10.Bölüm "Gönül Yarası"

2.5K 88 39
                                    

10.Bölüm "Gönül Yarası"

Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi fark edemezsen
Rüzgarların nehirlerin kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme müsterih ol
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gök kubbede
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum
Cahit Sıtkı Tarancı

(Mahkeme ve alınan kararların gerçek anayasa ile ilgisi yoktur,  ufak tefek eklemeler yapmam gerekti ve oldukça kısa tuttum. Mantık hataları olabilir bu sebeple)

 Mantık hataları olabilir bu sebeple)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🌙

Yüreğim sıkışıyordu. Etrafımda insanlar vardı ama yapayalnızdım. Oturduğum yere sığmıyor saatlerin geçmesi bekliyordum. Herkes bir şeyler konuşurken ben sadece Ali'yi düşünüyordum. Kendi acım yok olmuştu. Ne saçlarım ne karnım, artık sadece yüreğim acıyordu...

"Bir damla su iç" dedi Teyzem ağlamış olduğunu her halinden belli olan gözlerini acıyla bana dikerken. "Sen iyi olacaksın ki, Ali de iyi olacak". Ellerim ile yüzüğüme dokundum, kolyeme dokundum ondan bir parça olan şeylerden medet umdum. Teyzem artık sormaktan pes etmiş gibi suyun kapağını kapatıp yanıma oturdu.

İki saattir karakoldaydık.

Kemal abi, Cesur, Polat, Teyzem, Handan hanım, Suna abla, Buket ve Leylan, İzel abi hepsi buradaydı.

"Ayşin lütfen hastaneye gidelim sana da bir baksınlar". Leylanı duyuyordum ama bir tepki vermeyi geç, ağzımı açacak halim bile yoktu. İfademi zar zor vermiştim ama her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlatmıştım. Ali'nin  beni kurtarmak için onu vurmak zorunda kaldığını belki de yüz kere tekrar etmiştim. "Ali çıkacak oradan bak o adam da ölmemiş hem...".

Tek dayanağım buydu, o adam ölmemişti ve herkesin dediğine göre akıl sağlığı yerinde olmadığı için ve Ali'nin de beni korumak sebebi ile ateş açtığı için bir ihtimal de olsa hapise girmeyebilirdi.

O polis orada öldüğünü söylediği sırada hayatımızın tekrar bittiğini anlamıştım. Ama şimdi bir ihtimal vardı, onun kalbi bir kaç saniye sonra atmıştı, bize bir çıkış kapısı vermişti.

"Uğursuz" dedi Handan hanım bilmem kaçıncı kez üzerime yürümeye çalışarak. "Benim oğlum içeride dört duvar arasında siz bu kızın nasıl olup olmadığını mı soruyorsunuz bir de!".

Kemal abi yine bilmem kaçıncı kez susturmaya çalıştı onu. Teyzem atıldı öne "Yeter be!" diye bağırdı yüzüne karşı "Benim kızım kaçırıldı be!. Saçlarından sürüklendi sen neyin acısından bahsediyorsun?". Buket sarıldı teyzemin koluna, İzel abi ortaya "Hanımlar karakol burası ikiniz de sesinizin tonuna dikkat edin" dediğinde ikisi de ayrı ayrı duruldular.

Yalancı Mevsim | Final Oldu|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin