― ❛yirmi beşinci bölüm❜ |M

441 30 15
                                    


"Wonwoo?" diye sordu Mingyu, ben kendimi onun kollarına atarken yüzü tamamiyle şok içinde kalmıştı. Başka bir şey söylemeye çalıştı ama ellerimi boynuna doladım ve onu derinden ve aç bir şekilde öpmeye devam ettim. Mingyu ani cesaretimle donmuştu, elleri havada asılı kaldı fakat şoku uzun sürmedi, beni eve çekerken boğazından ilkel bir inilti çıkmıştı.

Elleri kabaydı ve ateşli bir şekilde vücudumda geziniyordu, gömleğimin eteklerinin altından içeri kaydı. Elleri belimin, tehlikeli bir şekilde kotumun kemerine yakın olan kısmını çimdiklemeye ve ovmaya başladığında tekrardan inledim. Mingyu beni kapıya geri iterken acı dolu bir homurtu çıkarmıştım, kilidi kapamak için kendini vücudumdan ayırdı. Mekanizma yerine kayarken yüksek bir tıkırtı duyuldu, Mingyu yüzüme bakmak için geri çekildi, ifadesi okunamaz haldeydi. Başımı kapıya yaslarken, Mingyu'nun bakışlarını tamamen karşıladım.

"Ben de seni özledim." dedi kısa bir kahkaha atarak, "Ve kesinlikle beni özledin."

"Öyle mi? Peki en çok neyi özledin?" Şakacı bir şekilde, boynumu uzatarak Mingyu'nun dudağındaki metal halkayı dudaklarımla dürterken sordum. Mingyu hırladı, geri çekilirken gülümsememe engel olamadım. Mingyu'nun aç bakışlarıyla titredim, ayak parmaklarım beklentiyle kıvrıldı. "Bunu mu?" Çenesini öpmek için tekrar yukarı uzandım ve çenesinin kasıldığını hissettiğimde sırıttım, eli belimi sıktı ve beni daha da kendine çekti. "Ya da bunu?" Tenine karşı mırıldandım, dudağım boynuna indiğinde alay edercesine emmeye başladım. "Belki... bu?" Yutkundukça hareket eden adem elmasını nazikçe emdim.

"Hepsini." dedi Mingyu, eli çenemi kavrayarak başımı yukarı kaldırmaya zorladı ve beni aç bir şekilde derinden öptü. Ellerinin kalçamı kavramak için sırtımdan aşağı kaydığını hissettiğimde dudaklarına karşı inledim.

"Büyükannen..." diye söze başladım, eve bakmak için dudaklarımızı ayırırken. Mingyu teması kaybettiği için sıkıntıyla kalçamı avuçladı.

"Dışarıda." dedi küçük bir gülümsemeyle. "Bütün gece." kısaca bana baktı, tepkimi ölçmeye çalışırken gözleri kısılmıştı. Kollarımı boynuna daha sıkı doladım.

"Güzel."

Mingyu beni yukarı kaldırırken sırıttı, güçlü kolları kalçamı sıkıca tutarak ağırlığımı destekliyordu. Bacaklarımı beline dolayarak ayak bileklerimi kilitledim, kucağında benimle merdivenleri çıkmaya başladığında ilk seferkiyle olan benzerliğine güldüm, Mingyu beni ateşli bir öpücüğe çektiğinde ise susmak zorunda kalmıştım. Dillerimiz birbirine dolandı, vücuduna daha çok yaklaşmak istedim. Ellerim tişörtünün arkasını çekmeye başladı ve belini ortaya çıkarmak için tişörtü yukarı doğru kaydırdı. Mingyu'nun açmak için kapıya tekme atarken gülümsediğini hissedebiliyordum.

Beni yumuşak yatağına bırakmadan önce tişörtünü başının üzerinden çekip çıkarmayı başarmıştım, engelleyici kumaşı yere fırlattım. Mingyu yatağın üstünde üstüme doğru sürünmeye başladı, ellerim çıplak göğsünde gezinirken neredeyse ağzımın suyu akacaktı. Derisini çekiştirdiğimde dövmeleri dalgalandı. Vücudu sert ve pürüzsüzdü- Hyejin'inkine hiç benzemiyordu. Vücuduna böyle dokunmak çok kolaydı ve çok doğru hissettiriyordu. Parmağım karnındaki gergin kaslara her dokunduğunda daha da fazlasını istiyordum.

Ona ne kadar dokunursam dokunayım asla yeterli olmayacaktı.

"Benim sıram." dedi Mingyu, beni yatağında kucağında oturana kadar yukarı çektiğinde bacaklarım gövdesinin etrafına yayıldı. Elleri hızla tişörtümü başımın üzerinden çekti ve kendi tişörtünün üzerine fırlattı. Gözleri vücudumda iz bırakarak ilerlerken dudaklarını yaladığında inlememi geri yuttum. Yüzümü şefkatle büyük ellerine hapsetti, başparmağının sert uçları dudağımda geziniyordu. Boğuk bir şekilde gülümsedim, dudaklarımı ayırırken gözlerim yarı kapalıydı, Mingyu'nun başparmağı içeri kaydı. Dilimi parmağının etrafında döndürdüm, Mingyu ben parmağını emerken iniltisini yutarak dudağını ısırdı. Sertleşmiş ihtiyacının uyluğumun iç kısmına baskı yaptığını hissettiğimde neredeyse parmağı ağzımdayken kıkırdayacaktım. Kalçalarımı hafifçe yuvarlayarak uyluklarımı sertleşmiş organına sürttüm, bu sefer boğazından gelen sesi bastıramadı. İnlemesi içime şok dalgaları göndererek beni daha önce sahip olmadığım cesaret ve güvenle doldurdu.

sheets―Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin