Her arayan bulamayabilir,
ancak bulanlar arayanlardır.∞/8
2 Hafta
Kendimi heba edercesine ağladığım ve kalbimde bir boşluk hissi ile geçirdiğim o günden sonra 2 Hafta geçmişti. Zaman dilimi anlardan ibaretti değil mi? Şu an, tam şu an nasılım bilmiyorum. Bir șeyler eksik gibi ne yaparsam yapayım bir yanım hep boş gibi.
Ağlamak istiyorum göz yaşlarım kuruyuncaya kadar hemde.
Ve bazen istediklerimize dikkat etmemiz gerekiyordu.
Sürekli secdem ile baş başa kalıyorum bu aralar ve dilimde sürekli bir dua var. Neden geldi aklıma yada neden söylüyorum bilmiyorum. Nasıl başladım onu da bilmiyorum. Ama bu dua çok güzel.
Rabbim senin aşkın ile yaşayıp, senin aşkın ile ölmeyi nasip eyle.
Olur muydu?
Neden olmasın ben Rabbimden istedim elbet olurdu. Bu şekilde yaşamak istemiyordum. Son günlerde sürekli içim daralıyordu.Her ders uyuyordum ve sanki bir şey bu dersler ile kafamı doldurmamı istemiyor gibiydi.Bir şey...
Bir olan şey!Bu düşünceler ile sırama kadar geldiğimi fark ettim.
Çok düşünüyordum!
-Günaydın
Elisanın seslenmesi ile dikkatimi ona verdim.
Ona anlatmalı mıydım?
Yada daha iyi bir soru;
Beni anlayabilir miydi?-Sanada Günaydın.
-Hayırdır neyin var? Ölü gibisin aynı.
Bu söylediği beni yeniden o güne götürürken dudaklarımın kenarı yukarı doğru kıvrılmıştı.
-Ölmeden önce ölmüşümdür belki.
-Ay fenafillah değil mi? Bende hiç anlayamadım onu. Ama neyse bak ikimizde yüksek aldık sınavdan. Ezberle geç mantığı.
-Yok ben daha fazla ezber yapmaya devam edersem adımı unutacağım. Geçen gün her yerde tarağımı arıyorum, elimdeymiş.
-Canım benim bu söylediğinin ezberle değil de B12 ile ilgisi var. Bir doktora git istersen.
-Yok yok kalsın. Kendime yeni yeni geliyorum zaten. Bayılacak gibiyim.
Gözlerim yeniden dolarken. İçim daralmaya başlamıştı bile. Neden oluyordu bu? Görünüşte her şey yolunda ve olması gerektiği gibiydi. Ama bir taraftan da değildi... Bu gün cuma günüydü ve öğlene kadar okul vardı çünkü yarın 29 Ekimdi. Ve bütün hocalar yarım gün okul olduğu için bizi boş bırakmışlardı.
İçimde ki huzursuzluk hissi hala duruyordu. Sanki olmam gereken bir yerde değilmişim gibi hissediyordum. O kadar rahatsızdım ki koşarak kaçasım vardı buradan.
Ne oluyordu bana?
Bütün bunlar bir yana dursun kapı çalmıştı ve geçen sene aynı sınıfta olduğumuz ama yaz tatilinde medreseye gitme kararı alan çok sevdiğim arkadaşımı gördü gözlerim.
Benim içine düştüğüm bu durumdan koşarak kaçmamı sağlayan arkadaşıma döndü gözlerim. Kalbimin benim için beklediği sürprizden habersiz bir şekilde gülümsedim ona.Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı bunu hissedercesine bir gülümseme ile baktım.
Gelmişti.
Dua dua yalvarıp gelmesini beklediğim teklif kendi ayakları ile bana gelmişti. Rabbim o kadar yüce gönüllü idi ki, onu bana aratmamıș direk önüme koymuștu.-Selamünaleyküm ey cemaati müslimin.
Nasılsınız?Her zaman ki neşesi ile girmişti yine sınıfa. Koşarak boynuna sarılmıştım bende.Her zaman ki gibi değil ama.Aradan geçen zaman da sohbet, muhabbet koyuydu. Bir ara gittiği yerden bahsetmeye başladı.
Medreseden.
-Kızlar çok iyiler. Allah yolunda kardeşiz hepimiz.
Allah yolunda kardeşlik...
Bu neden kalbimi hızlandırıyor?-Ben kursta HZ.Hamza gibiyim bir elime alıyorum kılıcı diğer elime kitap üzerime de bir örtü Allah Allah diye dolaşıyorum ortalık da.
Neden bu kadar güzeldi?
-Yaa ne kadar güzel baya iyi vakit geçiriyorsunuz desene.
-En iyiside bu vakit hep Allah için geçiyor.
Bu gün cuma günü idi değilmi?
Benim doğduğum gün cuma günü idi.
Ve belkide bu da ikinci doğumum olmuştu.28 Ekim Cuma günü...
Onun doğum günüydü.Bir yari bekler gibi, sanki evrende bir sessizlik oldu, sanki bana sunulan aslında çok normal bir tabir olan ama Hâdi (c.c) ismi şerifi ile kendimi bulduğum ve kaybettiğim, teklifi idrak edebilmem için kainat sırra gömülmüş gibiydi.
Ve sonunda onun vesileyi lutfeylemesi ile bana kalbimi yerinden alıp ellerine verdiğim soruyu sordu;
-Aslında sende gelsene medreseye.
Nasıl açıklanabilir bilmiyorum ama bu teklif yapıldığı zaman sanki evvelden kaybettiğim bir şeyi bulmuş gibi hissettim.
Yine açıklayamadım...
Buydu işte bunu bekliyordum ben. Huzur doldu içim birden ve birden dolan sadece içim değildi gözlerim de onu takip ediyordu.
-Beni alırlar mı ki?
Neden demek yok, ne alaka da yok. Aklımda böyle bir şey hiç yok. Ama o an öyle bir aşk geldi ki bana ben zaten oraya aitmişim ama hasret çekiyormuş gibi oldum.
-Neden almasınlar. Sen iste yeter ki bizim kapımız her an açık.
Gerçekten mi?
Olur diyordu gel diyordu bana.Rabbin için gel, kendini bul diyordu adeta.
-Sende HZ. Ebu Bekir Sıddık yüreği var!
_____
Selamünaleyküm
Buradan sonra dipsiz bir aşka düşüyoruz sıkı tutunun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vaveyla-L
General Fiction"Ey Gönül! Şimdi sorarım sana, hangi Aşk daha büyüktür? Anlatılarak dile düşen mi, anlatılmayıp yürek deşen mi?" "Şems-i Tebrizi"