Taehyung, hafta sonu diğer isyancılarla görüşme yapacaktı. Bu yüzden bu süre zarfına kadar Hoseok'un dikkatini çekmemeye çalışmaya karar vermişti. Miri'yi buz ülkesine de uğrayacak bir yük gemisiyle ülkeden gönderdikten sonra alfa ile burada kalmıştı. Jungkook, Eunwoo ile birlikte kendisine eş arıyormuş gibi davranarak sarayın da kulağına gidecek şekilde güçlü ailelerin evlenilecek insanları ile ilgileniyordu. Yardım vakfında hala bir memur olarak işine devam ederken muhafızların arasında Hoseok'un ve ailesinin sözde başarılı yönetimini destekliyor gibi görünüyordu. Yine de sarayın ona rahat bir iş vermesini sevmişti. Pirinçleri ihtiyaç sahiplerine dağıttıktan sonra işi bitmişti.
Taehyung, elleri cebinde bir şekilde yürüyordu. Sonbahar geldiği için hava esintiliydi. Buz ülkesinden gelme biri için bu hala sıcak bir hava demekti. Bu yüzden ince tişörtü ve şapkasıyla hala yazdan kalma bir duruş sergiliyordu. Sakin bir şekilde ormanın içerisinde dolanırken ayaklarının altında çıtırdayan her dal ile kuşlar uçuyordu. Biraz sonra yüzünü yalayan esinti mandalina kokusunu da beraberinde getirdiğinde adımlarını durdurdu.
"Bu yaptığın tuhaf flört aşamaları hoşuma gittiği için seni kovalamayacağım Vita"
Taehyung, önündeki taşı tekmeleyip hafifçe gülerek yürümeye devam etti. Onun kalp atışlarını, tüyleri arasında geçen rüzgârın kokusunu nasıl taşıdığını duyabiliyor ve onu hissedebiliyordu. Sadece dönüp koşması ile onu yakalayacaktı. Yine de yapmamayı seçti.
"Bütün şehri kendi alanın olarak mı belirleyeceksin? Beni bu kadar mı kıskanıyorsun?"
Taehyung, biraz daha ilerlediğinde onun diğer tarafa doğru yürüdüğünü duydu.
"Bu hoşuma gidiyor, yalnız kızgınlığımda ne yapacaksın?"
Taehyung, evinin bahçe duvarını gördüğünde adımlarını durdurdu.
"Seni mühürlemeyeceksem"
Dedi Taehyung, son kez onunla konuşup evine gidecekti. Derin bir nefes aldı.
"Beni sahiplenmekten vazgeç"
Nefesini son sözünü söyleyerek verdikten sonra hızla koşmuş ve bahçe duvarından kıvrak bir hareketle tutup atlamıştı. Evine geldikten sonra hızlıca ılık bir duş aldıktan sonra gelişi güzel saçlarını kurulayıp üzerini giyindi ve dışarı çıktı. Jungkook'un evde olmamasını da fırsat bilerek evden çıkmıştı.
"Taehyung"
Patika yolun sonunda onun evine doğru gidecek yola girdiğinde ismini duyması ile ayaklarını durdurdu ve kafasını sola çevirerek ikiliye baktı.
"Evet?"
"Nereye?"
"Yoongi ile konuşmam gerekiyor"
"O kendisini biraz iyi hissetmiyor"
"Nasıl olduğuna da bakarım o halde"
"Ama"
"Sizinle uğraşamam"
Taehyung, şaşkınca birbirine bakakalan ikili arkasında bırakıp ilerledi. Biraz sonra evin tahta üç merdivenini çıkıp veranda da ilerledi. Önündeki kapıyı çaldıktan sonra bekledi. Biraz sonra uykulu bir Jisung ile aralanmıştı.
"Merhaba beta"
"Delta"
Jisung, büyümüş gözleriyle kendisine selam vermişti. Taehyung, uzanıp zaten karışık olan saçlarını daha da karıştırdı ve elini geri çekerken konuştu.
"Yoongi nerede?"
"O içeride bir şeyler hazırlıyor"
Taehyung eliyle müsaade istediğinde Jisung, adımlarını geriye doğru götürüp geçmesine izin verdi. Terliklerini bırakan Taehyung, çıplak ayakları ile evin zemininde yürümeye başladı. Yemek masasına elindeki tabakları koymakta olan Yoongi, kendisini görmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yukinokessho | TaeGi
Fanfiction"Hüküm sürmek için doğduğunuzda tahtın kral veya kraliçede olmasının bir önemi yok..."