Belki

72 8 5
                                    

Hiç beklemediğin,
belki hep seni bekledi.

Karınca önündeki tepeyi aşmış, o yolda yürümeye başlamış ve ayrılık bitmişti.

Yada o an için ben öyle sanmıştım.

-Gidebilirsin o zaman.

İnsanın hayatında bazen öyle anlar vardır ki, üzerinden ne kadar geçerse geçsin hep o anda kalmak ister. Ondan öncesi yada sonrası olmaz. Zaman kavramı da en küçük haline soyutlanırsa anlardan ibarettir zaten.

İşte bu an öyle bir andı ki. Hasretin bir nebze de olsa bittiğinin habercisi idi.

Hiç kimse kendisi için gizlenen müjde ve mutluluğu bilemez.
Secde/17

-Gerçekten mi baba?

Ve insanın hayatında öyle anlar vardır ki. Bazen önünde ki apaçık müjdeyi bile çok görür kendine. İnanamaz yada inandırılamazlar.

-Yalan mı söyleyeceğim kızım sana. Madem bu kadar çok istiyorsun gidebilirsin.

Ve benim hayatımda şu an öyle bir an vardı ki...

Gözyaşlarımın şiddetini delicesine hissettiğim, boğazımda oluşan yumrunun feryat figan koptuğu, sanki yıllardır bir savaşın içinde olan ve sevdiği kimselerden vazgeçmek zorunda kalmış ama en sonda zaferi yaralı elleri ile kucaklayabilmiș ve artık son nefesini rahatlık ile verebilen bir asker gibiydi.

Biraz daha abart, biraz daha edebiyat yap olmadı bu kadar değil mi?

Birden koltuktan kalktığımı anımsıyorum. Anımsadığımı söylüyorum çünkü o an aklımın bende olduğuna dair kendime sunabileceğim bir delilim yoktu.

Sağa ve sola hızlıca döndükten sonra babamı ancak idrak edebilmiş ve boynuna atlamıștım. İşte şimdi gerçekten zaferini kucaklayan bir askerdim.

-Be-ben şey çantamı alayım. Birde kıyafetlerimi almam lazım ama ilk önce çantam... Anne benim bir çantam yok-gerçi çantaya ihtiyacım da yok bıraksalar yalın ayak bile giderdim-senin valizini alsam olur mu? Yurtta bir kaç eşyam kaldı, dolabımın anahtarını teslim etmem lazım, eh pek önemli değil ama naza ve elisaya haber vermeliyim. Bir dakika ben hocamızı aramalıyım. Ama ilk önce çantam!

Sahi çantam neredeydi benim?

-Heh aynen hemen şimdi git. Bir sakin ol kızım, sence şuan gidebilir misin? Okuldan kaydını bile almadık.

Ben dedim aklım başımda değil diye. Ama böyle bir haberden sonra aklım başımda olmuş olsaydı tuhaf olan o olurdu.

Sahi aklım neredeydi benim?

-Haklısın anne...
Ben geliyorum birazdan.

Oturma odasından çıkıp misafir odasına geçtim. Ellerime seccademi aldım ve kıbleye yönelip serdim. Zaten abdestli olduğum için kendime bir aferin verdikten sonra Niyet aldım.

Niyet ettim Allah'ım senin rızan için şükür namazı kılmaya.

Tekbir getirip başladıktan sonra secdem ile kavuştuk-düzeltiyorum, asıl şimdi zaferini kucaklayan bir askerim-ve gözyaşlarım seccademi süsledi.

Namazım bittikten sonra hızlıca telefonumu aldım ve hocamızı aradım. Kalbimde ki aşkı fethetmiștim ve bu fethin müjdesini tüm cihana salmam gerekiyordu.

-Selamün aleyküm hocam.

-Aleyküm selam, hayırdır ne oldu bakalım?

Neler oldu neler hocam.

-Hocam annemler medreseye gelmeme izin verdiler.

Doğduğum günden beri bir çok cümle kurmuşumdur. Hatta milyonlarca. Mesela benim ilk kelimem Baba olmuş. Ama O'nun ilk kelimesi "Ben gelmek istiyorum" olmuştu. Ve şimdi gitmesine daha doğrusu gelmesine izin verilmişti ve O'nun bu hayatta şu ana kadar kurduğu en güzel kelime bu olmuştu.

-Gerçekten mi? Çok sevindim, hayırlı olsun hadi inșAllah. Peki ne zaman geleceksin?

Peki ne zaman gelecektim?

Bilmiyorum.
Bir gün geleceğim. Ama o gün hangi gün bilmiyorum.

Belki...
Belki bir gün.
Gün.
Gün de birdi değil mi?
Gün, hangi gündü.
Ben zamana bağlı bir deli idim ama aşıklar için gün O gündü.

-Bilmiyorum hocam. Okuldan kayıt almamız gerekiyormuş. Müdür ile konuşmamız gerekiyor sanırım.

-Hm anladım, hadi o zaman Rabbim yardımcın olsun. Allah'a emanet ol. Selamün aleyküm.

-Allah razı olsun Hocam. Aleyküm selam.

Hani vardıya bir şiir; Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Göz yaşlarıma, ellerinizle?

Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.

Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum

Aynı bir şiir gibi hissetmek bu olsa gerekti. Şiir mutluluktu, ki bitmesinden de belli kısa süreliydi...

Misafir odasının kapısı birden açılınca kafamı kaldırıp anneme baktım. Bazen bir çift göz, bakmasını bilirsen her şeyi anlatırdı sana. Ve annemin gözleri de anlatacak kadar yeterliydi.

Kötü bir şey olmuştu.

-Okul müdürü ile konuştum. Bu yıl eğitim sistemi değişecekmiș. Açık eğitim olmayacakmış artık. Ve okula çarşaf ile gidemezmișsin mahkemeye verirlermiș.

Dünya yuvarlakya, güneş bir yandan doğarken bir yandan batıyor işte.

Ama bitmemiș miydi hani, artık yetmemiș miydi, ya Rab bu hasrete can dayanmıyor. Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun, dememiș miydik?

Her şey hayırlı bir halde giderken bu şer de nereden çıkmış gelmiș- diye düşünürken aklıma gelen ayet ile Rabbime yine, yeni, yeniden güvenmeye eskimeyen yeniye adım atmaya karar verdim.

Şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır.
İnşirah/5

Derken aklıma çarşaf giydiğim ve okula o şekilde gidersem mahkemeye gideceğim geldi. Hadi ama yaa. Ne olacaktı şimdi? Hocamızla konuşmam gerekti ama konuşacak mecalim yoktu.

Gerçekten, güçlükle beraber bir kolaylık vardır.
İnşirah/6

Tamam, tamam sakiniz. Mesajlaşma uygulaması bulunmuştu değil mi? Bir ara kendime hatırlatıp bulana dua etmeliydim.

-Hocam, şimdi ben çarşaf giydim ya. Okula çarşaflı gidersem mahkemeye verirlermiș. Okula giderken çıkarsam ama sonra giysem. Günah olurmu?

_____

Selamün aleyküm.
Hayalet okuyuculara sesleniyorum. Fikirlerinizi merhaba beyan ederseniz mutlu olurum.

Vaveyla-LHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin