Bölüm Şarkısı: Son Feci Bisiklet - Zaman Yok
Oykun Fahat
Şarkıyı söylerken ikimizde birbirimizin gözlerinin içinde kaybolduk. Etraftakiler silindi, sesler duyulmadı... Sadece ikimiz vardık o an.
Şarkının bitiminde alkışladılar bizi. Ardından daha birkaç saat önce yemek yememize rağmen kızlar acıktıklarını söylediklerinde şaşırdım. Erkekler deseler şaşırmazdım bu kadar ama kızlar dediklerinde bu kadar yemelerine rağmen nasıl zayıflardı şaşkındım o konuda.
Barınla birlikte mutfağa girip bir şeyler hazırladık. O arada son günlerde fark ettiğim bir şeyi Barın'a sordum.
'' Sizin İriz'le aranızda ne var? ''
Sorumla bana döndü birden. Gözlerini belerterek bana baktı ve sinirlendi.
'' Ne alaka oğlum? İriz erkeklerden nefret ediyor gibi. Onu yaralamışlar ve hıncını diğer erkeklerden çıkarıyor. '' Tam tahmin ettiğim gibiydi.
'' Yani senin tarafında bir durumlar var ama o mu yanıt vermiyor? ''
'' Aynen öyle. Ama bende gönlü olmayanda ya da ilgisi olmayanda elbette ki benim de ilgim olmaz. Önce ikimizinde istemesi lazım olayı. '' Benimle aynı fikirdeydi o da. Bu yüzden arkadaştık biz.
'' Öneri veya tavsiyeye ihtiyacın olursa her zaman buradayım kardeşim. '' Elimi omzuna attım ve iki kere pat diye vurdum.
'' Ciğerimi düşürdün lan it herif. Çek şu toynaklarını! '' Güldüm ve son kez vurduktan sonra yemeğe döndüm.
Yemeklerin hazır olmasıyla içeridekileri masaya çağırdım. Büge ve İriz'in gelemeyeceğini düşündükten sonra Barın'a döndüm ve odayı işaret ettim. Dediğimi anladığında oturma odasına gittik. Kızlar oturmuş sohbet ediyorlardı.
Kollarına girip içeriden buraya gelen kadar yardım ettiğimizde minnetle baktılar bize. Hiç böyle bakmalarına gerek yoktu. Çünkü Büge'nin o okyanus gözleri, benim kalbimdeki buzulları serin sulara dönüştürmüştü, haberi yoktu.
Sandalyelere oturduğumuzda herkes yemeklerden yemeye başladı. Aslında öyle ağır yemekler yapmamıştık saat geç olduğu için. Aperitif bir şeyler hazırlamıştık ve kahve eşliğinde yiyorduk. Bu halimiz birden sanki ailemizin yanındaymışız gibi hissettirdi.
Etrafıma baktım yavaşça. Arkadaşlarıma, yanımda olanlara, beraber oturduklarımıza... Büge'nin hayatıma girmesiyle üç kişilik çekirdek ailem şu an altı kişilik olmuştu. Sohbetlerimizde, eğlencelerimizde, hüzünlerimizde ve daha bir çok şeyde beraberdik aslında.
Birbirimizin ailesi olmuştuk kısa sürede. Herkesin içinde bir yanı buruktu ve o burukluğunun varlığını hissettirmemeye çalışıyorduk açıkçası. Hem yaraya merhem oluyorduk hem de o yaranın izini onarmaya çalışıyorduk.
Yemekler yendikten sonra sofrayı topladık ve kızları içeri götürdük. Bugün uyku yoktu bizlere. Kızların doktoru, kazadan sonra ne olur olmaz diyerek 48 saat uyumamaları gerektiğini söylediği için uyutmayacaktık. Normalde 24 saatti ama önemli bir şey olduğu için böyle yapmışlardı büyük ihtimalle.
Büge ve İriz, Berne'den yardım isteyerek banyodaki işlerini halletmeye gittiler. Doktor aslında iki gün sonra banyo yapın demişti ama kızlar iki gün geçtiğini savunarak banyo yapmaya istemişlerdi. Daha doğrusu saçlarını yıkamak istemişlerdi. Koktuklarını söylüyorlardı ve ben buna asla inanmıyordum.
Büge'nin teninden ve saçlarından gelen Yasemin kokusu kendini hissettiriyordu. Teninden yükselen kokusunu dün yaklaştığımızda hissetmiştim. Ona olan sevgimi hissettirmeye çalıştığım zaman Yasemin kokusuyla büyülemişti beni. Yeni açmış Yasemin Çiçekleri gibi kokuyordu Büge.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Bakış / Texting
Teen FictionHer şey bir bakışla, bir dinleyişle başlamıştı. Belki de bu Bir Bakış bizim hayatımızı değiştirip, birbirimizin bakışlarında dineceğimizi bize gösterecekti. Kim bilir...