"Özür dilerim, öğle molasında antrenmanım var." dedi Youngjae, ağzını doldurduğu sandviçin arasından, elinde spor çantasıyla masanın yanından hızla geçerken bize el salladı. Hyejin ona veda ederken başını kaldırıp bakamayacak kadar yemeğine odaklanmıştı.
"Obur." diye alay ettim, beni yan tarafımdan dürterken sahte bir şekilde kaşlarını çattı, sadece bir an dayanabildi ardından genişçe sırıtmaya başladı. "Annemin makarnasıyla arama hiçbir şey giremez." dedi, çatalını bir makarna yığınına saplayıp ağzına atmadan önce yüzümün önünde sallayarak memnuniyetle güldü.
"Yine de obursun." diye tekrar vurguladım, Hyejin yorumumu görmezden gelmeye çalışsa da gülümsedi. Jisoo'nun yaklaştığını hissedince yemeğinden başını kaldırmayı başardı, elinde bir yığın kitap taşırken, yemeğini kitap yığınının üzerinde dengede tutmaya çalışıyordu.
"Öğle molasında da mı çalışacaksın?" diye sordum, Jisoo bana mahcup bir gülümsemeyle baktı.
"Tarih ödevim üzerinde çalışmam gerekiyor... annem bu seneki derslerimden pek mutlu değil." dedi, ikimize el salladıktan sonra gözden kayboldu.
"Pekala, Jisoo ve Youngjae gitti." dedi Hyejin yutkunduktan sonra, diğer arkadaşlarımızı görmek için avluya bakındı. "Soonyoung öğle yemeği sırasından canlı çıkabildi mi?"
"Muhtemelen hayır." diye mırıldandım, arkadaşımı bulmak için kafeteryanın penceresinden gözlerimi kısarak bakındım ama başarılı olamadım. "Peki ya seungyoun?"
"Öldü." dedi Hyejin, sabahki konuşmamızdan bahsederken hafifçe sırıttı. Onu trenden dışarı atmasını söylediğimi hatırlayarak güldüm.
"Gerçekten, nerede?" diye sorduğumda omuz silkti. Dudaklarını kulağıma yaklaştırmak için eğildi.
"Sanırım ceza almış," dedi. "Öğretmen ona konuşmayı kesmesini söylemesine rağmen sınıfta bir kızla sohbet ettiğini duydum. Onu tanıyorsun..."
"Konuşmayı bir an bile bırakamıyor." diye bitirdim cümlesini, Hyejin gülerken nefesi boynumu gıdıkladı. Aniden, vücudunun yan tarafının benimkine bastırdığını aşırı derecede hissettim, uyluğu bacağıma karşı sıcaktı.
"Aynen öyle." dedi, yemeğine dönmek için biraz geri çekilirken. Aramızdaki mesafe arttıkça sakinleştiğimi hissettim, elim önümdeki sandviçle oynadı. Hyejin elimdeki yavan ekmeği pek sevmediğimi fark etmiş olacak ki yandan kolumu dürttü. Bir çatal dolusu makarna yüzümün önünde sallanırken ona kafası karışmış bir bakış attım.
"Biraz dene." dedi, çatalı hafifçe oynatırken gözleri yumuşamıştı. Onunla göz göze geldiğimde nefesimi tuttum.
"Kıymetli makarnanı mı feda ediyorsun? Benim için? Dünyanın sonu mu geliyor?"
"Kapa çeneni ve ye." dedi, çatalı hızla kapalı dudaklarıma bastırarak. Birkaç dakika sonra dudaklarımdan çekilen çatalı sıkıştırırken sosun bir kısmı dudağımın kenarına bulaştığında güldü. Çabucak çiğneyip -biraz fazla tuzlu bulsam da- iyi olduğunu söyledim, yanımdaki kız gururla başını salladı.
"Evet, annem gerçekten çok iyi makarna yapar. Kimse ondan iyi yapamaz!"
Bahse girerim Mingyu yapabilir.
Kendi düşüncemle zihnimden ürktüm, makarna lokmasını aceleyle yutmaya çalışırken boğazıma takılmış gibi hissettim, sanki aşağı inmesi zorlaşmıştı. Bu sırada Hyejin boğuk bir kahkaha attı, parmağı -anladığım kadarıyla- yüzümde sos bulaşmış bir noktayı işaret etti. Sözde yeri sildim ama Hyejin nazikçe başını salladı. Ben söz konusu yeri bulmaya çalışırken Hyejin, çevreyi inceledikten sonra yüzümün o kısmına iffetli bir öpücük kondurmak için hızla öne eğildi ve aynı hızla geri çekildi, dudaklarını yalarken gözleri parlıyordu ve yüzü domates gibi kızarmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sheets―
Fanfictionlise partisinde sarhoş olursan seks kaçınılmazdır. [meanie] Cr. Sareyen -wattpad © 2023, aerosssmith