1
Taehyung, ayaklarını çaprazlayıp kasaya yaslanmış ve elindeki şişeden su içiyordu. Dudaklarından çekip elinin tersiyle ağzını silerken tek kaşını kaldırarak Jungkook'a baktı. Neden kendisine öyle bakıyordu?
"Dün gece pek uyuyamadın, iyi hissediyor musun?"
"İyiyim sadece buna devam etmek beni delirtiyor"
Taehyung, sinirle yumruğu geçirdiğinde atlar ürkerek hareketlenmişti. Dizginleri çekip onları sakinleştiren alfa arkasına döndüğünde Taehyung'un ölümcül bakışlarını görünce yutkunup önüne geri döndü. Hoseok, adresleri ve şehri gösterecek birini yanlarına vermişti. Jungkook'un yaşlarında olan genç alfa ondan epeyce korkuyordu bu oldukça belliydi.
"Dönüşmek istiyorum"
Taehyung, sinirle homurdandıktan sonra elindeki şişeyi alfanın göğsüne itti. Tek kol hareketiyle kendisini yukarı çekip kasanın içerisine atladı. Jungkook, ön tarafa geçtiğinde Taehyung, ağır bedenini bıraktı. Ayaklarını kasanın kenarına üst üste atıp kollarını kafasının altına yerleştirdi. Ağzına sıkıştırdığı çubuğu ısırırken, okyanus kokulu şehrin dağınık ormanının içerisinde kalan evlere doğru gittiklerini fark etti. Atların yavaşladığını hissettiğinde yattığı yerden doğrulup sola döndü ve yolun ortasında durup elini kaldıran kişiyi görmüştü. Tek kaşı havalanmıştı yeniden.
"Buradan daha ileri gitmemenizi rica edeceğim"
"Yardım için geldik"
"Biliyorum ama kızgınlık geçiren bir aile üyemiz var ve takdir edersiniz ki mühürsüz alfalar onun için iyi olmayacaktır. Bu yüzden burada alalım yardımlarınızı, oğlum yardımcı olacaktır"
Taehyung, kasaya yaklaşan kolsuz giyinmiş genç betaya baktığında doğruldu ve kenara yaslanarak onun yüzüne baktı. Genç beta gergince onun yüzüne bakarken meltemle aldığı mandalina kokusunu istemsiz içerisine çekti. Bunun ardından Taehyung, üzerindeki gömleği çıkarıp betaya uzattığında anlamadığı belli olan bakışlarla kendisine bakıyordu.
"Bunu giy yoksa kolların mahvolur"
"Teşekkürler"
Kendisinden çekindiği belli olan bir şekilde gömleği alıp üzerine geçirdi. Baskın kokusu beta için ağır olduğunu çatılan kaşlarından anlamıştı. Yine de Taehyung'un kendisine gülümsemesi ile gülümsemiş ve saygıda kusur etmeyerek onu doksan derece eğilerek selamlamıştı. Gerekli şeyleri yüklendikten sonra sırtına alan genç yürümeye başladığında arkasından izledi bir süre Taehyung. Bu sırada at arabası merkeze doğru gitmek için ara sokağa dönerek ilerlemeye başlamıştı.
"Neden gömleğini betaya verdin"
"İhtiyacı vardı"
"Bu kadar mı yani?"
"Evet, daha ne olmasını bekliyordun?"
"Hiç, merak ettim sadece"
Jungkook, önüne döndü. Epeyce ilerledikten sonra Taehyung uzanıp onun sırtına doğru hafifçe vurmuştu. Ne istediğini anlayan Jungkook, yanındaki alfaya durmasını ve onları burada bırakmasını söyleyerek at arabasının durmasını sağlamıştı. Atların durması ile tek hareketle aşağıya atlayan Taehyung, şapkasını çıkarıp kısa saçlarını geriye doğru taramıştı parmaklarıyla. Ardından şapkasını yeniden takarken favori mekânına ilerledi.
"Kolay gelsin"
Masayı silmekte olan alfa irkilip soluna döndüğünde sandalyeye oturan Taehyung'u gördü ve sevecen bir şekilde gülümsedi. Böyle olunca gözleri kaybolmuş ve gamzeleri ortaya çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yukinokessho | TaeGi
Fanfiction"Hüküm sürmek için doğduğunuzda tahtın kral veya kraliçede olmasının bir önemi yok..."