Kapı açılır sen yeter ki vurmayı bil.
Ne zaman?
Bilmem, yeter ki o Kapıda durmayı bil.∞/4
Gereklilik, medrese artık benim hayatım da gereklilik kipi taşıyordu. Çünkü içinde bulunduğum bu çukurdan ancak kaçarsam kurtulurdum. Bulunduğun yerin hali ile hallenirsin diye boşuna söylenmedi ya.
Sonuç olarak; Neye talip isen, o'sun.
Yataktan doğrulup odaya kısaca göz gezdirdim. Bütün eşyalarım toplanmış ve hazır bir şekilde duruyordu. Derin bir nefes aldıktan sonra kalktım. Bugün stadyuma gidecektim. Artık hazırlanmam gerekiyordu.Kısaca kıyafetlerimi giyip, medine ipek eşarbımı yaptıktan sonra aşağı indim. Herkes hazır bir şekilde çıkışı bekliyordu. Bütün okul yurdun önüne toplanmıştı çünkü ilçedeki bütün okullar yürüyüş yapacaktı.
Sıramın olduğu yeri bulduktan sonra ilerlemeye başladık. Çok şükür Rap Rap Askerler, Elma Armut isterler diye bağırmıyoruk. Bir an bunu yapsak ne komik olacağı geldi aklıma. Bir dakika ben saçmalıyorum.
Düşünmeye son verdim ve yürümeye devam ettik. Stadyuma gelince ilk önce konuşmalar yapıldı, günün anlam ve önemi belirtildikten sonra çeşitli gösteriler yapmaya başladılar. Elisa ile stadda ki koltuklardan birine oturduk. Bana ve ona göre bu okul şartları altında son görüşmemizdi. Çünkü benim kafamda tatil dönüşü yoktu.
Dokunursam ağlayacak gibi görünüyor. Gülsem mi ağlasam mı bende karar veremedim.Gösteriler bittikten sonra yurda döndük. Yurdun kapısına gelince Elisaya baktım.
-Hadi ama cidden ağlayacak mısın?
-Yoo ağlamıyorum.
Gözleri dolu dolu iken bunu demesi yalan sayılır mıydı?
-Elisa bu son değil illaki görüşeceğiz. Benden o kadar kolay kurtulamazsın yani.
O ağlıyordu ama benim icimden zafer nareleri atmak geliyor. Bunu ona söylemedim tabiki, ama biraz üzgün gibi davranmam gerekiyordu.
-Kurtulmak isteyen yok ki.
Yanılıyor, var. Ben varım.
-Aaa hadi ama bak bana söz ver gittiğim zaman arkamdan ağlamak yok, beni hatırladığın her zaman mutlu olmanı istiyorum. Çünkü ben gideceğim yerde çok mutlu olacağım.
-Söz veremem, ve ben galiba gitme diye dua edicem.
Hadi ama yaaa...
-Elisa cidden mi?
-Ne yapayım istemiyorum gitmeni. Çok özleyeceğim seni...
İhtiyacım var sana.Benimde ihtiyacım var artık yalnızlığı bırakıp Rabbim ile baş başa kalmaya.
-Gitmek unutmak değildir ki.
-Hadi ordan. Gözden ırak olan gönülden de ırak olur demişler.
-Bu sözü kim dedi bilmiyorum ama ben sana daha iyisini söyleyeyim; Dediler ki; Gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Dedim ki; Gönüle giren gözden ırak olsa ne olur, demiş Mevlana Hazretleri.
-Haklısın ama üzülüyorum ne yapayım.
-O kadar da üzülme ya, belki sende gelirsin beni özlememiş olursun hem.
-Aynen aynen, gidecek olmasan kızacağım sana ama kızamıyorum.
-Hadi sen eve git. Bende yurda döneyim.
-Allah'a emanet ol.
-Sende.
Hemen yurda çıktım ve eşyalarımı alıp dolmuşa bindim. Yarım saatin ardından eve gelince sonunda ailem ile konuşma vakti gelmişti.
...
-Olmaz diyorum kızım neden anlamıyorsun!
İzin vermiyorlar. Babamı her ne kadar ikna etsemde annemin sözünün itibarı benden fazlaydı anlaşılan. Okulu açıktan okuma fikrini asla kabul etmedi ve bunun güvenli olmadığını söylüyordu.
Eh, babamın da ikna olması zor olmadı. Sonuç olarak annem dişli bir rakip çıkmıştı. Ben ise savaş meydanında tek başına kalmış ve beni oradan birinin kurtarmasını bekliyordum.
Bir olanın.
-Anne lütfen, dışarıdan okumakta bir şey yok ki. Dershane için istesem izin verilir, buna neden izin yok.
Cevap basit di; çünkü Allah için yaşayacaktım. Ve her Müslümanım diyen insanın korktuğu gibi Allahın kanunları ile çıkacaktım karșılarına.
Ne yazık ki sözde Müslümanlardık. Allaha inanıyor ama emir ve yasaklarına kulak asmıyorduk. Bunu yapmadığımız gibi kanunlara uyanlarada Abartma, Gerici yada Bizde Müslümanız bu kadarına da gerek yok??? diyorduk.
Hani vardı ya bir söz; Bu yaşadığımız şeyin adı İslam değil. Tuhaf bir din ama asla İslam değil.
İşime öyle geliyor dini olabilir.
Onun yeri bunun yeri ayrı dini olabilir.
Bir kere geliyoruz dünyaya dini olabilir.
Benim kalbim temiz dini olabilir.Ama asla İslam değil.
Ve insan en çok kendi hakikatin'den kaçmaya çalışır. Çünkü işin sonundaki müjdeye taliptir. Ama azaba karşı çıkar. Cefasını çekmediğimiz davanın, mükafatına talibiz hepimiz.
Ne kadar komik aynı zaman da ne kadar korkunç bir hal bu. Odaya gittim ve Naza mesaj yazdım.
-İzin vermediler.
Ne yıkılası bir cümle. Keza aldığım cevaplarda öyle.
-Hahaha gerçekten mi, çok şükür Rabbime. Dualarım kabul oldu. Allah annenden razı olsun.
Hayır hayır hayır bu sefer sakin kalamazdım.
-Naz, bir süre mümkünse konuşmayalım lütfen.
Ebrar'a mesaj atmak daha iyi bir fikirdi. Neden ilk ona atmadım ki?
-Selamün aleyküm Ebrar. Ailem izin vermedi.
-Hadi yaa, Rabbim yardımcın olsun dua ediyoruz sana. Vazgeçmek yok değil mi?
İşte Allah yolunda kardeşlik buydu.
-Elhamdülillah vazgeçmek yok. Allah razı olsun her şey için.
-Amin cümlemizden.
Ve o zaman benim kurtuluş biletim olduğunu bilmediğim ama Rabbimin o bileti kendi ellerim ile bana hazırlattığı cümleleri yazdım.
-Benimde Nasibimde Medresenin Kapısında Ağlamak Varmış.
_____
Selamünaleyküm arkadaşlar İnşallah gönlünüze siner.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vaveyla-L
General Fiction"Ey Gönül! Şimdi sorarım sana, hangi Aşk daha büyüktür? Anlatılarak dile düşen mi, anlatılmayıp yürek deşen mi?" "Şems-i Tebrizi"