1
"Seni korumak zorundaydık"
Yoongi, oturduğu koltuğun üzerinde tek kelime etmeden karşıya bakıyordu. Yoongi'nin korkunç sessizliği birbirlerine bakmalarına neden oluyordu. Kurdu ne olursa olsun o bir prensti ve gerekli bütün eğitimleri almıştı. Takındığı ciddi ifade yaz sıcağını buza çevirmişti.
"Deltamdan ayırarak mı?"
"Bizi anlaman lazım Yoongi. Hem ne yapacaktın yanına mı gidecektin? Seni tanımayacaktı?"
"Gerekirse evet? Ayrıca ben onun ruh eşiyim?"
"Durumu iyi eve döndüğünü öğrendik"
Namjoon, odaya girerken cevap vermişti. Yoongi, sanki bir gecede diğerlerinden bir uçurum boyu uzaklaşmış hissediyordu. Odasının içerisinde dolanan üç adamı tanımıyor gibiydi. Gözlerini onlarda dolandırmayı bırakıp kapıya geri çevirdi. Başparmağının etlerini kemirmeye döndü. Yoksa sinirleri ağzından çıkanı kulağının duymasına engel olacaktı.
"Acı çeken onca insan kurtulsun ondan sonra istersen kellemi meydanda sallandır! Yine de Jisung'u bu aşağılık yerde yaşatmayacağım bunun sebebi sen olsan bile yaşatmayacağım Yoongi!"
Seok Jin, konuşmasının sonunda sinirle bağırıp nefes nefese kendisine baktığında gözlerini ona çevirdi Yoongi. Yaptıklarının sonucunu yaşayan insanlar olduğu için onlara karşı savunmasız olması canını sıkıyordu. Elini yumruk yaptıktan sonra dolan gözlerini durdurmaya çalışarak onun gözlerine baktı.
"O başka bir ülkenin deltası, ona mühürlenirsen ve seni alıp giderse biz ne yapacağız? Ayrıca o bir prens! Onu kim durdurabilir öğrendikten sonra? Sen bile durduramazsın! İçini onun yavrularıyla doldurmadan önce bizim yavrularımıza sorumlu olduğun hakkı sağla!"
"Kim Seok Jin!"
Yoongi, en sonunda bağırarak ayaklandığında gözlerinden firar eden birkaç yaşa engel olamamıştı. Sinirden bedeni titrerken kendisine ona tüm hadsizliğini kullanan omegaya karşı öfkeyle bakıyordu.
"Bir kez daha sen ve senin sevgilin yüzünden iyi insanları kaybedersek seni öldürmek için elimi kana bularım Yoongi"
Yoongi, duydukları ile sarsılarak bir adım gerilediğinde Seok Jin'in yüzüne bakakalmıştı. Jimin, hızla oturduğu yerden kalkıp Jin'in kollarından tutarak kendisinden uzaklaştırırken Yoongi şoktan nefes alamıyordu. Her zaman yanında olan aldığı nefes sayısını bile bilen adam onu öldürmekten çekinmeyeceğini bahsediyordu. Göğsüne giren ağrıyla elini kaldırıp koyarken yaşları durmadığı için ona arkasını döndü. Hızlı hızlı nefes alıp verirken kriz geçirmemeye çalışıyordu.
"Benim yüzümden bir daha kimseye bir şey olmayacak özellikle deltama!"
Yoongi, sinirle konuştuktan sonra odadan ayrıldı ve kendi odasına ilerledi. Bir şeyleri yanlış yapmış olabilirdi ve bu bir felakete neden olmuş olabilirdi. Yine de bazen insan olduğunu unuttuklarına emindi.
2
Taehyung, dışarıdaki seslerin ardından odasından çıkmış verandanın ucuna gelmişti. Bu sırada bahçe kapısından hızla giren Hoseok, hızlı adımlarla kendisine yaklaşırken oldukça sinirli görünüyordu.
"Sen miydin?"
Hoseok, evin dışarısında kendisini bekleyen muhafızlar ile evini basarken Taehyung oldukça sakindi. Sanki dün geceden sonra zihnin içerisinde bambaşka bir kapı açılmış gibi hissediyordu.
"Neyden bahsediyorsun?"
"Ormandaki delta sen miydin?"
Taehyung, gözleriyle etrafı kolaçan ettikten sonra aynı onun gibi sert bir ifade takınıp ona döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yukinokessho | TaeGi
Fanfiction"Hüküm sürmek için doğduğunuzda tahtın kral veya kraliçede olmasının bir önemi yok..."