"Mingyu, konsantre olabilmem için şu lanet olası müziğin sesini kısar mısın?" Yolcu koltuğundan homurdandığımda eğlenerek ses kadranını bir kez sola çevirdikten sonra yanağımı sıkmak için bana doğru uzanmıştı. Başımı ekranımdan kaldırmadan yarım bir 'hmph' sesi çıkardım ve yanaklarımı şişirerek Mingyu'nun parmağını yüzümden indirmeye çalıştım. Arkadaşım -kendisiyle seviştiğim arkadaşım- bu sessiz cevaba güldü ve diğer arabalar tembelce yanımızdan geçerken kaldırıma yanaştı."Bir ilerleme kaydettin mi?" diye sordu merakla orta konsoldan bana doğru eğilerek.
"Hayır." diye iç çektim, koltuğa çöküp ağrıyan gözlerime masaj yapmak için gözlüğümü çıkardım.
Sınıfta herkesin gözlerinde alev alev yanan sorularla bana bakması yeterince boğucu değilmiş gibi okuldan sonra koridorda yanından geçerken Hyejin beni tamamen görmezden geliyordu, Seungyoun ise öfke saçan gözünü üzerime dikmekten çekinmiyordu. Hyejin'e söylediklerim için kendimi kötü hissettim- ama kesinlikle pişman değildim; Yalnızca daha sakin yaklaşabileceğimi biliyordum, ama o anda öfke öyle bir bastırmıştı ki boğulduğumu hissettim. O acıtan sözler ağzımdan çıkarmasaydı kesinlikle beni boğabilirdi.
Okuldan sonra ayaklarımı yavaşça tren istasyonuna sürükleyip Hyejin'in bindiğinden sonra gelen trene binmeyi planlamıştım ama onun yerine, dersten sonra okulun bir köşesinde şekerleme yapmak için kaybolan Mingyu arabasıyla önüme çıktığında neredeyse ezilecektim. Aklımın nerede olduğuyla ilgili beni azarlasa da ağlamaklı yüzümü gördüğünde siniri hemen endişeye dönüşmüştü ve beni arabaya çekmek için nazikçe elimi tuttuğunda neredeyse ağlayacaktım. Ondan sonra pek bir şey söylememişti, ona iyi olduğum konusunda güvence verdim -ikimiz de bunun bir yalan olduğunu biliyorduk- ve en azından Hyejin'e bir özür mesajı göndererek suçluluğu azaltmaya karar verdim.
Elbette, belki yüz yüze bir özür- hatta bir telefon görüşmesi daha iyi olurdu ama...
Korkmuştum.
Boğazımı tırmalayan o yanma hissine tekrar kapılacağımdan ya da Hyejin'in ağlamaya başlayacağından ve onun gözyaşlarında boğulacağımdan korkuyordum. Her iki durumda da, mesajlaşmak en güvenli seçenekti. Sadece içten gelen yazımın bir tür samimiyet ifade edebileceğini umuyordum. Cesaretten yoksun olsam da, en azından samimiyetimin olduğunu umuyordum.
Ancak bir özür mesajı yazmak o kadar da kolay değildi, evime giden tüm araba yolculuğu boyunca parlayan ekranımdaki siyah metin üzerinde uğraşıyordum.
"Bu sadece bir mesaj, Wonwoo." dedi Mingyu hoşnutsuzlukla. "Kompozisyon değil."
"Kompozisyon ödevlerinden kalan birini dinlemeyeceğim." diye çabucak yanıtladım, Mingyu ön aynasındaki bölmeden bir sigara çıkarırken cevap olarak sadece homurdandı.
5 dakika daha uğraştıktan sonra, Mingyu'nun açık pencereye dumanı üfledikten sonra bir elinin hafifçe koluma dokunmasıyla heyecandan küfrettim ve gönder tuşuna bastım.
Wonwoo - 16.14
hey jisoo
bugün sana söylediğim şey için özür dilemek istedim
götün tekiyim
sana o kelimeyi yakıştırdığım için özür dilerim, net düşünemiyordum
konuşmak istersen istediğin zaman bana ulaşabilirsin
tekrar özür dileeim"Oh kahretsin, yazım hatası var." diye iç çektim, bir başka mesajla düzeltmek için hareket edecekken Mingyu telefonumu parmaklarımdan çekti. Somurtarak telefonumu geri almak için uzandım ama o sadece olumsuz anlamda başını sallayarak telefonu cebine soktu.
"En azından yolculuğumuzun geri kalanında biraz rahatlayabilir misin?" dedi, siyah gözleri parlayarak. Kaşlarımı çatarak kollarımı kavuşturdum ve başımla onaylayarak koltuğuma yığıldım. Hemen yanımdaki Mingyu'nun profiline baktım ve pembe dudaklarında küçük, memnun gülümsemesi belirirken kaslarımdaki gerginliğin azaldığını hissettim. Uzanıp parmaklarını benimkilerle birleştirdiğinde dudağımda aynı küçük gülümseme belirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sheets―
Fanfictionlise partisinde sarhoş olursan seks kaçınılmazdır. [meanie] Cr. Sareyen -wattpad © 2023, aerosssmith