Uzun bir aradan sonra (neredeyse bir yıl) döndüğüm için beni affedebilecek misiniz? Ben kavuştuğumuz için çok mutluyum. Bir çoğunuzu tanımasam da sizi çok seviyorum. İyi okumalar 💜
-Günler her zamanki durağanlığına geri dönmüş, Taehyung söz verdiği gibi bu ilişkiden hiç haberdar değilmiş gibi davranmaya devam ediyordu. Ancak garip bir şekilde bu Jimin'e huzurdan çok sıkıntı veriyordu. Çocukluk arkadaşı ile bir daha o eski neşeyi asla yakalayamayacaklarmış gibi hissediyordu. Aralarında camdan bir duvar vardı artık, aşk.
Huzuru kaçırmasın diye tutulan sırların yalnızca olanları bilenlerin huzurunu kaçırdığını da çok iyi biliyordu Jimin, ancak sigara ardına sigara yakmaktan başka hiçbir şey gelmiyordu elinden.
Zamanın iyileştirici etkisine güvenmek istiyordu hayatında ilk kez.
Ancak bitmek bilmeyen bir hafta yaşıyordu sanki.Sınavların başlamasıyla Jungkook ile son zamanlarda görüşmeye pek fırsat bulamamışlardı. Okulda şans eseri birbirlerine denk gelmiyor olsalar sevgilisinin yüzünü unutacaktı neredeyse genç öğretmen. Ancak notlarını yüksek tutması gerektiği için aklını karıştırmamak adına elinden geleni yapıyor, kendi kendine verdiği sözü tutup genç olan arayıp sormadıkça dikkatini dağıtmamak için mesaj dahi atmıyordu.
Önündeki sınav kağıtlarına şöyle bir göz gezdirdi genç öğretmen. Herkesin yapabileceği türden soruların ve eleyici soruların dengesini iyi kurduğundan emin olmak istiyordu. Yarın öğretmenlik hayatının ilk sınavını yapacağı için değil de, sevgilisini uzun uzun izleme fırsatı yakalayacağı için fazlaca heyecanlıydı. Sigarasından derin bir nefes çekerken zihninde beliren soruyla kaşları çatıldı. Orada bir öğretmen olarak bulunacaktı, bir sevgili olarak değil. Öğrencisinin dikkatinin dağılmasına sebep olmazdı değil mi?
Derin bir nefes alıp "Her şey bu kadar karmaşık olmak zorunda mı?" diye mırıldandı kendi kendine. Bir yandan da sınav kağıdını dosyanın içine yerleştirmeye çalışıyordu.
"Ona bir mesaj atsam mı?" diye geçirdi aklından bir anlığına. Konuşmayı uzun tutmaz, yalnızca başarılar dilerdi. Zihnindeki sesler itişip duruyor, galip gelmek için çabalıyorlardı sanki. Bir yanda onu rahatsız etmemesi gerektiğini söyleyen o ses kendi kendisine verdiği sözü hatırlatmaya çalışıyor, bir yanda da diğeri "Yalnızca başarılar dileyeceksin, ne var bunda?" diye söylenip duruyordu.
Telefonunu eline alıp sevgilisinin isminin üzerine dokundu. En son saatler önce çevrimiçi olmuştu. "Çok yoğun olmalı." diye düşündü Jimin. Lafı uzatmadan başarılar dilemek iyi olacaktı.
"Umarım bu mesajla dikkatini dağıtmam, yalnızca başarılar dilemek istedim. Yarın sınavının çok iyi geçeceğine eminim.
Seni seviyorum."Mesajı bir kez daha okuduktan sonra "gönder"tuşuna basmış, yeni bir sigara daha yakmıştı genç öğretmen. Her ne kadar kabul etmek istemese de Jungkook'tan gelecek yanıtı bekliyordu. Neyse ki çok geçmeden tanrı bu bekleyişi sonlandırmıştı.
"Eğer öğretmenimiz insafsızca zor sorular hazırlamadıysa iyi geçeceğine inanıyorum. Çok çalıştım, hala da çalışıyorum." Yazıp bir gülücük koymuştu cümlesinin sonuna. Ardından bir mesaj daha gelmişti Jimin henüz ilkini okurken. "Ben de seni seviyorum."
Jimin gülümseyerek tekrardan parmaklarını telefonun ekranıyla birleştirmiş, cevap yazmaya koyulmuştu. "Umarım sınavdan sonra ilişkimizi tekrar gözden geçirmek istemezsin."
Jungkook da tıpkı Jimin gibi gülümseyerek okumuştu gelen mesajı "Sanırım buna ancak sınavdan sonra karar verebilirim."
Jimin gülümseyerek mesajı tekrar tekrar okumuş ardından "Cevabını bekliyor olacağım. İyi çalışmalar sevgilim." yazmış ve çok geçmeden etrafı toplamaya koyulmuştu.
Yarın akşam okumaya başlaması gereken tonlarca sınav kağıdını düşündükçe içi sıkılıyordu.
Adil davranamama değil de, sevgilisinin yanlış ya da eksik cevap verme ihtimalini düşünüyordu Jimin. Diğer öğrencilerinden farklıydı o sonuçta. İyi bir puan almasını herkesten daha çok isterdi genç öğretmen. Ancak herkese hakkını verme konusunda da oldukça net çizgileri vardı.
Tüm bu düşünceler ile uykuya dalmış, sabah ise erkenden hazırlanmaya başlamıştı. Sınav bugün oldukça erken bir saatteydi. Geç kalmaması gerekiyordu. Dolabından bir takım elbise ve ona uygun gömleği seçtikten sonra özenle saçını fönlemiş, unutmadığından emin olmak adına defalarca kez çantasının içindeki dosyayı kontrol eğmişti.
Sınav için sınıfa sıra sıra giren öğrenciler sonunda tamamlanmış gibi gözüktüğünde Jimin de usulca sınıfa girmiş, sınav kağıtlarını dağıtmaları için her sıra başındaki öğrenciye biraz kağıt verdikten sonra imza kağıdını uzatmıştı içlerinden birine.
Jungkook gözlerini bir an olsun ondan ayırmadığı için endişelenmeye başlamıştı Jimin, yalnızca sınavına odaklansın istiyordu.
Bileğindeki saati şöyle bir kontrol ettikten sonra "Başlayabilirsiniz arkadaşlar." diyip gülümsemişti. "Başarılar dilerim."
Son cümlesinde göz göze geldiklerinde Jungkook'un gülen gözlerle onu izlediğini fark etmiş, gülümsemesinin büyümesine engel olamamıştı.
Ancak daha fazla dikkat dağıtmak istemediğinden göz temasını ilk kesen Jimin olmuştu. Bakışları tekrar biricik öğrencisine döndüğünde ise çoktan bir şeyler yazmaya başladığını görünce gülümsemesine engel olamamıştı Jimin.
Bir ayrıcalık yaptığından değil, merakından puanlamayı göz ardı edip ilk onun kağıdını okuyacaktı Jimin. Ellerinin terlemesinin sebebi bu heyecanı olabilir miydi?
Birer birer öğrencilerinin yüzlerini incelemeye koyuldu Jimin. Kimisi kağıda gömülmüş hızlı hızlı bir şeyler yazıyor kimisi de uzun uzun kağıdı inceliyordu. Gözleri Jungkook'u bulduğunda kaşlarının çatıldığını, kaleminin durduğunu görmüş, bir an için kalbinin teklediğini hissetmişti Jimin. Hangi soruda takılmıştı acaba?
Jimin merakla yüzünü incelerken sanki hissetmiş gibi bakışlarını kağıttan çekip öğretmenine yöneltmişti Jungkook. Öğretmeninin endişeli bakışlarına küçük bir gülümseme ile karşılık vermiş, endişesini gidermek istediğinden etrafı kolaçan ettikten sonra dudak okumayı bildiğini umarak "Sadece düşünüyorum." demişti.
Jimin başını belli belirsiz aşağı yukarı sallayıp bir gören olup olmadığını kontrol etmek için bakışlarını sınıfta gezdirmiş, yeniden Jungkook'u izlemeye koyulmuştu. Ancak tekrardan bir şeyler yazdığını görünce derin bir nefes alabilmişti Jimin.
Böyle stresli bir anda bile genç olanın nazikçe öğretmeninin içini rahatlatmayı düşünebilmesi çok hoşuna gitmişti Jimin'in. Sevgilisinin pamuk gibi bir kalbi olduğunu düşünmüştü.
İlişkilerinin ne kadar garip olduğunu o an bir kez daha hissetmişti Jimin. İşi ve aşkı birbirinden ayırmak büyük bir irade, çelik gibi sinirler ve güçlü bir adalet duygusu gerektiriyordu. Tüm bunları başarmak için ona güç verecek yegane şey ise o gözlerin ışıklar saçarak kendi gözlerini kucakladığını görmekti.
"Tüm dünyaya bedel gülüşü." diye düşündü Jimin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Louder Than Bombs
FanfictionPark Jimin'in sakin denizi, öğrencisi Jeon Jungkook'un hayatına girmesiyle hırçınlaşacaktı.