2

444 47 24
                                    

1

Taehyung, yaşananlardan sonra çok fazla sarayda durmaması gerektiğine karar vermişti. Bu yüzden şehrin kırsal bir kesimindeki kendisine ayarlanan evde yaşamak üzere gelmişti. Evinin verandasında, şehrin manzarasına bakar şekilde sandalyenin üzerine çökmüş ve uzaklara dalmıştı. Miri'yi saray hanımlarına emanet edip Jungkook ile buraya gelmişti. Alfa onu sürüye kabul etmişti ve işte buradaydı kurdunu saklamak zorunda olduğu bu şehrin ücra köşesinde.

"Efendim"

"Bana burada öyle seslenme"

"Üzgünüm"

"Yeniden en başa döndüğüme inanamıyorum"

Taehyung, yeniden çilek kokulu bir omega sanılacağı o zaman dilimlerine geri döndüğünü düşünüyordu. İstemsizce omuzları düşerken sol elini kaldırıp sağ kaşını kaşımadan edemedi.

"Abi"

Taehyung, elini kucağına indirip diğerinin yanına koyarken kafasını sağa çevirip durgun bir şekilde alfanın yüzüne baktı. Jungkook, güzel bir çocuktu. İrice gözleri, dudağının altında dikkat çekici bir beni ve gelişmiş vücudu vardı. Hem korkutucu hem güven verici duruyordu. Yüzünde gözlerini dolandırdı.

"Acıktın mı? Yemek yaptım"

Taehyung, hafifçe gülümseyip kafasını salladı ve sağ elini kaldırıp onun saçını karıştırdı. Jungkook, arada onu tavşana dönüştüren şekilde güldükten sonra ayaklandı. Taehyung da onun arkasından ayaklandı. Bu şekilde yaşamaya alışması gerekecekti, elinde ikinci bir seçenek yoktu.

Sabah uyandıklarında dün karar verildiği gibi üzerlerine düşen işi yapmak için önce şehir merkezine gitmiş ardından dağıtılacak olan erzakları at arabasına yüklemişlerdi. Araba yolda ağır ağır ilerlerken kasaya yatmış gökyüzünü izliyordu. Taehyung, yaptığı işten gocunan birisi değildi sadece babasının bunu ona neden yaptırdığını anlamıyordu. Başa geçtiğinde bundan daha çok insanlara yardım edebilirdi ama ona yardıma ihtiyacı olan yaşlı kurtlara pirinç dağıtmasını söylüyordu. Mesaj, bu olayın neresindeydi?

"Abi geldik"

Jungkook'un sesiyle nefesini veren Taehyung, doğruldu ve kasadan atlayarak indi. Jungkook, önden ilerleyip muhteşem iletişim becerilerini kullanıp yaşlı bir omegayla kilerin kapısını açmak için ilerlemeye başlamıştı. Yerinde kıpırdanan Taehyung, daha fazla tutamayacağını anlayarak daha tenha bir köşeye koşup çişini yapmak istemişti. Düğmesini açmak için uğraşırken içerisinin dalgalanması ile hareketleri durmuştu. Kafasını kaldırıp dikkat kesildi. Kokusunu alamıyor ve ne olduğunu anlamıyordu. Düğmesini geri kapatıp adımlarını geri geri götürdü.

Biraz sonra kasanın yanında içerisine bakan mor renkli, şapkalı pelerinin altında küçük bir bedeni fark etmişti. Ona doğru ilerlediğinde hala neden hangi tür olduğunu anlamadığını düşünüyordu. Yüzünü seçemiyordu ama kendisini fark etmediğine emindi. Elini uzatıp onun bileğini yakaladığında Taehyung'un içerisinde şimşekler aynı anda çakmış gibiydi. Beyaz ince bileğin sahibi hızla kolunu çekmişti.

"İhtiyacın varsa söylemen yeterli çalmana gerek yok"

Taehyung, aldığı küçük pirinç çuvalını onun kucağına bırakırken deltasının hareketlerini anlamıyordu. Ondan bir adım uzaklaşmış olan bedenin yüzünü görebilmek için kafasını sağa eğdi ama bu hareketi onun yüzünü daha da indirmesine neden olmuştu.

"Herkesle alfa sesinle mi konuşursun?"

Taehyung, ona doğru eğilirken gözleri çuvala tırnaklarını geçirmiş olduğu ellerindeydi. Hafifçe kokladı ama stresten salgıladığı ter dışında bir koku alamamıştı. Kalbi korkudan hızla atıyor, nefesleri hızla alıp veriyordu. Taehyung, biraz daha devam ederse onun korkudan bayılacağını düşünmüştü.

Yukinokessho | TaeGiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin