5. BÖLÜM

2.2K 243 243
                                    

Mutlu akşamlar herkese <3

Uzun bir bölümle geldim :))) Keyifle okuyun ve lütfen hem yıldızlarınızı hem yorumlarınızı bırakmayı unutmayın <3 <3 <3

Hepinizi seviyorum!


Dizüstü bilgisayarıma odaklanmıştım. Okunmamış çok fazla e-posta birikmişti. Önem derecesine göre sırayla açıp okurken, yan taraftaki defterime notlar alıyordum. Kime, ne zaman dönmek gerektiği önemliydi.

Atölyede çalışırken müzik dinlemeyi çok severdim. Bana iyi geliyordu. Motivasyon açısından sarıldığım sebeplerden biriydi.

Buzlu kahvemi yudumlarken, e-postalardan biri dikkatimi çekti. Konu kısmında röportaj hakkında yazıyordu. Hemen tıklayıp gönderinin içeriğine baktım. Adını bildiğim haftalık bir derginin editörü benden ne istiyordu, aşırı merak etmiştim.

Lale Hanım merhaba,

Ben Sezgi Uysal. Black & Chic Magazine'in genel yayın yönetmeniyim. Dergimizin önümüzdeki haftalarda yayınlayacağımız sayısı için sizinle röportaj yapmak amacıyla yazıyorum.

Mücevherat sektörüyle ilgili bir yazı hazırlıyoruz. Bu mesleğe ilişkin tecrübelerinizi ve yurt dışıyla bağlantılarınızı içeren, yeteneği olup kariyerini bu yönde şekillendirmek isteyenlere vereceğiniz tavsiyelerinizin yer alacağı yazımızda sizinle bir araya gelmeyi çok isteriz.

Konunun içeriği hakkında daha detaylı konuşmak üzere geri dönüşünüzü rica ederiz.

İyi çalışmalar.

Altındaki imza bölümde yer alan iletişim bilgilerine baktım. Kadını hiç tanımıyordum. İnternete girip şöyle bir araştırdım. İlgimi çeken bir yanı yoktu. Şimdiye kadar hiç röportaj deneyimim de yoktu. Her ne kadar çok ünlü ve zengin isimlerle iş anlaşmalarım olsa da kamera ışıklarına alışık olduğum söylenemezdi. Defterime kadının ve derginin ismini yazdım. Nasılsa bir ara olumsuz yanıt dönerdim.

Kalemi bıraktığım anda telefonum çaldı. Ekranda Yavuz'un ismini görünce, tatlı bir heyecan her yanımı sardı. Aramayı yanıtlarken sesim aşırı istekli çıkmıştı. "Yavuz!"

"Lale, nasılsın?" Sesini özlediğimi fark etmek bile hoşuma gitmişti. Oysaki yan yana durduğumuz son ânın üzerinden daha on iki saat bile geçmemişti.

"İyiyim. Çalışıyorum atölyede. Sen nasılsın?"

"Ben de çalışıyorum," deyip hemen arkasına, "Şirkette," diye eklemiş ve gülmüştü. "İşin ne zaman biter? Gelip seni alayım. Birlikte bir akşam yemeği yeriz. Ne dersin?"

"Hmm..." Hoparlörü açıp telefonu masaya bıraktım. "Üzerinde düzenleme yapmam gereken bir çizim var. Onu tamamlamak istiyorum. Bitince sana yazsam?" Öyle hemen atlamak olmazdı.

"Tamam. Haber bekliyorum senden." Sözleri sıcacıktı. Bakışlarım ekrandaki ismine kaydı. Dudaklarımda aptal bir sırıtış vardı. "Lale?"

"Buradayım," derken olduğum yerde dikleştim.

"Cevap vermeyince merak ettim." Sesi gerçekten de ilgiliydi.

"Ben de merak ediyorum. Gerçi akşam görüştüğümüzde bakarım ama yine de sorayım. Telefonunda ne şekilde kayıtlıyım?" Cidden kuduruyordum öğrenmek için.

Karşı taraftan keyifli bir gülüş duydum. "Davet gecesi evime gittiğimde değiştirdim," dedi sanki bu söylediği yeterliymiş gibi. Hayır yani illa gıcıklık yapmak zorunda mıydı? "Akşam görürsün."

KANUN KAÇAĞI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin