28) Sarmaşık İzleri ⚖️

262 32 39
                                    

Keyifli okumalar dilerim ♡

••••••••••

Rengiyle, görünüşüyle, varlığıyla büyüleyen bir çiçek olabilmek için önce karanlığa gömülmek gerekirdi. İlk kendi kabuğumuzu sonra toprağı yararak aydınlığa çıkmak gerekiyordu. Gömüldüğün yerden çıkıp filiz vermek de yetmiyordu. Yağmurda ıslanmak, güneşte yanmak gerekiyordu. Renklerini gören çiçek olmak istiyordu ama başta onun da dibe gömüldüğünü unutuyordu.

Aslında her güzel şey bu döngüde ortaya çıkmıyor muydu ? Tohum; çiçek açabilmek için gömülüyor, kömür; elmas olmak için işleniyor, demir; silah olmak için dövülüyor, tırtıl; kelebek olabilmek için kendi kafesini örüyor, cam; ateşe atılarak ihtişamına kavuşuyor, doğa bile tekrar canlanabilmek için ilk önce ölüyordu. İnsan da olgunluğa erişebilmek ve aslına dönüşebilmek için dibe batıyor, törpüleniyor, dövülüyor, kendi kafesinde esir oluyor, ateşle sınanıyor, kimi zaman da içinde bazı şeyler ölüyordu daha güçlü doğabilmek için...

Elif Görkem de kendi hayat dönüşümünün başında durumun ağır sancılarını çekiyordu. Yeni bir şehir, yeni bir hayat ve geride bırakmak zorunda kaldıklarıyla kendi içinde bir savaş halindeydi. Ama bunu dışına yansıtma lüksü yoktu.

İstanbul'a atanmış, Dilek ve birkaç arkadaşıyla bir mekânda atanmalarını kutlamışlardı. Eğlenceleri akşamın geç saatlerine kadar sürmüş, kutlamaları bitince de taksi durağına kadar ışıl ışıl sokaklarda biraz yürümek istemişlerdi. Sohbet edip gülerek durağa doğru ilerlerken bir barın yakınlarından geçmeleri gerekmişti. Kimisi kör kütük sarhoşken, kimisi çakır keyif takılan bir gurup yollarının üstünde hararetli bir konuşma içerisindeydi. Elif Görkem, yolu değiştirmeyi teklif edemeden içlerinden birisi onları fark edip bir arkadaşına laf atmıştı.

"Şşt esmer bomba. Bu ne yavrum, her adımda titrettin" deyip iğrenç iğrenç gülmüş, yanındaki arkadaşlarıyla birbirlerine vurarak kaş göz işareti yapmışlardı.

Bir arkadaşı, "Kızlar, hadi karşıya geçelim. Bunların kafası güzel, tadımız kaçmasın gece gece" dediğinde, tam karşı kaldırıma geçeceklerken adamlar önlerini kesmişti.

Ondan beklenmeyecek kadar sakin bir tonda, "Beyler, hiç tavsiye etmem" diye uyarıda bulunmuştu, Elif Görkem. "Hepimiz polisiz !"

Elif Görkem'in sözleri son derece ciddi olsa da karşılarındaki adamların onları ciddiye almadığı belliydi. Bir gurup şık giyinimli kadın, kurtulmak için yalan söylüyordu onların gözünde.

"Ah komiserim, bilseydik böyle güzel polislerimiz olduğunu her gün suç işlerdik !" Deyip kahkahalarla gülerken, aralarından biri Elif Görkem'in yanına doğru adımladı.

Elif Görkem, elleri cebinde ona hamle hakkı doğmasını bekledi. Birkaç adımda yanına gelip, "Sen gel bakalım şöyle huysuz şirin" diyerek omzuna elini attığı an da Elif Görkem, omzundaki elini hızla tutup kolunu bükerek sırtına yaslamış ve diz kapağı boşluğuna vurarak hızla yere sermişti.

Kavganın fitilini ateşleyen hamle bu olurken, birkaç saniyede kadınlar, iri yarı adamların oluşturduğu çemberin içinde bulmuştu kendini. Hepsi birini hedef alırken, yakınlardaki barın korumalarının ve taksi şoförlerinin de karışmasıyla devriye gezen Polisler ancak çıkan kaosu dindirebilmişti.

Elif Görkem'in kavgaya dair hatırladığı en son şey sarhoşun birinin kalçalarına laf atması sonucu üstüne atladığı gibi ağzını yüzünü dağıtmasıydı. En son birinin onu karnından sıkıca yakalayıp adamın üstünden zorla kaldırması durdurabilmişti. Tabii buna durdurmak denirse...

SARMAŞIK İZLERİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin