Herkese merhaba! Sizi çok beklettiğimin farkındayım fakat tam tamına 2923 kelimelik bir bölümle geldim. Ayrıca benim gibi Taehyung ve Jimin'in arkadaşlığına bayılanlar için vmin dolu bir bölüm olduğunun müjdesini vermeden başlamayayım dedim.
İyi okumalar!
-Jungkook ile bir gün önce yağmur eşliğinde içtiği lattenin tadı damağındayken elinde küçüğünün kendisine emanet ettiği şemsiye ile metronun merdivenlerini çıkarken, aklı genç öğretmene türlü oyunlar oynamış, her gördüğü uzun boylu genç erkeği yolunu gözlediği öğrencisine benzetmişti zavallı.
Metronun çıkışında bir sigara bile yakmıştı Jimin, bahanesi de hazırdı, 'Fakülteye girmeden bir sigara içeyim.' demişti okul sınırlarında sigara içemediği için annesinden gizli cebine sakladığı tek dal sigarasını okulun gerisindeki bir bankta içen toy lise öğrencileri gibi.
Ağır ağır içtiği sigarasının eşliğinde metro merdivenlerinin başında tam on dakika boyunca geleni geçeni izlese de aradığını bulamayan kahverengi mücevherler sonunda pes etmiş, usulca gizlenmişlerdi ok gibi kirpiklerin ardına.
Fakültenin bahçesine adımını attığında gözleri istemsizce etrafı taramış, ne Jungkook'u ne de yakın arkadaşları olduklarını tahmin ettiği Yoongi ve Hoseok'u görememişti genç öğretmen.
Kendi kendine henüz okula gelmediklerini düşünmüş, eninde sonunda gün içinde görüşeceklerini umarak yabancı diller binasına girmişti usul usul.
Tıpkı ilk gün olduğu gibi, yine arkasında endamına kapılmış onlarca öğrenci bırakarak ofise girdiğinde, iş arkadaşı Kim Taehyung'u kahve yaparken yakalamış. "Erkencisin!" demişti gülümseyerek.
Taehyung da tıpkı Jimin gibi gülümsemiş, "Hoşgeldin, sen de ister misin?" derken tüm odayı kahve kokusuyla dolduran bardağını havaya kaldırmıştı usulca.
Jimin mahcup bir şekilde gülümserken "Ah hayır, sen keyfine bak ben yaparım şimdi." diyip gülümsemişti çantasını ve paltosunu askıya asarken.
Fakat Jimin cümlesini daha bitirmeden, Taehyung kahve makinesinin başına geçmişti bile.
Jimin ise masaya yaslanmış "Teşekkür ederim gerçekten." diye mırıldanmıştı Taehyung'un kendisine uzattığı kahve bardağını alırken "Bugün hangi derslere gireceksin?"
Taehyung masasının üzerinde duran kağıda uzanmış "Bir bakalım..." diyip ders programına şöyle bir göz gezdirmişti. "Bugün yalnızca 15 dakika arayla çeviri ve dil bilgisi derslerim var." diyip kağıdı bıkkınca masaya bırakmış ardından "Öğlen bir şeyler mi yapsak acaba dersten sonra?" diye sormuştu hevesle.
Jimin kendi kendine arkadaşının bu tavrına kıkırdamadan edememişti. "Öğrenciyken de aynı soruyu sorardık, akademisyen olduk yine aynı soruyu soruyoruz." derken programına uzanmış, ardından "Şanslısın, öğleden sonra dersim yok." diyip gülümsemişti.
Taehyung da tıpkı Jimin gibi gülümsemiş "Hevesini kursağında bırakmak istemem ama, akşamki bölüm yemeğini unutmadın değil mi?" diye sormuştu Jimin'in çatılan kaşlarını izlerken.
Jimin az önce son yudumunu içtiği kahvenin ağır kupasını usulca masaya bırakırken kaşları çatılmış "Hani şu geleneksel yemeğiniz, ah evet, mailde bahsetmişti Bay Kim." diye yanıtlamıştı arkadaşını.
"Tam üstüne bastın! Eh, saatinden de bahsetmiştir herhalde Bay Kim, değil mi?" diye yanıtlamıştı arkadaşını Taehyung gülümseyerek. "Birilerinin aklı havada." diyip kahvesinden bir yudum daha almıştı genç adam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Louder Than Bombs
FanficPark Jimin'in sakin denizi, öğrencisi Jeon Jungkook'un hayatına girmesiyle hırçınlaşacaktı.