Bölüm 33: Geri dönüş

197 29 5
                                    

@53sbl53 için uzun zamandır verdiğim arayı bozdum dostlarım. Bu aranın sebebi biraz hayat gailesiydi. Bu üç yıl çeşitli zorluklarla doluydu. İş güç yaşam mücadelesi hastaliklar ve kayıplar... ancak benim için endiselenen samimi bir kalp bilgisayarım bozuk olmasına ragmen küçücük telefon ekranında geri dönüş bölümünü yazmam için beni fişekledi. Kendisine çok teşekkür ederek bölümü ona ithaf ediyorum. Umarım bu ve bundan sonraki gelecek bölümleri beğenirsin

Umut Karin'in gözleri dolu dolu arkadaşına bakışı vedaları sevmemesinden de öteydi. Her ne kadar aynı ulusal sınırlar içinde aynı bayrak altındalarsa da aralarındaki kilometreler onu hep üzecekti. 

"Burda olmalı bu çocuk büyütme işinde bana destek olmalıydın."

"Biliyorum ama zaman Umut... bize zaman gerek. Emin ellerdesin, ben de öyle. Bu kadarı kâfi değil mi?"

"Öyle kardeşim. Kendine iyi bak oldu mu?" Eleine boğazını temizlerken başını salladı. Sonra biraz daha geri gidip Aygün'e baktı. Aygün Umut Karin'den daha perişan görünüyordu. Kızaık gözler, solgun bir beniz... Ekin'in endişeyle ona bakmasına sebep olacak haldeydi. Eleine genç adamın şu an bile içi giderek Aygün'e baktığını görebiliyordu. O mavi gözler Aygün'ün sarı benekli mavi gözlerinin kendisine bakması için gemileri ateşe vermeye hazır bakıyordu. 

Eleine dostuna uzanıp sıkıca sarıldı. Bu gidiste en çok anaç tavuğu için endişeyle gözü arkada kalacaktı. Sarılışında teselli sevgi ve vaatler vardı. Geçmişindeki o gizli yara neyse elbet bir şifa ulaşacaktı. Sarılırken gözlerini Ekin'e dikti. Ona iyi bak, diyordu. Emanet ettiğinin değerini anlasın diye yüzünü talan ediyordu ve Ekin başını ağırbaşlılıkla sallayıp anladıgını belirtti. 

Eleine'in diğer vedaları nispeten kolaydı. Jüpiter ile kısa bir sarılma yaşamışlar sonra Turan ile el sıkışmışlardı. Umut'laysa... eh adam saçını karıştırıp omzunu tıpıslamıstı. Eleine de dil çıkarmıştı üzerine. Yine de 'Kardeşim ve yeğenim sana emanet.' Diyerek onurlandırmıştı. Barzan Mirza ise tüm bu süre boyunca sevgilisini izlemişti. Sonra kısaca hepsine bir "Allah'a emanet olun. Gòrüşürüz yine." Dedikten sonra gelirken getirdiği askeri sırt çantasını omzuna asıp kolunu Eleine'in omzuna attı. Tam ona yakışır bir hoşçakaldı. Ne çok uzundu ne de samimiyetsiz... klasik bir veda daha doğrusu temenniydi. 

Uçağa bindikkerinde Barzan Mirza elini kadının dizine koydu. Gözlerine yerleşmiş anlayış öyle huzur dolu bir limandı ki Eleine tarife kalksa kelimeler yetmezdi. Herkese karşı huysuz bir tek Eleine için sonsuz anlayışı vardı sanki. Sen gel ne olursan ol yine gel, der gibiydi. Dönecek yuva o gözlerde gizliydi.

"Üzülme sabah şekerim. Yine geliriz. Belki hiç gitmemek üzere geliriz kim bilir? Bir evimiz olur iki kıtanın sularına bakan. Sabah gemileri selamlarız, akşam balık yeriz balkonunda. Geceleriyse seni onlara karşı öyle bir severim ki güzelim bütün İstanbul şahit olur. Zamanı gelince sen ne dersen o." Ah bu sözler... öyle afilli kelimelerle süslenmese de Eleine'in kaşına gözüne methiyeler düzmese de aşk akıyordu. Bu adam ilan-ı aşk etmese de olurdu. Kaoanması güç yaralara eağmen yine Eleine'e bu cesareti bile yeterdi. Davranışlar sözden derindi. Bu kulaklar ne seni seviyorumlar duymuştu altı boş. Varsın demesindi. Seviyordu ya yeterdi bu.

"Yuva sensin Barzan Mirza." Başını göğsüne koyup sarıldı. Adamda kolunu kendine dayanan bedene doladı. Kısa yolculuk bittiğindeyse herkes inene kadar sarılmaya devam ettiler. Eleine uyku kokan bir ifadeyle başını kaldırınca Barzan Mirza ayaklanıp onu da çekti yanına. Nihayet kasvetli biraz melankolik bir Ankara sabahı onları karşılarken Eleine ovulan omzundaki ele baktı.

Geleceklerinden kimsenin haberi olmaması ikisinin taksi arayısına girmesine uzunca bir süre vakit kaybetmelerine ve soğuk yemelerine sebep oldu. Nihayet bir taksi durunca Barzan Mirza önce sevgilisini bindirip kendi de yanına dolandı.

VUSLAT BİR HAYALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin