1
Prens Kim Taehyung, buz ülkesinin biricik varis siyah deltası. Soğuk bakışları, keskin çene hattı, uzun parmakları ile insanı kendisine kul köle edecek güzellikte Tanrı'nın bir başyapıtıydı. Sürüsü çok eskilerde buz ülkesine köle olarak sürülmüş ardından bölgeyi ele geçirip yayılmıştı. Sonuç olarak buz ülkesi artık Kim Sürüsüne aitti. Yine de Delta, babasının emriyle kendisine saf kan bir eş bulması için ata topraklarına gönderiliyordu. Bu yüzden, bir geminin içerisinde yolculuk ediyordu.
Sıkıntıyla nefesini verirken elindeki kalemi çevirdi. Gemide yapacak pek bir şey olmadığı için günlerini resim çizerek geçiriyordu. Anlamadığı şekilde yüzü belli olmayan siluetler çiziyordu. Eli ve zihni kendisinden bağımsız hareket ediyor gibiydi. Yeniden derin bir nefes alıp kolunu kenarlığa yasladı ve şakaklarını sıktı. Kurdunun karaya ayak basması ve enerjisini atması gerekiyordu çünkü onu durdurması gittikçe zorlaşıyordu. Irklarının en tepesinde olduğu için feromonları tüm gemideki kurtları etkiliyordu. Yüzünü sıvazladığı sırada birinin odasına geldiğini duydu.
"Delta"
"Gir"
"Efendim karanın göründüğünü haber vermek istedim"
"Güverteye çıkalım"
Taehyung, elindekileri masanın üzerine bırakıp ayaklandı. Beta kenara çekilirken onun yanından hızla geçen Taehyung, merdivenleri ikişer ikişer tırmandı. Kendi ülkesinin buz gibi soğuğundan sonra bu yaz havası onu delirtiyordu. Güneş yüzünden hafif gözünü kısarken, rüzgârın kıyafetlerinin içerisinden tenine işlediğini hissetti. Adımlarını güvertenin en ucuna ilerletirken sağ elini açmasıyla mürettebattan birisi eline dürbünü yerleştirmişti. Bunun ardından dürbünü gözüne kaldırıp karşıya baktı Taehyung.
"Ne zaman varırız?"
"Gece limana yanaşmış oluruz efendim"
"Güzel"
Elindeki dürbünü yeniden yanındaki alfaya uzattıktan sonra geminin tahta tırabzanına avuçlarını yerleştirdi ve gittikçe büyüyen kara parçasına baktı. Gidecek olduğu Jung sürüsünün nasıl bir yer olduğunu ve bir delta olarak nasıl başka kurtlarla yaşayacağını bilmiyordu. Nefesini verirken sağ omzunun üzerinden arkasına baktı ve kenarda elleri önünde bekleyen betasını süzdü.
"Miri, suyu hazırla duş alacağım"
Genç kızın kendisine kaldırdığı gözlerinin titrediğini görebiliyordu. Kafasını olumlu anlamda hızla salladıktan sonra topukları üzerinde arkasına dönüp kamarasına ilerlemişti. Taehyung, yeniden önüne döndü. Bir eş bulmanın nasıl gerçekleşeceği konusunda endişeleri vardı. Delta olmasına rağmen çilek kokuyordu ve bu inanılmaz bir tezatlık oluşturuyordu. Yanıltıcı bir koku olduğu doğruydu ve bunu değiştirebilseydi kesinlikle yapardı.
"Miri hariç herkes çıksın"
Taehyung'un sözlerinden sonra hizmetliler kendisine selam verip kamarasından ayrılmıştı. Merdivenleri çıkma sesi kesildiğinde Taehyung, çoktan soyunmuştu. Üzerinde sadece bir gömlekle kenardan çektiği tahta sandalyeyi ortaya koyup üzerine oturdu.
"Sakinleş yoksa saçımı güzel kesemezsin"
Betanın ne kadar heyecanlı olduğunu bilen Taehyung, onu sakince uyardıktan sonra işini yapması için gözlerini kapattı. Genç kadın biraz öncekinin aksine daha sakin hareketlerle onun saçlarını yıkamış ardından güzelce kesmişti.
"Şimdi de tıraş et"
Bunun üzerine beta önüne geldi. Taehyung, gözlerini aralayıp onu kalçasından tutup kucağına oturttuğunda genç kadının kalbi hızla atıyordu. Yaydığı koku delta için pek etkili değildi. Yine de elindeki usturayla yüzündeki sakalları kesmekte olan kadını hoş tutmak için bu kokudan hoşlanmış gibi yapmıştı. Miri, işini bitirdikten sonra Taehyung saklı güzelliğini yeniden ortaya çıkarmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yukinokessho | TaeGi
Fanfiction"Hüküm sürmek için doğduğunuzda tahtın kral veya kraliçede olmasının bir önemi yok..."