Bölüm 22: Düş

751 91 25
                                    

Ah yavrucuklarım... Daha erken yayımlayacaktım bölümü; ama wattpadde bir sorun oldu ve VUSLAT BİR HAYAL yazdıklarımda gözükmedi. Nasıl korktum bilemezsiniz. Çünkü wordde yazılı olsa da o sadece taslaktan ibaret. Bölümleri yayımlamadan evvel wattpadde bir kez daha okuyup salim kafayla düzenliyorum. Bu yüzden onca emeğim gitti, daha fazla kişi okuyamadan bitti diye çok korktum. 

Neyse gelelim bölüme... Severek yazdığım bir bölüm oldu. Umarım siz de seversiniz. Gerçi 15. bölümden sonra 'Düş' bölümünden kısa bir kesit yayımlamıştım. İşte o da bir taslaktı. Ben bir kitaba başlarken bazen ortasında gerçekleşecek bir olay gelir gözümün önüne veya sondan bir kesit... Bunu hemen yazıya dökerim taslak şeklinde ve sırası gelince düzenleyerek girişe bağlarım. Kesitte diyaloglar vardı ve kabataslak betimlemeler... Ama ince detaylar ve olayın başlangıcı bu bölümde düzenlenerek yazıldı. Umarım seversiniz. 

Not: Bölümün adı 'Düş' diye üzülmeyin. Olaylar bir rüyadan ibaret değil, sadece gönderme amaçlı bu isim verilmiştir.


Düşe yattım sevgili

Seni göreyim sana sarılayım diye

Ve sen de beni sev diye

Düş gözüyle beni gör istedim

Sevda gözünden bakışların yüzüme değsin diye...


Beş ay sonra... (Şubat)

Barzan Mirza zile basmasının ardından kısa sürede açılan kapının önündeki genç kıza baktı. Endişeli yüz ifadesi ve çekimser çizgileriyle bu kızın duygularını çok iyi anlıyordu artık.

"Nerede?"

"Odasında... Kendini kapattı çıkmıyor!" Barzan Mirza anladığını belirtircesine başını salladı. Reyhan arayıp Eleine'in hem sinirli hem de ağlar vaziyette eve geldiğini söylediğinden beri yarım saat ya geçmiş ya geçmemişti; fakat adam aceleyle kapısında bitmişti. Aralarındaki dostluk bunu gerektiriyordu. 

Geçen süreçte her zaman yanında olmuştu Eleine. Şu an eline silah alabiliyorsa büyük olmasa da küçük görevlere gidebiliyorsa sebebi şüphesiz Yunan psikoloğuydu. En sancılı geceleri beraber gündüz etmişler, en dik yamaları birlikte aşmışlardı. Sancılı geceler de dik yamaçlar da hep Barzan Mirza'nın zorluğuydu; fakat genç kadın onunla beraber yüklenmekten çekinmemişti.

Ailesiyle tanışmış, onların derdine ve neşesine de ortak olmuştu. Annesiyle gülmüş, babasıyla tavla oynamıştı. Erkek kardeşleriyle halı saha maçı yapmış, kız kardeşiyle Barzan Mirza'nın duymaması gereken kız dedikodularına dalmıştı. Geçmişteki acıdan etkilenenin sadece Barzan Mirza değil ailesi de olduğunu söyleyerek yaralarını iyileştirmeye çabalamıştı. Aile terapisi... İşiyle alakalı gibi görünse de görevmiş gibi dile getirse de Barzan Mirza Eleine'in bir psikolog olarak değil bir dost bir sırdaş olarak evine ve ailesine girdiğini biliyordu. Zaten bu samimiyeti ile ailede herkese kendini sevdirmiş ve acılarını anlatmaları için dillerini çözdürmüştü.

Bir keresinde de Barzan Mirza'yı alıp bir grubun içine karıştırmıştı. Grupta genci yaşlısı bir sürü insan vardı. Hepsinin de elinde birer enstrüman... Eleine de arabasından çıkardığı kutuyla ona kocaman bakmıştı. Burada ne işleri olduğunu soran adama güneşi kıskandıracak bir gülümsemeyle cevap vermişti. Derdin ve neşenin müziğini yapacağız... Barzan Mirza'nın bu cümlelerle hayatı değişmişti. Eleine'in keman çaldığını bilmiyordu mesela... Tıpkı Eleine'in Barzan Mirza'nın piyano çaldığından bihaber olduğu gibi.

VUSLAT BİR HAYALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin