1
Taehyung, derin bir nefes alıp verdikten sonra yalnız koşusunun tadını çıkardı. Dönüştükten sonra çimenlerin arasına uzanmış ve koluna yaslanarak gölgenin tadını çıkarıyordu. Özel topraklarda olduğu için çıplak olmasının bir sıkıntı olacağını düşünmüyordu. Gözlerini kapattı ve ormanı dinlemeye başladı. Doğa kendi uyumunun içerisinde hayat döngüsüne devam ederken arkasındaki ağaca kafasını yaslayıp kendi ülkesini özlediğini hissetti. Kabul etmeliydi buranın temiz ve muhteşem bir doğası vardı. Yeşil ormanları, masmavi okyanusu vardı. Yine de Taehyung, buz ülkesinin uçsuz bucaksız karlı görüntüsüne hayrandı. Taehyung, ardından duyduğu sesle gözlerini araladı ve kulaklarını dikti.
"Burada olmamamız gerek"
Endişeli bir ses tonu konuştuğunda bir değil iki kişi olduklarını anlamıştı. Uzandığı yerden görüneceğini düşünmediği için hiç hareket etmeden sadece dinlemeye karar vermişti.
"Farklı bir koku alıyorum bundan hiç hoşlanmadım çok baskın"
"Kraliyet topraklarındayız elbette öyle olacak, burada güçlü kurtlar koşuyor"
"O zaman buradan gitmemiz doğru mu? Bizi fark etmezler değil mi?"
"Biraz tehlikeli kabul ediyorum ama en kısa olan yol burası. Bastırıcıları şehrin diğer tarafına acil yetiştirmemiz gerek unuttun mu? Ayrıca bizim de kokumuz yok yani buradan geçtiğimizi fark etmeyecekler. Sadece acele etmeliyiz tamam mı? Gün bitmeden diğer tarafa geçmeliyiz. Ayrıca saraydakilerden öğrendim bugün burada kimse olmayacak"
Taehyung, ikilinin diğer tarafa doğru koşmaya başladığını duyuyordu. Delta olduğu için yaptığı tüm hareketler gizliydi ve doğal olarak burada kimse olmayacaktı. Yani kendisinden başka kimse olmayacaktı. Taehyung, yerinde doğrulup sırtını ağaca yaslarken kafasını sol tarafından çevirip sırtında çantalarla el ele koşan iki oğlanın arkasından bakmıştı. Kendisini fark ettiklerini sanmıyordu. Onlar ormanın diğer tarafına doğru koşarken eski haline dönerek arkasına yaslandı.
"Bastırıcılar mı?"
Taehyung, elindeki çiçeği çevirirken konuyu çözümlemeye başlamıştı. Tek başına koşuya çıkmasının ona böyle bir avantaj sağlayacağını düşünmemişti. Bastırıcıların ne olduğunu biliyordu ama onların kesinlikle yasak olduğuna emindi. Yerel halkın ulaşabileceği kadar alt tabakaya inen bir formülü olduğunu düşünmemişti. Burada işler biraz tuhaf ilerliyordu bunu kabul etmeliydi. Ardından yerinden kalktı ve tekrar koşmaya başladıktan sonra dönüşerek saraya doğru ilerlemeye başladı. Bugünlük bu kadar özgür olmak yeterliydi.
2
"Hey, Taehyung!"
Taehyung'un daldığı yerden çıkmasını sağlayan sesi duyduğunda yerdeki kafasını kaldırdı ve kendisine doğru el sallayan Jimin'i fark etti. Ardından hafifçe gülümsedi. Yanındaki kişinin pek keyifli olmadığının farkındaydı. O yüzden yavaş adımlarla onlara doğru ilerledi.
"Nerelerden geliyorsun böyle?"
"Kurdumla takıldım biraz"
"Herkesin yaptığı kaçamaklardan"
Taehyung, kafasını aşağı yukarı sallarken adımlarını daha da yavaşlatmış ama durmamıştı. Böylece onların ağır adımlarına eşlik edebiliyordu.
"Ben sizi rahatsız etmeyeyim, yine de seni gördüğüme sevindim"
"Rahatsız etmiyorsun ki? Bir sorun mu var?"
"Hayır, neden sorun olsun?"
Taehyung, aslında Seok Jin'in asık suratından dolayı daha da durmayı düşünmüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yukinokessho | TaeGi
Fanfiction"Hüküm sürmek için doğduğunuzda tahtın kral veya kraliçede olmasının bir önemi yok..."