Bölüm 27: Hükümran...

903 97 38
                                    

Evet arkadaşlar... Öncelikle bu salgın döneminde hepinize sağlıklı, sıhhatli günler diliyorum. Dilerim yakınlarınızı ve kendinizi bu hastalıktan koruyabilirsiniz. Dualarım sizinle...

Ve sonrasın da özür diliyorum. Amacım sizi bekletmek değildi; ama ben de zatüre oldum. Nasıl yakalandığımı anlamadım bile. Bir bakmışım aralıksız öksürüyorum. Sonra bir bakmışım iki yıl kadar evvel çatlayan kaburgam kırılıvermiş. İnanın yatakta dönemedim bile. Şimdi iyi gibiyim ve affınız adına uzun bir bölümle geldim.

Eleine küçük kızı Asya'nın evinde tuvalete sokup ve temizlenmesi için ortamı sağladı. Asya çoktan işe gitmiş olduğundan, Arzu Hanım ufak bir kızla eve giren Eleine'e bir kahkaha attı. Özellikle küçük kız iki elini de poposuna örtmüşken... Şimdiyse Eleine'i anne edasıyla seyrediyordu. Eleine bakışlarına karşılık verdiğinde dışarıdaki genç adamı da çağırmasını isteyen kadından yana utandı.

"Utanma kızım. Biz de genç olduk. Sevenin halinden anlarım. Söyle gelsin içeri de bir iki lokma bir şeyler atıştırın. Sofrayı kaldırmamıştım." Asya'dan çekindiğini söylemesine kalmadan kadın bunun gereksiz olduğunu dile getirdi. Asya da eşi Eser de bu konuda son derece açık konuşmuştu. Burası, kaldığı sürece Eleine'in de eviydi.

Kapıdan çıkıp park halindeki arabasında oturmuş, telefonu ile ilgilenen adama yürüdü. Arabaya vardığında Eleine camı tıklatmadan evvel onun yan profilini inceledi. Çatılan kaşlarını, kirli sakalını ve karışık saçını... O kadar öpülesi ve sevilesiydi ki! Eleine içinde yükselen sıcaklığa şaşırarak camı tıklattı. Başını çeviren Barzan Mirza'nın yüzünde anında güller açılmıştı.

Barzan Mirza arabadan inip kendine engel olamayarak Eleine'i sıkıca sardı. Elinde değildi ki. Aralarındaki şey çok hızlı gelişmemişti. Bir yıldan biraz daha uzun bir sürece yayılmıştı. Nefretten güvene sonra sırdaşlığa ve dostluğa evrilen bir süreçti. Sonra kendini Eleine'e kapılmış buluvermişti. Birbirlerini kadın ve erkek olarak fark etmeleri kısa bir zaman diliminde olmuşsa da diğer her şey zamanla yoğurulmuş ve sıkı bir bağ haline gelmesinde katkı sağlamıştı. Geçirdikleri tüm o zaman boyunca içlerine sığmış duygularla çağlayan bedenine söz geçiremiyordu. Eleine'e sarılmak, varlığını hissetmek sağ tarafındaki boşlukta onun kalbinin ritmini hissetmek en çok ihtiyaç duyduğu şey halini almıştı.

"Arzu Hanım, yani Asya'nın kahyası içeri gelip bir şeyler yemeni rica etti." Eleine başını omzundan çekmiş olsa da tamamen uzaklaşmamıştı. Kolları adamın belindeydi. Tıpkı adamınkilerin kendi belinde olması gibi...

Eleine kendi gözleriyle çarpışan koyu gözlerde tutku, ilgi, sevgi ve şefkat gibi pek çok duyguya karışan aşkın küçük parıltılarını görebiliyordu; fakat bir adamın aşkından daha derin olanın sevgisi olduğunu tecrübe etmişti. Bu yüzden parıltıların küçüklüğünden endişe duymadı. Aşkın her daim sevgiyle beraber geldiği söylenemezdi. Ancak bir kadın ve erkek arasındaki sevgi zamanla aşka evrilebilirdi. Kolayca ve kişiler farkına bile varmadan...

Eleine aşkı değil aşktan sonra gelen o iç kavuran sevdayı istiyordu. Bir ömür unutulmayacak ne zamana ne de insanlara yenilmeyecek o eşlik bağını... Şimdi adamın titreyen göz bebeklerine bakarken istediğini alacağını da biliyordu. Şu an bile mükemmel uyumu yakalamışlar mıydı?

"Asya ve Eser seni dışarıda bekletirsem çok kızarlar. Arzu Hanım sofrayı kaldırmamış. Bir şeyler yemeden çıkarsam ayıp olur." Barzan Mirza içeriden arabanın anahtarını alıp kapıları kilitledi. Eleine'i kolunun altına alıp içeri girerken aralarındaki ilişkinin değişimine ne kadar çabuk uyum sağladığını düşünmeden de geri kalmadı.

Kapıdan girdiklerinde siyah bol kumaş pantolonu ve dar fırfırlı uçuk mavi gömleğiyle kendilerini karşılayan Arzu Hanım'ın yaydığı zarafet ister istemez Barzan Mirza'ya halasını hatırlattı. Orta yaşlarının sonuna yaklaşmış Arzu Hanım tam bir hanımefendi görüntüsüne ve sevecen bakışlra sahipti. İnsana hem saygı aşılıyor hem de dingin bir huzur veriyordu.

VUSLAT BİR HAYALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin