18

250 41 60
                                    

1

Yoongi, gözünün önünde çıplak ve kendisinin vitası olduğunu anlamış olan deltanın önünde dururken titremesini durduramıyordu. Odanın içerisindeki loş ışığa rağmen onun tenindeki havaya kalkmış tüyleri görebiliyordu. Sıcak nefesi önündeki adamın göğsüne çarpıyordu ve kalbini kıran sözlerine rağmen kendisiyle oldukça yakındı ve uzaklaşmıyordu. Yoongi, gözlerini ona kaldırdığında tepki vermemeye çalışsa da salgıladığı yoğun çilek kokusu artık gizleyemediği benliği ile çarpıştığında nefesi daha da hızlanıyordu.

"Tuhaf bir durum olduğunun farkındayım"

Dedi Yoongi, en sonunda sesini bulabildiğinde. Taehyung, gözlerini onun yüzünde dolandırdı, gözlerinde merak vardı. Yoongi bunu görebiliyordu. Onun dışında her zamanki gibiydi. Gerçekten ilk görüşte âşık olmayacağını biliyordu ama böyle karşılanmayı da beklemiyordu.

"Daha önce bilseydim bu tuhaf duruma düşmeden çoktan halletmiş olurduk"

"Beni anlaman gerekiyor"

Yoongi, ona diklenmek istediğinde aldığı koku ve bakışlarla gözlerini yeniden kaçırmak zorunda kalmıştı. Lanet olası herif çok güçlüydü ve bu sinirlerini bozuyordu.

"Sen buz ülkesinden geldin ve eşini alıp gitmek istiyordun ben ise kalıp sürümle savaşmalıydım"

"Bunu kurdunun, kurdumu sahiplenmesinden önce bana söylemen gerekiyordu"

"Haklısın"

Yoongi, buna karşı gelemeyecekti. Taehyung, buradan gittiğinde kurdu çok acı çekecekti. Bunlar yaşanmadan önce onunla konuşabilseydi belki de şu an önünde titreyen ellerini fark etmeden onun ellerinin üzerine koymaz ve gözlerini yalvarır gibi ona kaldırmazdı. Yoongi, bu buz kütlesi adamın yoluna istemsizce eriyordu.

"Ama en azından kendi duygularımızla birbirimizi sevmediğimizi anladık"

Taehyung, ondan uzaklaştığında elleri boşluğa düşmüş sıcaklığı uzaklaştığında dizlerinin bağı çözülmüştü. Odanın ortasında kazağının eteklerini tutarak durakaldığında Taehyung, kalçalarına bir şeyler geçirmek için odanın içerisinde dolanmaya başlamıştı.

"Yanlış düşünüyorsun"

"Birbirimizi ne kadar tanıyoruz Yoongi? Bana nasıl bağlanmış olabilirsin? Seni duvara fırlattım!"

Taehyung, en sonunda kalçalarına geçirdiği bir siyah eşofman ile ipini bağlamaya çalışırken sinirle onları bırakıp kendisine döndü. Sona doğru sesinin tonu yükselse bile bunun kendisine mi yoksa kendisine mi olan öfkesi olduğunu anlamamıştı. Yine de sonunda ona bir bütün olarak bakabiliyordu Yoongi. Fazla güzel görünüyordu.

"Benim de suçum vardı seni fazla kışkırttım"

"Bu yaptığımın bir bahanesi değil. Kurtlarımız birbirine ne yazık ki bağlanmış olabilir ama biz insanız Yoongi hayvani içgüdülerle hareket etmemeliyiz"

"Taehyung"

Taehyung, üzerine giyecek bir şeyler bakınırken henüz vücudundan atmamış olduğu zehir yüzünden damarları siyahlaşmıştı. Esmer teninin altında gezinen zehrin etkisiyle damarları siyah görünüyordu. Korkutucu olduğu kadar bunun sebebinin kendisi olduğunu bildiği için ilgi çekici duruyordu. Yoongi, onun kendisini sevmesini beklemiyordu ama bunca zamandır aradığı ruh eşi kendisiydi hiç mi bunu ilginç bulmuyordu anlamıyordu.

"Ruh eşin olduğunu söylüyorum Taehyung, bu hiç mi seni ilgilendirmiyor?"

"Yoongi ben değişmedim"

Yukinokessho | TaeGiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin