuç olarak yolun ortasında bağıramazdım değil mi?
Dua öyle büyük bir nimet ki bizim için. Yüceler yücesinden istemek o kadar değerli ki. Çünkü senin için ondan başka isteyecek yok. Sana ondan başka verecek de yok. Bu kainat da ne varsa ona ait.
Kullarım Beni Sana soracak olurlar ise Muahakkak ki Ben onlara pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyle ise onlarda benim çağırma cevap versinler ve bana iman etsinler. Umulur ki doğru yolu bulmuş olurlar.
Al-i İmran/38
Ben pek yakınım buyuruyor. O her an bizim ile, mühim olan bizim onunla olmamız. Baktığımız her ne var ise özünde onu görmemiz. Kainatın özü o.
Kör demek gözü görmeyen demek değildir. Ben ne görenler biliyorum, aslında amâlar.
Bakmak ile görmek arasında ki fark ancak bu kadar iyi anlatılabilirdi. Çünkü denildiği gibi göz sadece karşıya bakar. Görmesi gereken yer ise kendine kendinden bile yakın olan yerdir.
Tüm bunları kafamda toplamaya çalışırken yokuşu çıkmış ve medreseye doğru yürümeye başlamıştım, diyecektim ama hayır yolu unutmuş ve tabiri caiz ise far görmüş tavşan gibi yolda bekliyordum.
Ebrarı aramam gereken yerdeydim sanırım. Çantamdan telefonumu çıkartıp numarayı tuşladım. Ve çalıyor.
1 2 3....
-Alo
-Selamünaleyküm Ebrar, şey ben medreseye geliyordum ama yolu karıştırdım.
-Aleykümselam, neredesin şu an belirli bir konumun var mı?
-Burada bir market var ve parkta var.
-Güzel dümdüz gel şimdi tam karşıdayız.
Dediği gibi dümdüz yürümeye başladım. Ama hayır kursu göremiyorum. Eee önündeyiz dedi ama yok.
-Ebrar neredesiniz tam olarak?
-Ben seni görüyorum şu an camdan bak tam karşındayım el sallıyorum.
Bunu demesi ile onu görmem bir oldu. Çok şükür Rabbime yolu bulmuştum. Her anlamda.
Zile bastım ve kapıyı açmalarını bekledim. Onlar bana her kapıyı açmıştı. Kızları görür görmez gözlerim dolmuştu işte. Bir insan sadece bir kere görüşüp konuştuğu kişilere yıllar hatta asırlar boyu görmemiş gibi nasıl özlem duyabilirdi.
İşte bazı ruhlar Gâlu Bela'dan tanır birbirini.
İçeriye adım atıp sarıldım hepsine tek tek. Dersleri vardı ve derse girmeme izin verdiler. İslami o kadar güzel anlatıyorlardı ki insanın yeniden,yeniden Müslüman olası geliyordu Elhamdülillah. İkindi namazını kılmak için hazırlandık Elif birden atıldı ve;
-Ebrar hadi başa geçte imamlık yap bize. Göster marifetlerini.
Anlamadım. Kadınlar da imamlık yapabiliyor muydu yani?
-Ay tabiki hemen geçiyorum. Kızlar saf tutun hemen 1.safı tutanlar 100 Şehid sevabı alıyor biliyorsunuz. Peygamber Efendimizin yanında sahabeler adeta birbirlerini ezerek ilk safa geçmeye çalışırlardı.
Vaaay işte bunu bilmiyordum. Öğrendiğim iyi oldu cidden.
-Sağol bu ilimler için Ebrar şimdi geç başa da namazı kılalım vakit geçecek.
Gerçekten imamlık mı yapacak, iyi de nasıl. Demek ki bilmediğim çok şey var. Bunu da öğrendiğim iyi oldu o zaman.
-Evet Ebrar hadi imamlık yap bakalım merak ettim nasıl olacak.
Ona fikirlerimi söyledikten sonra bizden ileriye geçti. Ellerini tekbir alacak şekilde açtı ve ALLAHU EKBER dedi. Dediği ile arkasını dönüp;
-Bunun gerçek olmadığını biliyorsun değil mi? dedi.
Nasıl yani...
-Sadece şaka yapıyorduk gerçekten arkamda namaz mı kılacaktın. Kadınlar imamlık yapamazlar ama yapsalardı ben harika bir imam olurdum.
Kendi halime bir baktım ve,
Güldüm.Ciddi ciddi bunun olacağını düşünmüştüm. Ama iyi oynamışlardı. Namaza başladık ve bitirdikten sonra Ailem için dua ettiler. Gerçekten onlar benim kardeşim ve ne olursa olsun bunu değiştirmezler.
Kızlar ile biraz daha sohbet ettikten sonra artık gitme vakti gelmişti. Hepsi ile teker teker sarıldım. Ve kafama çoktan diğer ziyaretimi kurmuştum
...
Eve geldiğim zaman manen çok huzurluydum. Ama bedenen çok yorgun. O yokuş insanı cidden yoruyor.
İçimde ki aşk vurdu yine beni. Durma bir şeyler yap diyordu. O zamanlar öyle bir cesarete sahiptim ki tek başıma İsraile savaş açabilirdim.
Ya Rabbim senin yolunda senin aşkın ile yürümeyi nasip eyle.
Amin.Ten kafesim can kuşuma ağır gelmeye başlıyor. Bu yetmiyor, nefes alamaz gibi hissediyorum. Ben Rabbimin nezlinde daha da özgür olmak istiyorum.
Sanki,
Sanki kalbimde benden habersiz büyüyen koca bir çınar var ve artık oraya sığmıyor, incecik bir çığlık gibi sesleniyor ve; beni özgür bırak diyor.Sonunda aklıma gelen fikir ile 3 sene önce evimize gelen ama bir yari bekler gibi bekleyen yarime doğru yürüdüm. Dolabın kapaklarını açtım ve o an...
Sanırım göz göze geldik.
Böylece Rabbi, duasını kabul etti...
Ra'd/14_____
Biraz geç oldu kusura bakmayın.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vaveyla-L
General Fiction"Ey Gönül! Şimdi sorarım sana, hangi Aşk daha büyüktür? Anlatılarak dile düşen mi, anlatılmayıp yürek deşen mi?" "Şems-i Tebrizi"