Söylemiştim daha önce sağlam kaleler içerisinde değilim. Çekseler gelir, itseler düşerim aslında biliyor musun?
Aşık değilsem neydim ki ben?
Çabalıyordum işte. Nefsimi öldürmek için uğraşıyordum. Olmuştu işte, aşk değil miydi bu? Namazımı kılıyordum, çarşaf'da giymiştim, ailem izin verirse medreseye de gidecektim. Medrese zaten başlı başına bir aşk olmaz mıydı. Oraya gitmek çok büyük bir şey değil miydi sonuçta?
Ama Tapduk Emre Hazretleri "Keramet Medresede değil" demişti.
O zaman ne yaparsam yada nereye gidersem aşık olurdum ben? Hadi daha iyi bir soru sorayım kendime de iyice kafam karışsın.
Aşık kime denirdi?
-Sen ne yapıyorsun burada Allah Aşkına, yarım saat oldu seni bekliyorum. Sen aynaya bakıyorsun, delirdin mi?
Nazın birden seslenmesi ile adeta havaya uçmuş, korkudan dilim tutulmuştu. Ve belkide delirmiştim. Çünkü mantıklı düşünüyor olamazdım. İlerlemek gerekiyordu, kafamdaki sorulara cevap lazımdı. Ama bana yol gösteren kimse yoktu.
-Ay naz aklım çıktı. Öyle birden gelinir mi? Asıl sen delirmişsin.
-Aynada kendine sinirli sinirli bakan kişi mi söylüyor bunu? Komikmiş.
-Sinirli falan değilim ben. Sadece...
Sadece neydi? İyi, her tarafı allak bullak etmiştim. Benim bir çözüm bulmam gerekiyordu. Kafamda her şeyi toplamam lazımdı. Nasıl bu hale gelmiştik?
-Aloooo! Dalıp dalıp nerelere gidiyorsun sen?
-Naz, ya şey... Dur bir dakika. Ne oldu ilk, dua etmeye başladım, sonra Ebrar, zaten sonra medrese, ha birde unutmayalım süveyda var. Ayy o da ayrı bir konu.
-Yavaş yavaş bir sakin ol ne oluyor?
Ne olduğunu benimde bulmam gerekiyordu. Yada ne olması gerektiğini. Ve naz şu anda bana cidden harika bir ayna olabilirdi. Elhamdülillah Müslüman'dı sonuçta değil mi?
-Gelsene sen bir, hadi odaya gidelim konuşmam gerek seninle.
Umarım naz bir akıl hastanesinin yada psikoloji merkezinin numarasını falan bilmiyordur. Gerçi bilse çoktan araması gereken yerdeyiz ama sanırım uğraşmak istemiyor. Onu sırtından sürükleyerek odaya soktuğumda yatağına oturdu ve konuyu açmamı beklemeye başladı.
-Bak şimdi naz. Şu son 1 ay içinde neler oldu tespit yapmam lazım tamam mı? bana yardım etmen gerek, hani aynan olurum dedin ya, ol işte.
-Ay bende bir şey oldu sandım. Tabiki yaparım. Bak şimdi iyi dinle. Çok sevdiğim bir müzik grubu yeni şarkısını çıkardı, okullar arası şiir yarışması olmuştu ve ben ilçede birinci oldum hatırlarsan, sınavlarımız oldu onlara girdik, gerçi onlarda bize girmiş olabilir. Ben sayısal olduğum için tabi daha zordu benimkiler ama üzülme senin sınavlarında zordur illaki. Her ne kadar sözel olsanda, formül ezberlemesende, işlem yapmasanda, beynin yanmasada, yeni nesil kazık soruların olmasada illaki senin sınavlarında zordur. Başka, Hah birde sen etrafta aşık oldum diye dolaşmaya başladın bir aralar ama ben anlamadım.
Yok yok dalga geçiyor olmalı. Şaka canım şaka. Oyun yapıyor ablası aldırma sen.
-Naz ne diyorsun ya!
-Anlat dedin anlattım işte. Sen de iyilik beğenmiyorsun canım aaa.
-Nazcım, canım arkadaşım, balım benim, ayna hani karşı tarafı gösterir ya kardeşim. Hani benim açımdan alnlatman gerekiyor ya.
-Eh sende çok şey istiyorsun, ben nerden bileyim sen ne yaşadın.
Haklıydı. Haklı olması canımı sıkıyordu ama haklıydı. Kendi kafamı kendim toplamam gerekiyordu.
-Ben ilk başta okuldaydım.
-Hadi ordan yurdtaydın sen.
-Sonra Miraç kandili oldu. Çok duygulandım ve dua etmeye başladım.
-Çok duygulandım dediği salya sümük ağlamak oluyor galiba.
-Ebrar geldi, medreseye gel dedi. Medreseye gittik. Hocalarım ve kardeşlerim ile tanıştım.
-Kız sana gel demedi, sen kendini zorla davet ettirdin bence.
-Çarsaf giyme kararı aldım, okuldan vazgeçtim. Allah için yaptım bunları. Yunus Emre izlemeye başladım. Nefis mertebeleri vardı. Onları geçmeye çalışıyordum. Anahtar, mürşit, bela sevgilinin ikazıdır, aşk dedik, bu yol çile yoludur dedik, süveyda ile tanıştım. Özüme aşık olduğumu söyledim, oda bana "sen ne kadar da etten kemiktensin. Özüme aşık oldum diyen böyle mi olur?" dedi. Duygusal şeyler yaşadım, bazıları çok duygusaldı. Ağladım. Yani bunlar önceden yoktu... Artık var. Bu aşk değil miydi?
Eskiden yoktu. Farklıydı. Farklı olması beni yoruyordu. Ben, ben gerçekten bilmiyordum. Ne yapmam gerekiyor bilmiyordum. Kendi kendime ilerlemeye çalışıyor ama sonra bocalıyordum. Yunus ne yapması gerektiğini biliyordu. Onun kalbinin anahtarının sahibi vardı. Ama o bile ne demek bilmiyordum işte.
-Bir dakika, bir dakika anlamıyorum. Süveyda kim? Anahtar, mürşit falan ne oluyor?
-Ben bilmi-
-Dur dur yeter. Anladım sen bilmiyorsun. Yeter canım hani bitmişti bu?
-Yok naz, bu sefer gerçekten bilmiyorum.
-Diyorum sana, bir gecede alim olmaya çalışıyorsun. Serbest bırak bir kendini. Seninde nefsin var sonuçta. Bir anda herşeyi yapamazsın ki.
Yanılıyordu. Aramızdaki fark buydu işte. Ben çabalayacak ve kavuşacaktım. Ama onun gibiler nefsimiz var diyerek kendilerini geri çekecek, bu yüzden de asla aşık olamayacaklardı belkide. Aşk ne olursa olsun vazgeçmemek değil miydi? Hata yapmayacak ve nefsimi yenecektim. Olacaktı işte bir şekilde. Sonuçta her şey tamdı. Çarşaf giyiyorum, medreseye gidecektim. Onlar gibi dünyalık şeyler düşünmüyordum.
Aşık olmuştum işte.
Aşık olmuş olmalıydım.
Öyle yada böyle olmuş olan bu olmalıydı.
Aksini kabul edecek yürek yoktu çünkü.
_____
İyi okumlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vaveyla-L
General Fiction"Ey Gönül! Şimdi sorarım sana, hangi Aşk daha büyüktür? Anlatılarak dile düşen mi, anlatılmayıp yürek deşen mi?" "Şems-i Tebrizi"