Herkese merhaba! İşte yeni bölümümüz <3
Yorum yapmayı ve yıldızları unutmayııın <3
Dikkatimi dağıtmak için aracın içini inceledim. Şoförle birlikte ön koltukta Engin denen adam oturuyordu. Adresi söyledikten sonra koltuğa iyice yayıldım. Bir anda aklıma gelen şeyle sormadan edemedim. "Burası tam olarak neresi? Lokasyon yani." Sonuçta ev sahibi aşırı ketumdu.
Cevap çok hızlı gelmişti. "Yeniköy."
Evime yakındık yani! Dudaklarım istemsizce kıvrıldı. Telefonumu çıkarıp oyalanmaya çalıştım ama boşunaydı. Yavuz'la ilgili hiçbir şey bilmediğimi fark ettim. Zaten birkaç saattir tanıdığım birinin hayatına dair ne bilebilirdim ki? Bunu sorun ettiğimi anladığımdaysa kendime kızdım.
Beni Zeynep'in evinin bulunduğu siteye bıraktıklarında teşekkür ettim. Apartmana girince yalnızlık hissiyle kuşatılmak hiç iyi gelmemişti. Zile basıp bekledim. Zeynep kapıyı açınca gülümseyip ona sarıldım.
"İyi olmana çok sevindim," derken acayip rahatlamıştı. "Sana ulaşamadığım saatlerde deliye döndüm resmen."
"Kusura bakma ya... Çok haklısın." İçeri girip çantamı koltuğa bıraktım. Ceketimi de çıkarıp yanına koydum. Geriye döndüğümde masadakileri görünce ağzımın suyu aktı. "Ay krep! Yaşasın!" Çocuk gibi koşturup sandalyeye oturdum. "Çay doldursana!" Bir yandan da dayanamayıp bir tanesini rulo yaptım ve ağzıma attım.
"Çüş! Yavaş ye." Zeynep yanımdan geçip tezgâhtaki çay makinesine yöneldi.
Bardağımı doldururken ben de ona karşılık verdim. "Açım! Reçel nerede?"
"Gözünün önünde, Lale." Ayıplar gibi bir ses çıkardı. "Hemen anlat dün gece ve bu sabah neler olduğunu."
"Sonra ya!" derken bir parça reçel sürdüğüm krepi ağzıma attım. Bu krep aşkım nereden geliyordu, ben de bilmiyordum.
Zeynep'in bezgin bir nefes alıp verdiğini duydum. "Delirtirsin insanı... İyi bakalım. Alırım ben senin ifadeni mutlaka!" Bakışlarındaki açık uyarıya rağmen hiç oralı olmadım. "Ne oldu senin yatak odası takımı? Ne zaman teslim edecekler?"
Bana böyle konularla gelmeliydi işte. Ağzımdakini bitirdikten sonra çayımı yudumladım. "Bugün öğleden sonra. Nihayet bitiyor çile. Koltukta bir gece yattım diye hâlâ sırtım ağrıyor. O yüzden en son babamda kalmıştım ya!"
"Bence sonraki hafta sonu parti yapalım. Madem yeni evinin havuzu da var!" derken hülyalı bir tavırla iç çekti. "Müzik, içki, sohbet! Şimdiden heyecanlandım. İstediğim kadar içip sarhoş olabilirim."
Son dediğine sırıttım. "Annemi de çağırırız. Alkol koması onsuz olmaz." Zeynep bu sözlerime kahkaha attı. "Ayrıca senin, benim ev partimden önce hazırlanman gereken bir şirket davetin yok mu?"
Zeynep Çeliker Holding'in Kurumsal İletişim departmanında yönetici olarak çalışıyordu. Üniversiteden arkadaşımız Onat da aynı departmanda, onun ekip lideriydi. Holdingin konaklamayla ilgili faaliyet alanındaki otel grubunun yaza merhaba adı altında bir daveti olacaktı. Zeynep bu organizasyonda hevesle ve keyifle çalışıyordu. Onun iki kişilik davetiyesindeki ikinci kişi bendim. Bu düşünceyle sırıttım.
"Her şey hazır. Büyük bir davet olacak, Lale. Burada şahit olduğum ikinci davet gerçi ama bu seneki çok başka." Henüz holdingdeki üç senesini doldurmamıştı. Ama inanılmaz azimli ve başarılı biriydi. "Daha büyük bir katılım söz konusu. Yani davetli sayısı en başta planlanandan fazla şu an. Basın konusunda çok hassas ve detaylı çalıştık. Biliyorsun, kaç toplantı öncesinde sabahlamıştım." Biliyordum. Uykusuz kalmıştı ama değeceğine adım kadar emindim. "O kadar çok tanınmış yüz orada olacak ki! Rüya gibi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANUN KAÇAĞI
ActionBedenimin az önceki sıcaklıktan sıyrılıp soğuduğunu hissettim. Yavuz'a dair yepyeni sorular zihnimde birbirine bağlanmıştı. Bu yaralar ne zaman, nerede ve nasıl olmuştu? Çok merak ediyordum. Yavuz'un bana baktığını gördüm. Telefonu ne ara kapatmıştı...