Çilek Kokusu

1.7K 193 183
                                    

Herkese merhaba! 2347 kelimelik uzun bir bölümle geldim! Umarım hoşunuza gider.

Bölüm şarkısı Troye Sivan-Strawberries & Cigarettes

Kalbi turuncuya boyayıp yorumlarınızı esirgemezseniz beni çok ama çok mutlu edersiniz!

_

Sabah, uzun zamandır hiç alışık olmadığı kadar neşeli uyanmıştı Jimin. Sanki göğsünde dışarı çıkmak için delicesine kanat çırpan kuşlar vardı, sessiz, hatta kasvetli evinin camına konan kuşlar gibi, bembeyazlardı.

Pek adeti olmasa da kahvaltı hazırlamaya vakti olmadığından mısır gevreği ve sütle kısa bir kahvaltı yapmış "Metropol hayatına mahkum oldum şimdiden." diye geçirmişti içinden. Bir gece önceden ütülediği füme rengi takımın içinde nasıl gözüktüğünü kontrol ederken bir yandan da kravatını düzeltmiş, ardından kahverengi irisleri duvardaki saate takılınca aceleyle çıkmıştı evden genç öğretmen.


Hala alışmakta zorlandığı metronun merdivenlerini hızla inmiş, metro gelene kadar okuduğu kitabı okumaya devam etmişti, ta ki ineceği durağın ismi anons edilene kadar.Sonrası, bundan sonra uzunca bir süre devam edecek olan maratonunun bir parçasıydı; birbirlerine çarpa çarpa merdiven inip çıkan insanlar arasında sıyrıla sıyrıla, yer altındayken hasret kaldığı gökyüzüne kavuşmak.


Fakat bu sefer beklediği kadar sevecen karşılamamıştı gökyüzü genç adamı. Daha metronun merdivenlerini tamamen tırmanmadan bardaktan boşalırcasına yağan yağmura yakalanmış, nafile bir refleksle çantasını başına siper etmişti.


Başını öne eğip yağmurda daha da çekilmez hale gelen insan kalabalığının içinde yolunu bulmaya çalışırken bir anda durmuştu tenine çarpan damlaların zalim darbeleri. Ne olduğunu anlamak için başını kaldırdığında ise başının üstünde öylece duran siyah bir şemsiye ile karşılaşmış, şemsiyenin sahibini görmek için bakışlarının istikametini değiştirdiğinde ise kömür karası gözlerle buluşmuştu kahve gözleri.


"Günaydın Bay Park" demişti genç olan güzel gülümsemesiyle. Jimin o an sınıfta büyük bir hayranlıkla izlediği öğrencisini ilk defa bu kadar yakından görüyor olmanın verdiği heyecanla saniyeler içinde gencin tüm yüzünü incelemiş, ve ilk kez o zaman fark etmişti gülünce görünen tavşan dişlerini.


Genç öğretmen yüzünde beliren sıcacık gülümsemesiyle "Günaydın Jungkook" dediğinde midesinde anlam veremediği anlamsız bir kımıltıyla baş başa kalmıştı zavallı Jungkook.Kendi kendine "Ne kadar da hoş kokuyor." diye düşünmüştü çilek kokusu ciğerlerini doldurup yanaklarının al al olmasına sebep olurken. Ardından aynı şemsiyenin altında yürüdüğü adama rezil olmamak adına kendini sakinleştirmeyi denemiş ve 'Bay Park senin öğretmenin.' diye telkin etmeyi denemişti kendisini. Fakat aynı şemsiyenin altına sığma çabaları yüzünden ara sıra birbirine çarpan kolları vücudunu yakıp kavuran bir hal almış, aklını toparlayıp da düşüncelerinden bir türlü kurtulamamıştı zavallı.


Okula giden ağaçlarla dolu yolda ölü yaprakların kızıllı turunculu renkleriyle boyanırken tuvalleri "Yakınlarda mı yaşıyorsun?" diye sormuştu Jimin sessizliği bozmak istercesine.Jungkook gergin bir şekilde gülümserken "Sayılır, okula üç durak mesafedeki bir yurtta kalıyorum." diye gülümsemiş ardından "Ya siz?" diye sormuştu haddini aşmıyor olmayı umarak. 


Öğretmeninin yüzündeki gülümsemeyi gördüğünde ise deminden beri nefes almadığını fark etmiş, rahat hissettiği bu anları fırsat bilerek derin bir nefes almıştı Jimin sorusunu yanıtlarken."Metroyla yaklaşık yarım saat sürüyor, biraz uzak. Fakat bulabildiğim en uygun ev buydu." diyip gülümsemiş "Bir öğretmen de olsan okul çevresindeki evlerin kirası bütçeni aşacak kadar yüksek." dedikten sonra kendi kendine verdiği gereksiz bilgiler için sinirlenmiş, bir süre sessiz kalmaya karar vermişti. 

Louder Than BombsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin